Restorana gittiğinizde artık garsonların egemenlik alanında olduğunuzu unutmayın. Boşverin 'Müşteri her zaman haklıdır' safsatasını. Burada onların sözü geçer. O yüzden, öyle havalara girip, aşağıda listelediğmiz konularda lüzumsuz ısrarcı olup yemeğinizin keyfini kaçırmayın. Garsonunuza teslim olun, mutlu olun!
İçeceğinizin yemekle gelmesini istediğinizin altını ne kadar çizerseniz çizin boşuna. İçecek önce gelir. Bu kaidenin istisnası, çok susadığınızı belirttiğinizde yaşanır.
Ana yemek almayacağınızı, mezeler ve ara sıcaklarla idare edeceğinizi söylersiniz. Masayı da bunlarla donatırsınız. Ama maksimum yarım saat sonra 'Yemek olarak ne alırdınız?' sorusuyla karşınızdalardır.
. Tam kadehinizi doldurmaya yeltenirsiniz, dibinize ışınlanıp elinizden şişeyi kapar. Adeta bu konuda çok gizli bir kural vardır, bozdurmazlar.
Katiyetle tabağınızı onlardan koruyamazsınız. Bir anlık boşluğunuzda, hop, tabağınız gitmiştir bile. Tabii ayırdığınız en güzel lokmanızla birlikte.
Kendisi sizden bütün menüyü zaten biliyor olmanızı ve siparişinizi ivedilikle vermenizi bekler. Oturup da iki saat menüyü incelemenizi mi bekleyecek?
Israr ederseniz şefle bir görüşme yapmaya gider. Kriz büyür ancak cevap yine ret olur.
Sıcaklık konusundaysa yapılacak bir şey yoktur. Garson, sizin ağzınızın yanmasını istemez.
Garsona bir yemeğin iki kişi tarafından paylaşılacağını anlatmaya çalışmak da, çoğu zaman, hüsranla sonuçlanacak bir çabadır. Bedavacı mısınız siz?
Bulunduğunuz restorana pizza söyleseniz daha çabuk gelecektir. Ama söylemeyin. Orada yemenize izin vermezler.
Samimi bir cevap alma olasılığınız, yemeğin 'süper', balığın ise 'günlük' olma ihtimalinden daha azdır.
Öyle bir şey olamaz. Siz ne sipariş vermiş olduğunuzu yanlış hatırlıyorsunuzdur. Ne geldiyse onu yiyin. Değiştirtirseniz hijyenine güvenmeyin.
Unutmayın orada misafirsiniz ve garson sizin köleniz değil.