Yürüdüğü yolun rüzgarından kağıtlar uçuşur. Parfüm kokuları koridorlardan süzülür. Kendi fikrinden başka hiçbir fikri beğenmez. Oooo biiiiir, yaratıcı yönetmeeeen!!!'Güzel resim yapıyorsun' dediler... 'Ressam olma aç kalırsın, grafik tasarımda çok para var' dediler...Ama bana 'reklamcılık çok havalı bir şey' demişlerdi! 'Sadece kahve taşıtırlar, merak etme' demişlerdi!Ekmeğin aslanın ağzında olduğunu bilen, bileğinin hakkıyla geç saatlere kadar çalışan, gözleri kanlanan da şikayet etmeyendir. O ki her ajans başkanının gözdesidir. Fazla yemek de yemez zaten, masrafsızdır.Zırt bırt kahve molası veren bu sevimli şey, çalışmak yerine sosyalleşmeye ayırdığı enerjisi sayesinde pek de sevilir. Baba parasıyla işletme okumuştur ama işte içten içe kendisini hep 'kreatif' hissettiği için babaya isyan edip ajansta çalışmaya başlamıştır. Zaten ileride kendi ajansını kuracaktır. O da baba parasıyla olacaktır.Eğitimi desen gıcır, çalışkanlık desen dibine kadar... Ama gel gör ki o doğuştan köle olmak ve az maaşla yetinmek için yaratılmıştır. O bir kadındır ve ağzıyla kuş tutsa asla bir erkek tasarımcı kadar takdir göremeyecektir.İşe geç gelir, erken çıkar, pahalı çantasını masanın görünür köşesine koyar. Daima ajansın sahibi gibi bir şıklık seviyesinde gezer. Bu hatun, 'Alaylı ve Rahat Grafik Tasarımcı'nın kahve ve dedikodu arkadaşıdır. O da yapacak iş bulamadığından tüm gün ofiste çok sıkılmaktadır. Haklı tabii...'Ay hayatım o ayakkabı o renk çorapla hiç olmamış!' diyerek Pazartesi sabahı kendinize gelmenizi sağlar. Dobradır, dan diye söyleyiverir. Tasarım işleriyle diğer tasarımcılara takla attırır, görsel zevkleriyle rakipsizdir. Tüm kadın çalışanların kankası, dedikodu kazanının kepçesidir.Ekranın arkasından hissedeceğiniz o nefes, bir sanat yönetmenine aittir. Her tıkınızı seyreder, 'bir tık büyütsem mi, bir tık küçültsem mi' diye soğuk terler dökersiniz.Aynı sanat yönetmeni, size ekranını göstermek konusunda biraz temkinli davranacaktır. Zevkleri ve renkleri değerlidir, kimseyle paylaşmak istemez.Para neredeyse o oradadır. Müşteriyle kötü olmamak pahasına her şeye evet der, nasıl olsa geç saatlere kadar uğraşmak ve ertesi gün aynı saatte işe gelmek zorunda olan o değildir.Ajans başkanı daima haklıdır. Para ondan gelmektedir. Demek ki paranın gelmeye devam etmesinin yolu başkanın her dediğine kafa sallayıp 'Ne yapalım, müşteri böyle istedi' deyip geçmektir. Ne de olsa işi yapan o da değildir.İşte bu cengaverin elleri öpülür. Daima haklının yanında, haksızın karşısında duran cesur bir savaşçıdır. Ajans başkanına asla boyun eğmez, asi ruhludur ve sözünü sakınmaz. Helal sana!Modlardan modlara girer, hassas ve içlidir. Fazla ürkütülürse içine kaçar. Aslında çok ünlü bir edebiyat yazarı olacaktır, ama para var diye reklam yazarı olmak zorunda kalmıştır.Reklam yazarı modlardan modlara girip 'o gün kendisini pek modunda hissetmezken' işin cefasını çekendir. En amele işleri o yapar, konut projesi kataloğu içeriği gibi en yapmacık metinleri o yazar.Kimse onun gibi çizemez. Onun gibi bir tane daha yoktur. Bir şey resmetmek gerektiğinde el mahkum, yüce illüstratöre saygı çerçevesinde yaklaşılıp ürkütmeden iş istenir.Oradan oraya koşturur. Matbaadan ajansa, ajanstan bilmem nereye koşar. O ajansın can damarıdır, damarında akan kandır. Onsuz hiçbir iş yürümez, ajans kangren olur.Sandalyesi, masası, ilk günkü tazeliğini korur. O daima dışarıda, setlerde, bir şeyleri takip etmekte, bir şeyleri tedarik etmektedir. Tam dinlenecektir ki yerine oturur oturmaz telefon çalar, kaçması gerekir. Dahiliden aramayın, ulaşamazsınız.Buzlu camlar ardında kansere çare buluyor olabilirler. O zaman susalım. Zaten ne yaptıkları hakkında bir şey bilmiyoruz.Bu sektörde yenidir ama zaten sektör de yenidir. Çok şeyler başaracaktır ama neyi başarması gerektiğini bir bilse daha iyi olacaktır. Ajans başkanı onu işe 'sosyal medyamız da var diyelim' diye işe almıştır ama jenerasyon farkı nedeniyle o da tam olarak bu çalışanından ne talep etmesi gerektiğini kestirememektedir. Sonunda 'sen şurada otur, yorumları takip et' talimatı verilir.