Kirlilikle ilgili İstanbul'un yoğun nüfusuna dikkat çeken Öztürk, şunları söyledi: 'İstanbul bölgesi tüm Marmara Bölgesi'nin nüfus olarak yüzde 60'ını barındırıyor. İstanbul bölgesinde bir bölge hariç atık suların çoğu fiziksel veya ön arıtma dediğimiz artmayla artırılıyor. İstanbul bölgesinde bütün atık sular ileri biyolojik arıtmaya tabi tutulmalı. Öncelikle bu deşarj noktalarından derin deşarj noktalarına verilmeden önce bu atık sular kesinlikle ileri kademe arıtılmalı. Haliç'i temizledik ama Marmara'yı temizleyemezsiniz. Marmara'yı temizlemek istiyorsanız kirletici kaynakları önlemeniz lazım. Burada İstanbul, Kocaeli, Bursa, Bandırma'da bir fosfat fabrikası başta olmak üzere ve Tekirdağ'da, Ergene Havzası'nda endüstriyel atık sular başta olmak üzere bunlar kesinlikle atık sularını ileri kademe arıtmak zorundalar.'
'Dere yatakları betonlaştırılımaz'
Mustafa Öztürk, 'Aslında dünyanın her yerinde dere yatakları betonlaştırılmaz. Dere yatakları yeşil koridorlara dönüştürürler. Yeşil koridorlara dönüştürülen dere yataklarında da deşarj edilen atık sular olmaz. İleri kademe arıtılan sular olur. Maalesef İstanbul'da Büyükçekmece civarında atık sular oluşuyor. Dere yolu ile deşarj ediliyor. Ama en büyük atık su Bursa ve Balıkesir civarında olduğunu biliyorum. Bir de Tekirdağ bölgesinde. Bu sebepten dolayı Marmara Denizi'ne derin deşarj yapılırken mutlaka atık sularımız ileri kademe arıtılmalıdır. Bu yapılmadığı müddetçe 'Ya biz tabana veriyoruz', 'Tabandan bunlar dağılıyor' demek yetersiz' dedi.
'Marmara Denizi ölürse çok ciddi sıkıntı'
Denizin mesaj verdiğini ve şu aşamada kirliliğin önlenebilir seviyede olduğunu söyleyen Öztürk, hızlıca eyleme geçilmesi gerektiğinin altını çizerek 'Marmara Denizi ölürse Türkiye'de çok ciddi sıkıntı. Ekonomik, sosyal problemler olur onun için Marmara'yı kurtaralım. Kirletmeyelim. Şu anda önlenebilir durumda. Diyor ki 'Benimle ilgili acil eylem planlarınızı uygulamaya koyun'. Yani konuşmayı bırakın eyleme geçin' diyor' şeklinde konuştu.
'İstanbul'daki atık sular ön arıtma ve birincil arıtma sonrasında derin deniz deşarjı ile uzaklaştırılıyor' diyen Öztürk şunları söyledi: 'Marmara Havzası'ndaki nüfusun yaklaşık yüzde 60 İstanbul'da yaşamakta ve İstanbul evsel atık su yoğun bölge. İstanbul'da Marmara Denizi'ne günlük ortalama 2,5 milyon ton evsel atık su deşarj ediliyor. İstanbul'da atık suların yüzde 99'u bazıları fiziksel ve diğerleri bölgelerde ise birincil arıtma yapıldıktan sonra Marmara Denizi'ne derin deşarj yapılmakta ve atık su arıtma tesislerinin büyük kısmı sadece karbon giderimi yapılan birincil arıtma. İstanbul'da Tuzla, Beykoz, Kadıköy, Üsküdar, Yenikapı, Baltalimanı, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Silivri, Selimpaşa ve Çanta bölgelerinden evsel atık sular derin deniz deşarjı yapılmakta. Üsküdar, Yenikapı, Kadıköy, Baltalimanı, Küçükçekmece'de atık sular ön arıtma (fiziksel arıtma) yapıldıktan sonra Marmara Denizi'ne derin deşarj yapılmaktadır. Diğer bölgelerde ise atık sular sadece karbon giderimi (birincil arıtma) yapıldıktan sonra Marmara Denizi'ne derin deşarj edilmekte. Baltalimanı'nda ileri kademe arıtma (azot, fosfor giderimi dahil) tesisi inşaatı devam etmektedir. Endüstriyel tesislerin yoğun olduğu Büyükçekmece, Küçükçekmece, Tuzla ve Pendik endüstriyel atık su faaliyetleri yoğun.'
Daha bir de kanal İstanbul işi var. Asıl o zaman denizin ağzına tükürecekler. Son 50-60 yılın tembel siyasileri ülkeyi demir ağlarla örüp anadolunun nispeten verimsiz yerlerinde sanayi alanları oluşturacaklarına ulaşımı kolay diye verimli tarım alanlarının büyük bölümünü barındıran kıyı kesimlerinde sanayi tesisleri kurdular. Nihayetinde hem nüfus yoğunluğuna hem de her türden kirliliğe sebep oldular. Öyle 3-5 yılda çözülecek sorunlar değil artık bunlar...
Ülkenin içine sıçtılar