Rakamları Koklamak! Beynin Ne Tuhaf Bir Organ Olduğunu Doğrulayan Psikolojik Rahatsızlıklar

Çok sık duymadığınız ama duyunca da 'vay canına' diyeceğiniz bazı psikolojik bozuklukları sizler için The Lad Bible'dan derledik. Peki ya siz rakamları koklayabilir misiniz?

1. Sinestezi: Duyum İkiliği! Aslında insan duyularının birbirine karışması.

Bu biraz tribe sokan bir durum. Çünkü kulağa çok fazla uyuşturucu alınca olacak bir şeymiş gibi geliyor. İngiliz Ulusal Sağlık Hizmeti'nin tanımlamasına göre; 'Sinestezi duyulardan birindeki hissin, örneğin duymanın, bir başka duyudaki hissi, örneğin tad almayı tetiklemesi durumuna deniyor. Örneğin sinestezi yaşayan bazı insanlar rakamların tadı olduğunu ya da renklerin sesi olduğunu hissedebilir. 

Aslında tuhaf olan da şu ki, bir çok insanda belli bir dereceye kadar bu tip bir his var. Mesela Çarşamba diyince akla sarı gelmiyor mu sizce de? Ya da bir rakamını düşününce kırmızıyı çağrıştırmıyor mu? 

Fakat yine NHS (İngiliz Sağlık Hizmeti)'e göre sinestezi farklı insanları farklı etkiliyor. Sinestezisi olan iki insan çoğunlukla harflerin renkleri üzerinde aynı fikirde olmuyor. Fakat bazı genel geçerler var, mesela A harfi genellikle kırmızı, B mavi ve C sarı olarak algılanıyor. 

Ama merak etmeyin, uzmanlara göre sinestezi için doktora görünmeye gerek yok. Çocukluğundan itibaren bunu yaşayan çok insan var ve günlük hayatı etkilemediği için de ciddi bir sorun teşkil etmiyor.

2. Erotomani (aşırı derecede sevilme kuruntusu)?! Hemen nemfomani ile karıştırmayalım lütfen!

Bu da oldukça ilginç durumlardan biri desek yanlış olmaz. Erotomani demek, bir insanın sürekli onu seven, ondan hoşlanan birisi olduğunu hissettiği bir kuruntulu rahatsızlık. Genel olarak bu rahatsızlığı yaşayan hasta bir kadın oluyor ve yaşadığı hislerin odağında kendinden daha yüksek bir sosyal statüye sahip bir erkeği konumlandırıyor. Bu sıklıkla ünlü kişiler bile olabiliyor.

Çoğu zaman bu insanlar 'gizli hayranlarının' onlara mesajlar gönderdiğine inanırlar. Bu mesajlar onlara bakışlarla ya da telepatik yöntemlerle olabileceği gibi iletişim araçları kullanılarak da gelebiliyor. Bu özel durum genellikle zaten şizofreni ya da diğer psikoz bozukluklardan etkilenen insanları etkisi altına alıyor. Ayrıca bazen bipolar (çift kutuplu) bozukluk yaşayan kişiler de erotomani yaşayabiliyorlar.

3. Münchausen Sendromu'nun Türkçesi 'hastalık hastası'!

Adını Rus Osmanlı savaşına katılıp sonra da yaşadıklarını ballandıra ballandıra anlatan  Baron Karl von Munchausen'den alan bu sendromda kişi kendine ilgi çekmek ya da kendini acındırmak için çeşitli hastalıklar uyudurabiliyor.

Ama yine İngiliz kurumun açıklamasına göre Münchausen sadece işten izin almak için hasta taklidi yapmak demek değil. Bu sendrom yaşayan insanlar aylarını, yıllarını hastane hastane dolaşmaya veriyor ve her birinde başka bir yalandan hastalık uydurabiliyor. Yalanı ortaya çıktığında ise o bölgeden taşınan insanlar bile oluyor. Oldukça karmaşık bir rahatsızlık ve bir çok kişi bunu anlayamıyor.

4. Adının tam aksine hiç de tatlış olmayan bir sendrom! Alice Harikalar Diyarında Sendromu!

Adına bakıldığında çok da şirin bir sendrom olarak görünebilir ama aslında oldukça enteresan bir durum. Alice Harikalar Diyarında ya da tıptaki adyla mikropsi sendromu insanın kafasını karıştıran nörolojil bir sendrom ve etkilediği asıl nokta ise görsel algı. Bu sendromu yaşayan insanlar kendilerine olduklarından çok daha küçük gelebiliyorlar ya da vücutlarının bazı uzuvlarının boyunun farklı olduğunu düşünüyorlar.

5. Cotard Sendromu! Yaşıyor muyum ölü müyüm belli değil sendromu.

Yürüyen ceset sendromu olarak da adlandırılan bu sendromda hasta ölü olduğuna inanıyor. Şizofreni ve bipolar bozukluk gibi nöropsikiyatrik durumlarla ilişkili olan bu rahatsızlığı yaşayan insanlar öldüklerini, etlerinin çürüdüğünü, bazen de yaşamsal organlarının ya da kanının olmadığını düşünebiliyor. 

Fakat bu tip sezgilere tamamen aykırı bir biçimde, vakaların yarısından çoğu aynı zamanda ölümsüz olduğuna da inanıyor.

6. Eniştem bir uzaylı: Capgras Sendromu!

Capgras delüzyonu veya Capgras sendromunda hasta seviği insanların ya da ona yakın kişilerin yerinde sahtekarların, robotların ya da uzaylıların olduğuna inanır. Genellikle paranoyak şizofreni hastalarında görülen bu bozukluk, beyin zedelenmesi ya da bunama yaşayan kişilerde de olabiliyor. Hastalığın riski grubu ise ağırlıklı olarak kadınlar.

7. Deliliğin en garip hali! Yabancı el sendromu...

İşte bu gerçekten insanı ürküten cinsten bir rahatsızlık. Hasta bir uzvunun genellikle elinin kendine ait olmadığını hissediyor ve vücudunun o organı zaten onun kontrolü dışında hareket ediyor. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz gerçek bir yabancı el sendromu hastası ve sol eli kendine ciddi zarar veriyor. 

Bu durumun beynini iki yarısının birbiriyle olan bağlantısında hasar meydana geldiği zaman ortaya çıktığı düşünülüyor. Ayrıca bir inme inmesi ya da beyin zedelenmesinden sonra da bunu yaşamış vakalar var. Dünya üzerinde toplam kayıtlı yabancı el sendromu hastası sayısı 50'yi geçmiyor.

8. Ying Yang'ın sadece Ying olduğu beyin deformasyonu: Yarımekansal İhmal

Yarı-alan ihmali, yarımekansal ihmal adı verilen bu sendromda hasta genellikle gördüğü ya da bulunduğu alanın sol kısmını görsel olarak ihmal ediyor. Genellikle görsel algıyı etkilene bu durum ise zaman zaman diğer algı çeşitlerine de etki edebiliyor. 

Yani hasta dünyanın bir yarısı yokmuş gibi davranıyor diyebiliriz. Örneğin yukarıdaki çizimde sol taraftaki kedi sağlık bir kişi trafından çizildi, sağdaki yarım kediyi ise hemiagnozisi olan bir kadın tarafından. Nadiren de olsa bazı aşırı ciddi vakalarda hasta tabağının sol yarısında yemeği bile yemeyebiliyor. Saat çizmesi istenen bir hasta ise yalnızca 12 - 6 arası rakamları çizip saati tamamladığını zannediyor.

9. Afantezi Sendromu

İlk kez 1880 yılında Francis Galton tarafından telafuz edilen bu psikolojik fenomende kişi hayal kurma yeteneğini kaybediyor. Nörolojik bir hastalık olarak kabul edilmese de araştırmacılar ve bilim insanları bu durumla karşı karşıya geldiler. Fakat konu hakkında hala yeterli araştırma bulunmuyor.

Mozilla Firefox tarayıcısının ortak yaratıcılarından biri olan Blake Ross da bu sendromu yaşadığını Nisan 2016 yılında açıklamıştı. Yunanca'da hayal gücü anlamına gelen 'fantezi' kelimesinin kullanıldığı bu hastalıkta kişi hayal kuramıyor. Bir nesneyi aklında şekillendiremiyor.

Bu sendromları duyduktan sonra beynimizin bize oynadığı küçük numaralar ne kadar da basit geldi birden... Aman sağlığa dikkat!

Popüler İçerikler

151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
YORUMLAR
17.11.2016

#1 psikolojik bir rahatsizlik degil, beynin yapisal farkliligindan kaynaklanan bir durum. Beyindeki bazi duyu merkezleri birlesik olabiliyor. Rahatsizlik hastalik olarakda tanimlamak bence dogru degil, bu farkliliga sahip kisiler olaylari farkli algiladiklarindan bazi akanlarda nirmal insanlarin basaramiyacagi isleri basarabiliyorar. En guzel ornegi einstein dir. Oldukden sonra beyni incelendiginde, gorme kisminin diger duyularla birlesik oldugu tespit edilmis. Evreni gorsel imgelerle mukemmel tanimlayabilmesini buna bagliyorlar.

Pasif Kullanıcı
17.11.2016

Sinestezi deneyimini yaşamayanlar fazladan eklenen renk, doku ve uzamsal düzenleme duyusunun algısal bir yük getireceğine ina­nır ve “Bunca ek duyuyla baş etmek zorunda kalmak insanı de­lirtmez mi?” diye de sorarlar kimi zaman. Ancak bu durum renk körü bir kişinin normal görüşlü bir kişiye “Vah zavallıcık. Nereye baksan renkler görüyorsun. Her şeyi renkli görmek zorunda kal­mak seni delirtmiyor mu?” diye sormasından hiç de farklı değildir. Editör bunu bir rahatsızlık sana dursun bu aslında senin de söylediğin gibi sadece birçok farklı beyin yapısı ve zihin türünden biridir.

16.11.2016

#1 Empati kitabı bununla ilgiliydi Güzel bir bilim kurguydu :)

Pasif Kullanıcı
17.11.2016

#1 Sinestezi, bey­nin duyu bölgeleri arasında artmış olan karşılıklı konuşmanın bir sonucudur. Bunu, beyin haritasında yer alan ve aralarında sınırlarla boşluklar bulunan komşu ülkeler olarak düşünün. Hatların bu şekilde karışmasının nedeni, aileler içinde bireyden bireye geçen küçücük genetik değişikliklerdir, Sinestezikler için örneğin diğer insanların zamanı görselleştirmeden nasıl yaşayabildiğini anlamak güçtür. Sizin gerçekliğiniz onlara, onlarınkinin size gel­diği kadar tuhaf gelir. Siz kendinize sunulan gerçekliği nasıl kabul ediyorsanız, onlar da kendilerininkini aynı şekilde kabul ederler.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ