Popüler Kültürün Göz Bebeği Canavarlar Hakkında Hollywood'un Uydurduğu 11 Mit

Fantastik filmleri sever misiniz? Peki o filmlerde gördüğünüz efsanelerin çoğunun orijinaliyle alakası olmadığını söylesek? İşte canavarları daha ilgili çekici yapmak için Hollywood tarafından uydurulmuş birkaç efsane:

1. Vampirler gün ışığında yanar.

Vampir filmlerinde hep gördüğümüz birkaç özellik vardır: sarımsaktan nefret ederler veya aynada yansımaları olmaz. Gün ışığına çıkamamaları da klasikleşmiş özelliklerden biri. Ancak, diğer özelliklerin aksine, Bram Stoker’ın Drakula kitabında bundan bahsedilmemiştir. Romanda, gün ışığı vampiri zayıflatıyor olsa da, onu gündüz vakti dışarda gezmekten alıkoymuyor. Bir vampirin gün ışığında yandığını gördüğümüz ilk film Drakula’nın bir uyarlaması olan Nosferatu adlı filmdir. Yapımcılar, bu sahneyi filmin görsel açıdan daha ilgi çekici olması için filme eklemişler.

2. Frankeştayn'ın canavarı yeşildir.

Mary Shelley, Frankeştayn adlı romanında, Frankeştayn’ın canavarını sarı tenli olarak tanımlıyor. Ancak, film uyarlamasında teknik kısıtlamalardan dolayı sarı renk kullanılamıyor, onun yerine yeşil yüz boyası kullanıyorlar. Tanıtım afişlerinde de bu renkle tanıtılan Frankeştayn’ın canavarı, akıllarda yeşil tenli olarak kalıyor.

3. Bir kurt adam tarafından ısırılan kişi kurt adama dönüşür.

Bu mitin çoğu kısmı Hollywood’dan da önceye dayanır.  Efsanelere göre, bazı adamlar dolunayda şekil değiştirerek kurda dönüşürdü fakat bu gücün nerden geldiği hakkında farklı görüşler vardı. Yunanlar bunun tanrıların bir laneti olduğunu düşünürken, Vikingler kurt derisinden bir kemer takınca bu gücün kazanılacağına inanıyordu. Büyük ihtimalle, bu gücün bir kurt adam ısırığıyla da geçebileceği fikri 1935 yapımı Werewolf of London filmiyle ortaya çıktı.

4. Cadıların ten rengi yeşildir.

1939’dan önce cadılar parlak kırmızı veya turuncu bir yüzle tasvir edilirdi. Sonra Oz Büyücüsü geldi ve bu figürü yeniden şekillendirdi. Batının Kötü Cadısı, Frank L. Baum’un kitabında yeşil bir cilde sahip değildi ancak yapımcılar daha dikkat çekici olması adına Margaret Hamilton’ın yüzünü yeşile boyadılar.

5. Zombiler yavaş yürür.

George A. Romero’nun Yaşayan Ölülerin Gecesi (1968) filmi, bu mitin popülerleşmesinde büyük rol oynadı. O kadar çok filmde bu özelliğe dikkat çekiliyor ki artık hızlı yürüyen bir zombi gördüğümüzde onun zombi olduğuna inanamayacağız.

6. Frankeştayn'ın canavarının boynunda cıvatalar vardır.

Mary Shelley’nin Frankeştayn’ında canavarın boynundaki cıvatalardan hiç bahsedilmiyor. 1931 yapımı Frankeştayn filminde, yapımcılar bu detayı canavarın elektrikle bağlantısını vurgulamak için ekliyorlar.

7. Drakula'nın madalyonu vardır.

Bram Stoker, Drakula’yı “baştan aşağı siyahlar içinde” şeklinde tanımlamıştır. Karakter ilk defa 1924’te Bela Lugosi’nin rol aldığı oyunda smokin ve pelerin giymeye başladı. 1931’de beyaz perdeye taşınan bu hikayede en dikkat çekici unsurlardan biri de kitapta bahsi geçmeyen gizemli madalyon. Sadece iki sahnede görünmesine rağmen, Drakula’nın gizemli madalyonu vampir kostümlerinin önemli bir parçası haline geldi.

8. Kurt adamlar iki ayaklıdır.

Çoğu kurt adam hikayesi, arka ayakları üzerinde yürüyen yarı insan yarı kurt melezleri değil, kurda dönüşen erkekleri anlatır. Hollywood kurt adam filmleri yapmaya başladığında bu hızla değişti. İki ayaklı kurt adam mitini tanıtan film, kurt adam ısırığını tanıtan filmle aynıdır: Werewolf of London.

9. Zombiler beyinle beslenir.

Bu klişenin ana kaynağı Yaşayan Ölülerin Dönüşü filmidir. Filmin yazarı ve yönetmeni, Dan O’Bannon’a göre insan beyni, zombiler için doğal bir ağrı kesici.

10. Dirilen mumyaların sargıları üzerlerinde kalır.

Mumyaların sarılı olduğu sargılar hareket etmelerini zorlaştırdığından dolayı Imhotep, The Mummy filminde kendi sargılarını çıkarmıştı. Ancak, bu durum The Mummy’s Hand filminde değişiyor. Avını sargılar içinde takip eden mumya, günümüzdeki klasik mumya tasvirini belirliyor.

11. Frankeştayn doğru dürüst konuşamaz.

1931 yapımı Frankenstein’da, canavarın konuşması homurdanmalarla sınırlıydı ve 1935 yapımı The Bride of Frankenstein’da ise canavar sadece hatalı cümleler kurabiliyordu. Shelley, romanında canavarı bunun tam tersi bir şekilde betimlemişti. Kitapta, canavar sadece etkili ve düzgün bir şekilde konuşmakla kalmıyor, aynı zamanda kendi kendine okuma yazmayı öğreniyor.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Sinema Tarihindeki En Korkutucu 20 Canavar
Hayaletler, Cadılar ve Canavarlar! Binlerce Yıldır İnsanların Uykularını Kaçıran Efsaneler Nasıl Ortaya Çıktı?
Drakula'da Bile Rastlanmayacak 10 Fantastik Transilvanya Efsanesi

Popüler İçerikler

Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
Çanakkale'de AK Partili Belediyenin Tepki Çeken Atatürk Afişi Kaldırıldı!
Türkiye'de 9.05'te Hayat Durdu! Atatürk'e Saygı Duruşu!
YORUMLAR
20.10.2021

7- Lütfen üşenmeyiniz ve Metin Milli'nin "seviyorum işte" şarkısını söylediği videoya bakınız. Kral drakuladır :D

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ