'Kuraklık ciddi anlamda tehlikeli boyutta. Tehlike boyutları şu, insanlık tarihine baktığımızda var olduğundan beri 3 şeyden korkmuş insanlar. Açlık-kıtlıktan korkmuşlar, salgın hastalıktan korkmuşlar, savaşlardan korkmuşlar. Bu nedenle devamlı kaçarak gıda arayarak hastalıktan ve savaştan kaçarak dünya düzeyine yayılmışlar. Son 100 yılda bunlara biraz ara verilmiş gibiydi. Ne oldu son 100 yıla baktığınız da açlık ve kıtlık önemli düzeyde dünyanın birçok bölgesinde azalmış idi. Salgın hastalıkların çoğu kontrol altına alınma noktasında idi, savaşlar ve barışlarda insan hakları evrensel beyannamesinden epey yoluna girmeye başlamıştı. Şu anda iki tane sıkıntı ile karşı karşıyayız. Bir tanesi gıda güvenliği, ikincisi de salgın hastalıklar ile mücadele. Yani baktığınız da dünya kurulduğundan bu yana o temel etkiden çokta bir şey değişmemiş onu görüyoruz. Onlar halen insanı yaşamı tehdit etmeye devam ediyor. Sıkıntı hakikaten büyük şöyle büyük. Bir an önce bu farkındalığı yaşamamız lazım. Eğer bu farkındalığı yaşamazsak nedir bu farkındalık. Bugün yaşadığımız olayın esas müsebbibi küresel ısınma ve iklim değişikliği. 2015'te Fransa Paris'te iklim değişikliği panelinde 2 bin 100'e kadar yani bu yüz yılın sonuna kadar ısınmanın beş santigrat dereceyi bulacağı söylendi. Tüm katılımcılar ortak bir kararla bunu iki santigrat derecede tutacağını vaat ettiler. Sözleşmenin altına imza koydular. Yapılan çalışmalar şunu gösteriyor. Eğer bir bölgede, bir ülke de bir kıta da bir coğrafyada yıllık ortalama sıcaklık 1 ile 1,5 derece artsa bile yağış yüzde 10 düşüyor. Yüzde 10 yağış düşerse ne olur? Yağış yüzde 10 düşürse akarsu debileri yüzde 40-70 düşüyor, yarısı gidiyor. Dolayısıyla bunun önüne geçebilmenin yegane yolu küresel ısınmayı durdurmadan geçiyor. Şu anda esas sıkıntı iklim bilimcilerine göre soğuma yaşamamız gereken bir dönemde biz ısınmayı yaşıyoruz. Ciddi bir ısınma.'