“İktidar partisinin tabanıyla girdiği rantiyeye dayanan çıkar birlikteliği de çöküyor” diyen Yılmaz, “İşte bu durum bizlere muhalefetin en öncelikle meselesinin kapsamlı bir ekonomik plan olduğunu gösteriyor. Bu ekonomik planın mutedil bir değişimi, yani pansumanı değil; kapsamlı bir halk lehine dönüşümü, yani neşter vurmayı gerektiriyor. Türkiye’nin yüzde 67’sinin ücretli emek topluma dönüştüğü ve gelir dağılımından adil pay almaktan çok uzak olduğu bu dönemde anlatılacak iktisadi dönüşüm projesi faturayı emekçilerin değil, patronların sırtına yüklemelidir” değerlendirmesini yaptı.
“Son 20 yıldır her vesileyle emekçinin sırtına yüklenen ekonominin faturası, artık tersine çevrilmeli” diyen Yılmaz şu ifadeleri kullandı:
Bugün karşımıza çıkan bu tablonun en önemli gerekçelerinden olan temel kamu hizmetlerinin, yani enerji dağıtımının da özel sektörün elinden alınarak kamulaştırılacağının vadedilmesi elzemdir. Tüm bunlar, yalnızca emekçilerin yaşamını iyileştirmek için değil, aynı zamanda toplumsal barışımız için de elzemdir. Çünkü Türkiye gibi örgütsüz bir toplumda bu dereceye varan sosyal eşitsizliklerin yaratacağı kaçınılmaz bir sosyal patlamanın nereye varacağı hiç belli olmaz.