Başbakan Ahmet Davutoğlu ’nun, rant vergisinin arazi, arsa veya evin değer kazanması durumunda alınmasının söz konusu olmadığı yönündeki açıklaması herkesin dikkatini çekmiştir. Sayın Başbakan, “Hiçbir şekilde vatandaşlarımıza herhangi bir vergi yükü söz konusu değildir” diyor ve ekliyor: ’’Ancak, herhangi bir vatandaş bireysel bir imar değişimi talebinde bulunursa bireysel olarak o imar talebinin getirdiği ek değer kamunun yaptığı imar düzenlemesiyle ilgili olduğu için, onunla ilgili bir düzenleme gelecek.’’ Peki imar yasası değişikliği kapsamındaki bu düzenlemede vatandaşlara hangi mesajlar veriliyor. Konuyu, ’’devlet vatandaştan vergi almak için gözünü mala mülke dikti’’ noktasına getirmek acaba ne derecede doğru? Rant vergisi kimlere ne fayda sağlar, neleri önler? Bu soruları, bu güne kadar birçok büyük firmanın imar planında emeği olan İmpo İmar Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Oflaz ’a sordum. Sayın Oflaz, sözlerine bu konunun ’’Şeffaflık paketi’’ içinde yer alan önemli maddelerden birisi olduğunu belirterek başladı ve ekledi: ’’Belediyeler, genel plan değişikliğinde belediye meclisince yüzde 40 ila yüzde 60 arasında, bireysel plan değişikliklerinde ise yüzde 80 ila yüzde 100 arasında belirlenecek oranda değer artış payı alacak. Ancak bu konuda olayları sadece ekonomik olarak düşünerek hareket etmek, bütçeyi rahatlatma amaçlı günlük düşünce tarzları doğru sonuçlar vermeyebilir. Hatta bundan sonra çıkacak problemleri daha da büyütebilir.’’ Kent Planlamacısı olan Oflaz, kent planlarına zorunlu olmadıkça palyatif ve noktasal olarak müdahale edilmemesi gerektiğini savunuyor. Kent planları yapılırken bölgenin tüm donatıları dikkate alınır. Noktasal müdahaleler ise kentin dengesini bozabilir. Bu konuda ne derecede duyarlı olunacağını şimdiden kestirmek mümkün değil. Oflaz, düzenleme yapılırken şu sorulara da cevap bulunması gerektiği görüşünde: Bundan sonraki süreçte her önüne gelen ek inşaat metrekare talebiyle imar planı tadilatı istediğinde ve devlete de yüzde 40’lık vergiyi ödemeyi kabul ettiğinde bu plan tadilatı yapılacak mı yapılmayacak mı? Yapılacaksa şehrin altyapısına uygunluğunu, artan inşaata karşılık gerekli olan sosyal donatı alanını kim karşılayacak? Bu sorulara cevap bulabiliyorsak imar planı tadilat istekleri kabul edilebilir, ama bugünkü durumda bunlara cevap bulma ihtimali yok. Çünkü kentlerin alt yapısı, noktasal imar artışlarını kaldırabilecek güçte değil.
Peki ne yapılmalı? Vatandaşlar imar hakları ile yetinmeyip ilave imar hakkı istediğinde, buradan çıkacak gelirin beli bir oranını kamunun alması gayet doğal. Ancak bireysel imar planı tadilat taleplerine mutlaka sınırlama getirilmeli. Hüseyin Oflaz, ’’Vatandaş olarak hakkımızı aramayı da, hakkımızla yetinmeyi de bilmiyoruz’’ diyerek Türkiye gerçeğini ortaya koyuyor. Burada aklımıza bir soru daha geliyor. Herkes eldeki ile yetinmeyip, ’’İmar hakkımı artır’’ derse ne olacak?
İmar planı tadilatı talebi bazen de devlet kurumlarından gelebilir. Özel sektörle kamu kurumlarının yaptığı ortak projelerde imzalanan protokole bağlı olarak emsal artışına gidilebiliyor. Düzenleme kamu adına yapıldığı için vergi artışı olmuyor. Peki bu vergi ayrıcalığı yeni düzenlemeden sonra da devam edecek mi, bu konunun da netleşmesi gerekiyor.
Hüseyin Bey, son olarak koordinasyon konusun da dikkat çekiyor: Türkiye’de imar planı hazırlayan onlarca kurum var. Her kurum kendi bakış açısından olaya yaklaştığı için şehirlerin içinde farklı imarlar oluşuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Karayolları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi, Belediyeler, Maliye Bakanlığı ayrı ayrı planlar yapabiliyor. İmar planı bir bütündür ve bu bütün içinde karar verilmelidir. Bu konuda çok başlılığı ortadan kaldıracak bir koordinasyon yapılmalı ya da bu durum tanımlanmalı. Tek çatı altında imar koordinasyonu yapacak birim oluşturulmalıdır. Aksi taktirde bu konu her geçen gün sarpa saracaktır. Planı kimin yaptığını kontrol altına almadıktan sonra, imar planlarının muhtarlıklara mı yoksa belediyeleri mi asılacağı tartışması, bunların yanında o kadar önemli değildir.
Yanlışlıklar meydan vermemek için doğruları bilenlerden öğrenmek ve uygulamaya koymak bir tarafa değil herkese fayda getirir. İçinde rant ifadesinin geçtiği bir konuda tarafların ne denli hassas yaklaşmaları gerektiğini birkez daha hatırlatmak istedik.