Shira Kampı’na doğru, dere yataklarının, ağaçlardan sarkan sim-yosunların, dev yapraklı bitkilerin arasından pole pole tırmanırken tek duyduğumuz ses batonların ritmik tınısıydı. İkinci gün sabah 6.00’da çadırda uyanıp çanta hazırlamaya, benim için fıstık ezmesi, reçel, ekmek ve çaydan oluşan, kahvaltıdan sonra da gün ağarırken yola çıkmaya alışmaya başladığımız ve yağmura yakalanmadan çadırlara vardığımız için görece daha kolay geçti.
Tamamlanan her etap bir sonraki kampla aramızdaki sürprizlerle dolu yola çıkabilme, fotoğraflarını, videolarını gördüğüm lav-kulelere, ananas şeklindeki ağaçlara varabilme ihtimalinin artması anlamına geliyordu. Gün boyunca tüm adımlarımızı, yediklerimizi, içtiğimiz suyun miktarını takip eden Juma ve Baraka “nasılsın?” diye sorduğunda, tepeden tırnağa bedenimi tarayıp “iyiyim” diyebilmek, artan irtifaya rağmen yemek yiyebilmek “devam” demekti. Bir sonraki gün 4570 metreye kadar çıkıp 3900 metreye indik. Sonraki gün 4600 metredeki Yüksek Kamp’a…
Harika ekip arkadaşlarımın, muhteşem rehberlerimizin, vegan olduğumu öğrenince bana özel yemekler hazırlayan aşçılarımızın desteğiyle, bedenim ve zihnim planlanan, iniş parkurları dahil, 6 etabın tamamına çıkmama izin verdi. Barranco Duvarı’nı geçip Kissing Rock’ı öptüm, bu macerada tanıştığım harika yol arkadaşı Ümit ile 3900 metrede akapella koroyla birlikte Hakuna Matata söyleyip, sırtımızda batonlarla dans ettik, 3600 metreden sonra karşımıza çıkan ve büyüleyici güzellikteki ağaçlara (Dendrosenecio kilimanjari) sarıldım, bulutların içinden geçtim, 4000 metrede açan beyaz çiçekler gördüm, 4600 metreye kadar bize eşlik eden siyah-beyaz kuşların şarkısını duydum, şimşeğin benden aşağıda çaktığını gördüm, ilk kez kramponla buzun üzerinde yürüdüm… Ümit, Cumhur ve Gözde’nin çok zorlu şartlarda, yoğun kar yağışına rağmen 5895 metrelik zirveye ulaşmasını kutladık.
Kendi Everest’im olan 5000 metreye vardım, ayakkabı çıkaran çamura, yağmurla iyice kayganlaşan kayalara rağmen inişte yalnızca üç kez düştüm—arkadaşlarımın “Itır kaç kez düşecek?” diye iddiaya girdiğini sonradan öğrenecektim. Yeni dostlar kazandım, eski dostluklar derinleşti. Ruhumdaki yüklere gelince, evet, bir kısmını Kilimanjaro’da bıraktım; halen taşıdıklarım için bir sonraki macerayı duyuracak mesajı bekliyorum.
Instagram
X
Facebook
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio