Wentworth Miller, Prison Break dizisiyle fırtınalar estirmiş ve büyük bir hayran kitlesi edinmişti. Fakat diziden sonra, yeniden büyük yapımlarda yer almamayı tercih etti. Özellikle son zamanlarda iyice ekranlardan çekilen ve kendi halinde bir hayat yaşayan Miller, haberi olmadan çekilen bir fotoğrafı yüzünden yeniden gündeme geldi.
Ayrıca pek bakımlı bir halde de değildi.
Fotoğrafın kullanıldığı meme'ler kısa sürede tüm İnternet'i dolaşmaya başladı.
2010 Yılında, oyunculuğu nerdeyse bırakmıştım; çeşitli sebeplerden dolayı da gözlerden uzak yaşıyordum.
Bu sebeplerin birincisi ve en önemlisi; kendimi intihara meyilli hissediyor oluşumdu.
Izdırabımın şiddetini çok, çok az insan biliyordu.
Mahçup ve acı içinde; ziyan olup gittiğimi düşündüm. Kafamdaki sesler de beni öz yıkım yoluna doğru itiyordu. Ve bu da ilk defa olmuyordu.
2010 yılı, yetişkinlik hayatımın en dip noktasıydı; bana rahatlama sağlayabilecek, kafamı dağıtabilecek şeyler bulabilmek için adeta bir arayıştaydım. Ve yemeğe yöneldim. Herhangi bir şey olabilirdi: uyuşturucular, alkol, seks. Fakat benim için yemek arzuladığım şeye dönüştü.
Hafta içinde iyi geçen vaktimi, en sevdiğim yemeği yediğim ve televizyondaki yemek programının yeni bölümünü izlediğim günler olarak görüyordum. Bu bazen benim için yeterli oluyordu. Yeterli olmak zorundaydı.
Bir gün Los Angeles'da bir arkadaşımla yürürken; bir canlı yayın programı çekmekte olan bir ekip ile karşılaştık. Benim haberim olmadan, Paparazzi etrafımda dolanıyormuş. Fotoğrafımı çektiler ve kariyerimin diğer döneminden fotoğraflarımla birleştirip, kıyaslayarak yayınladılar: 'Seksilikten şişkoluğa', 'Kaslıdan yağlıya', ve benzeri başlıklarla.
Hani şu, sürekli kötü haber veren insanlar olur ya; Annemin de böyle bir 'arkadaş'ı var. Popüler dergilerden birinde çıkan bu haberlerden birini kesmiş ve anneme göndermiş. Annem beni aradığında oldukça endişeliydi.
2010 Yılında, akıl sağlığım için savaşıyordum; ihtiyacım olan en son şey buydu.
Bu fotoğraflar da öyle.
Memnunum.
Şimdi, kırmızı tişörtlü ve nadir de olsa güldüğüm bu fotoğrafı görünce; mücadelemi hatırlıyorum. Dayanıklılığım ve azmim; her türlü şeytanın suratına çarpsın! Hem içimizdeki şeytanların, hem de dışımızdaki...
Kaldırımdaki bir karahindiba gibi, hala dayanıyorum.
Sosyal medyada bu mizahı ilk gördüğümde, kabul etmeliyim ki, nefes almak acı verdi. Fakat hayattaki her şeyde olduğu gibi; bir anlam bulmayı başardım. Fotoğrafımda bulduğum bu anlam ise; güç, iyileşme ve affetme oldu.
Kendimi ve diğerlerini.
Eğer böyle bir durumla mücadele ediyorsanız ya da mücadele eden birilerini tanıyorsanız, yardıma çağırabilirsiniz. Kalkın. Arayın, mesaj gönderin, e posta atın. Önemseyen birileri var ve sizden haber bekliyorlar. Sevgilerimle. W.M.
Böylesine hassas bir konuya dikkat çektiği için de teşekkür ediyoruz.
Hababam sınıfındaki aslan ahmet konuşuyor gibi hissettirdi bana. Yazının sonunda bir de ' aslında alay edilecek küçük görülecek birileri varsa o da sizlersiniz. Utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim ama ondan da anlamazsınız ki siz ' deseymiş tam olurmuş. Ayrıca çok anlamlı bir cevap olmuş, tamam.
elemanın içli cevabından sonra herkes duyarlı cümleler kasmış. onedio bu haberi "prison börek olmuş!" gibi mizahi bir şekilde verseydi; siz, biz herkes haber altına güldürükçü yorum kasacaktı. sosyal ağ böyle bir şey işte. birileri sizleri sürükler siz de peşinden gidersiniz.
Sana laf atanları T-bag kovalasın