Quaresma: "İster Beğenin, İster Beğenmeyin Stilim Bana Ait"

Profesyonel bir sporcu olmak, yıllar içerisinde karakterini nasıl şekillendirdi?

Gençlik zamanlarımda, yani ilk meşhur olmaya başladığım yıllarda şöhretin bedelini biraz ağır ödedim. Sıradan bir semtte, sıradan bir ailenin ferdi olarak yaşarken, meşhur olmamla birlikte alıştığım hayatı sürdürememeye başladım. Bu durum, ailem ve arkadaşlarımla vakit geçirirken bile beni kısıtlıyordu. Futbol dışındaki hayatıyla gündeme gelmeyen bir futbolcu olmak için gençlik yıllarımda çok uğraştım ve yoruldum. Bugüne geldiğimizde ise tüm bu zorlu anlara karşın profesyonel sporcu olmanın pozitif taraflarının daha ağır bastığını ve beni daha iyi bir insana dönüştürdüğünü görüyorum.

Kısa bir ayrılığın ardından İstanbul'a geri döndün. Şehirle aranda nasıl bir bağ var?

Burası tek kelimeyle mükemmel bir şehir. Belki söylememe bile gerek yok ama İstanbul dünyanın en iyi metropollerinden biri. Üstüne üstlük böyle bir şehirde, prestijli bir takımda futbol oynamak eminim ki bütün oyuncuların rüyasıdır. Mesleğim yüzünden çok fazla şehir gezdim ve farklı yerlerde yaşadım; ama İstanbul'un yeri farklı. Ben futbol oynarken ailemin de iyi vakit geçirdiğinden emin olmak istiyorum. İstanbul'un bize bunu sağladığı inkar edilemez bir gerçek.

Deneyimli bir futbolcu olarak farklı liglerde top koşturdun. Avrupa ligleri ve Süper Lig arasındaki en temel fark sence ne?

Süper Lig bence dünyanın büyük ligleri arasında yer alıyor; Avrupa'nın önde gelen futbolcularının da rağbet ettiğini görüyoruz. Bu sene gerçekleşen transferlere baktığımız zaman büyük oyuncuların buraya gelmek istediklerini, bu ligde top koşturmak istediğini görüyoruz. Futbol oynamak için tüm şartlar elverişli: Tesisleşme ve taraftarların futbola olan ilgisi, Süper Lig'in büyüklüğünü açık bir şekilde gözler önüne seriyor.

Günlük hayatında yaratıcı ve göze çarpan bir stilin var... Açıkçası farklı olmak gibi bir çabam yok; insanların beni böyle görmesini de istemiyorum. Kendi hoşuma giden, bana yakıştığını düşündüğüm parçaları giyiyorum. Kimseyi takip veya taklit etmek gibi bir derdim yok. Bu konuda başkasının ne düşündüğünü umursadığımı pek söyleyemem. Beğenin ya da beğenmeyin, stilim sadece bana ait.

Gardırobunda neredeyse takıntılı olduğun bir parça var mı peki?

Sneaker'lar! Belki bu algıda seçicilik; ama nerede iyi bir spor ayakkabı görürsem almak isterim. Giyinmeyi çok seviyorum, kıyafetleri de öyle. Tabii tek bir parça söylemem gerekiyorsa, benim takıntım sneaker'lar.

Profesyonel bir sporcu olarak, kıyafetlerinin hayatına ayak uydurabilmesi ne kadar önemli?

Oldukça önemli diyebilirim. Antrenmana, öğle yemeğine ve hatta akşam yemeğine giderken böyle parçaları üzerime geçirdiğimde, kendimi iyi hissediyorum. Tabii yine de unutmamak gerek; asıl önemli olan elbisenin içerisinde kendinizi nasıl hissettiğiniz. İnsan kendi ışıltısını açığa çıkaran, hayatına ayak uyduran kıyafetlerle dışarı çıkarabilir.

GQ

Popüler İçerikler

HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı