Sandalyesini masanın altına iten biri, 'sosyal farkındalık' sergiliyor demektir. Bu, kendinize hiçbir maliyeti olmayan küçük bir hareketle başkalarının hayatını kolaylaştırmak anlamına gelir. Leiden Üniversitesi'nde yapılan araştırmalar, bu tür küçük nezaketleri gösteren kişilerin hayatın genelinde daha düşünceli olduğunu kanıtlıyor. Onlar sadece bir sonraki kişinin geçeceği yolu açmıyor, aynı zamanda eylemlerinin çevresindeki insanlar üzerindeki etkisini doğal bir refleksle hesaplıyorlar.
Sandalye itmek, masadan kalkıp gitme dürtüsünü anlık olarak bastırmayı gerektirir. Bu küçük bir disiplin sınavıdır. Meşhur Dunedin Araştırması, çocukluktaki öz denetim seviyesinin yetişkinlikteki başarı, sağlık ve mutluluğun en büyük belirleyicisi olduğunu göstermiştir. Bu küçük disiplini her gün uygulayanlar, genellikle başladıkları işi bitiren ve sorumluluklarından kaçmayan kişilerdir.
Psikolojide 'vicdanlılık' olarak adlandırılan kişilik özelliği; organize, sorumlu ve detaylara önem vermeyi kapsar. İş hayatımda, masası düzenli olan ve sandalyesini toplayan kişilerin her zaman en güvenilir çalışanlar olduğunu fark ettim. Onlar için küçük detaylar karakterin aynasıdır. Tıpkı marangozlukta bir mobilyayı mükemmel yapanın görünmeyen köşelerdeki işçilik olması gibi, bu insanlar da hayatın 'küçük' detaylarını titizlikle yönetirler.
Sandalyeyi yerine yerleştirmek, o alanın sadece size ait olmadığını kabul etmektir. Bu kişiler ortak mekanlara karşı derin bir aidiyet ve saygı hissederler. Çevresel psikoloji çalışmaları, ortak alanları düzenli tutan bireylerin toplum bilincinin daha yüksek olduğunu gösterir. Onlar, düzeni korumanın herkesin yararına olduğunu bilirler; bu yüzden sadece kendi çöplerini değil, başkasının bıraktığı dağınıklığı da toplama eğilimindedirler.
Büyüklerimiz her zaman 'Birinin küçük işleri nasıl yaptığına bak, büyük işleri nasıl yapacağını anlarsın,' der. Psikoloji de bunu doğruluyor: Planlanmış büyük eylemlerimizden ziyade, farkında olmadan yaptığımız rutin alışkanlıklarımız gerçek karakterimizi yansıtır. Sandalyesini iten kişi, kimse izlemiyorken bile doğru olanı yapmaya özen gösteriyor demektir. Bu tutarlılık, hayatın her alanına sirayet eden sarsılmaz bir etik anlayışın göstergesidir.
Artık hiçbir genç bunları önemsemiyor. Herkes bir karton kahve içip herkeste olan ıphone ile ona buna hava atma peşinde. Keşke önce altına don alsa sonra hava civa peşinde koşsalar..
Sadece kendiminkini değil yanımdaki düzeltmezse onunkini de düzeltirim. Kendime yapılmasını istemediğimi başkasına yapmam. Bana nasıl davranılmasını istiyorsam da insanlara öyle davranırım. Bunu da takdir görmek için değil, yapmazsam kendimi kötü hissedeceğim için yaparım. Aferin bana!
Meslek Lisesi çıkışlı olduğu anlamına da gelebilir. Aynı durum bir bardak kırınca yerine üç bardak alma alışkanlığında kendini gösterebilir.