İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri, bir öğrencisine düşük not verdiği 'gerekçesiyle' 5 ay hapis cezasıyla çarptırılan Prof. Dr. Nurdoğan Rigel'e destek açıklaması yapmıştı.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi binası önünde toplanan öğrenciler, 'Nurdoğan Rigel suçlu değildir', 'İÜ İletişimin yaşayan efsanesine sahip çıkıyoruz' yazılı dövizler taşımış ve yaptıkları açıklamada şu ifadeleri kullanmışlardı:
'Onun dersinden geçmek için çalışmanın ve derse devamlılığın yeterli olduğunun hepimiz bilincindeyiz. Bu sebeple karar vericilerin derse katılım dahi göstermeyen bir öğrencinin yoruma dayalı sınav kağıdını hangi yetkinlik derecesiyle değerlendirdiğini merak etmekte ve varsa değerlendirme ölçütlerinin kamuoyuyla paylaşılmasını ivedilikle beklemekteyiz'
Türk Milleti’nin şu duyar göstermesi gereken konu ve olaylara susup, gereksiz duyar kasma alışkanlığına bayılıyorum. Öğrencinin kim olduğu, derse gelip gelmemesi ve başarılı bir öğrenci olup olmaması bir yana, burdaki olay şu, elimizde resmi bir belge yani sınav kağıdı var. Bu kağıda öğretim görevlisi 35 puanı uygun görmüş. Öğrencinin şikayeti ile mahkemece 3 öğretim görevlisinden oluşturulan kuruldaki öğretmenler 65 ve 72 arasında 3 not vermiş. Bir öğretmen 10 hadi 15 puanı bir şekilde vermedi, burda bahsedilen bir öğrencinin en az 30 puanının haksız yere çalınması! Bu not bir insanın diplomasından hayata 1 yıl geç atılmasına kadar birçok şeyi direkt etkiler! İnsanların hayatları bu kadar basit etkilemek 5 yıldan başlamalı mı? Evet, kesinlikle!
Kim neden destekliyor bunu anlamıyorum. Suçu ispatlanmış ne demek haksız yere not vermek bunu tartışmak lazım. Körü körüne birini yüceltmenin mantığını anlamıyorum. Kişileri yüceltmek kendini aydın diye tabir eden insanların yapmaması gereken bir durum.
Kadın bilerek ve isteyerek bir sınav kağıdına hak ettiğinden çok çok düşük not vermiş. Mahkeme, üniversitede kurduğu komisyon ile kağıdı değerlendirtmiş, durumu ispatlamış. Neyin adaletini istiyorsunuz sayın profesör?