Mustafa Sarı 'Şimdi telaşla herkes bir çare peşinde. Ne yapalım ki müsilajdan kurtulalım? Ben dün de dalmıştım, bugün de daldım. Dipte durum nedir diye. Yüzeyde gördüklerimiz buz dağının görünen kısmı. Esas tehlike aşağıda. Aşağıda üretimde hiçbir azalma yok. Üretim devam ediyor. Göz gözü görmüyor. Biz üç dalgıç aşağı indiğimizde yarım metre mesafeyi elimizde fenerlerle zor görüyoruz. Aşağıda görüş sıfıra yakın. Müsilaj aşağıdaki bütün organizmaların dip yapısına çöküp dipte kalın bir tabaka oluşturmaya başlamış durumda. Süngerlere, mercanlara, Marmara Denizi'nde bulunan sarı, beyaz, siyah ve kırmızı mercanlara zarar vermiş durumda. Büyükada'da benim proje ekibinden arkadaşlarım Serço Ekşiyan, Ateş Evirgen onlar da daldılar. Dalışları esnasında kırmızı mercan alanlarının öldüğünü ne yazık ki belgeleyip, görüntülediler. Bu nedenle yapmamız gereken şey basit aslında. Bir an önce Marmara Denizi'nin çevresinde kim varsa; Belediyeler, Kaymakamlıklar, Valilikler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım Orman Bakanlığı, Üniversiteler, STK'lar çok kısa sürede bir araya gelmemiz lazım. Ölü taklidi yapmamıza gerek yok. Beklemeye gerek yok. Kendi kendine geçmeyecek bu. Kendi kendine de olmadı. Biz yaptık. Bizim atıklarımız yüzünden oldu. Dolayısıyla eğer gelecek yıl daha uzun periyodda daha sık ve daha yoğun bir müsilajla karşılaşmak istemiyorsak, önümüzdeki yıllarda balıkçılığı, turizmi, endüstriyi daha fazla etkilemesini istemiyorsak müsilajın bugünden tedbir almamız gerekiyor. Yeni bir atık yönetim politikasına ihtiyacımız var. Marmara Denizi'nin çevresinde bir litre bile atığı artık bundan sonra arıtmadan denize bırakmamalıyız. Deniz çaresiz vaziyette. Aşağıda durum vahim. Lütfen tedbir alalım' diye konuştu
Dinleyen olur mu? Sanmam ama hadi hayırlısı bakalım üç maymunları oynuyorlar gibi geldi bana.
korku filmi gibi, önce doğa durumu gösteriyor,yediğimiz haltı yüzümüze vuruyor, sonra intikam alacak... godzilla geliyor.
Sen konuşursun, anlatırsın da anlamazlar. Anlayanlar da zaten bir elin parmağını geçmez. Fark da yaratmazlar. Çevre konusunda uluslararası vakıfların ve hatta gelişmiş devletlerin konulara el atması şart. Dünya tüm ülkelerin, tüm milletlerin. İsveç tek başına olsa doğayla huzur ve barış içinde sonsuza kadar var olabilir ama değil. Hindistan var, Çin var, var oğlu var. Kirliliği kendi memleketinden uzaklaştırmak çözüm değil. Dünyanın diğer ucu kirlense sana da ucu kısa sürede dokunur. Dolayısıyla bu konuda bir takım niteliksiz liderlerimiz birşey yapmasa da başka devletlerin, kurumların harekete geçmesini umuyorum. Marmara bunların iç denizi kendi boklarında boğulsunlar demek büyük hata olur, ilerici, çevreci insan ve kurumların bunun farkına varacağını düşünüyorum.