Plüton Yeniden Gezegen Olabilir mi? Bilim İnsanları Uzayda Kartları Yeniden Dağıtacak Bir Açıklama Yaptı

Bilim insanları Dünya’nın sahip olduğu Ay ve diğer gezegenlerinin uydularının da gezegen olarak kabul edilmesi gerektiğini öne sürdü. Yapılan açıklamada bir zamanlar gezegen kabul edilen ama sonradan dışlanan Plüton’un da tekrar gezegen kabul edilmesi istendi. Açıklamanın detaylarını merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇

Uluslararası Astronomi Birliği (IAU), çok katı bir “gezegen” tanımına sahip.

Ağustos 2006’da üzerinde anlaşmaya varılan yeni tanıma göre, bir astronomik cisim bir yıldızın etrafında dönüyorsa, küresel bir şekle sahip olacak kadar büyük bir kütlesi varsa ve yörüngesinin civarını temizlemişse resmî olarak gezegen sayılır.

Bu kurallara göre Güneş Sistemi’nde yalnızca sekiz cismi gezegen olarak kabul edebiliyoruz.

Bunlar hepimizin bildiği üzere Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün. Bu tanımın kabulünden sonra Plüton’un gezegenlik statüsü cüce gezegenliğe düşürüldü. Bilim dünyasından birçok isim, Plüton’un özelliklerini kapsayacak şekilde değiştirilmesini talep etti.

Bu da bizi IAU kriterlerini derinlemesine analiz eden ve değişikliğe gidilmesi gerektiğini açıklayan yeni bir makaleye götürüyor.

Bu makaleye göre IAU kriterleri bilime değil, folklor ve astrolojiye dayanıyor. Central Florida Üniversitesi’nden gezegenbilimci Philip Metzger önderliğindeki araştırmacılar, özellikle üçüncü kriterin iptal edilmesini ve gezegen tanımının basitleştirilmesini talep ediyor. Yani cismin jeolojik olarak aktif olmasını veya eskiden aktif olmuş olmasının da bu tanıma dâhil edilmesini istiyorlar.

Bu değişiklik yapılırsa Ay, diğer uydular, cüce gezegenler hatta gök taşları gezegen olarak değerlendirilebilecek.

Güneş Sistemi’ndeki pek çok cismin gezegen kabul edilmesi, tanımın genişletilmesine karşı bir argüman olarak kullanılmıştı. Öte yandan araştırmacılar, bu cisimlerin bir arada gruplandırılabilecek kadar benzer olmasının, bir arada gruplandırılmaları için geçerli bir neden olduğunu öne sürüyor. Metzger bu durumla ilgili olarak, “Memelileri düşünün. İster karada ister suda yaşasınlar bu hayvanlar yine memelidir. Mesele konumları değil, onları onlar yapan özellikleri.” diyor.

Araştırma ekibi son beş yılda, son 400 yılda gezegenler üzerinde yazılmış bilimsel metinleri derinlemesine inceledi.

Galileo’nun 1630’larda belirlediği tanımın zamanla yavaş yavaş aşındığını fark ettiler. Galileo’ya göre gezegenler, tıpkı Dünya gizi zamanla değişen unsurlardan oluşan cisimlerdir. Yani araştırmacıların yorumladığı üzere jeolojik olarak aktifler.

Araştırmacılar bu tanımın 20. yüzyıla kadar kullanıldığını belirtiyor.

Plüton 1930’da keşfedildiğinde gezegen olarak sınıflandırılmıştı. Araştırmacılar 1910’la 50’ler arasında gezegen bilimine olan ilginin geçmişe kıyasla azaldığını fark etti. Metzger bu durumla ilgili olarak, “Gökbilimcilerin gezegenlere özen göstermediği ve hatta ihmal ettiğini bibliyometri aracılığıyla kanıtladık. Bu ihmal döneminde Galileo’dan beri süregelen pragmatik sınıflandırma aktarımı kesintiye uğradı.” diyor.

Araştırmada bu boşluğun folklor tarafından doldurulduğu iddia ediliyor.

Önceki iki yüzyılda, az sayıda gezegenin konumlarına dayalı olarak meteorolojik ve diğer tahminlerde bulunulan kitaplar olan almanaklar popülerleşmişti. Kısacası astroloji yayılmış ve etkinliğini artırmıştı.

Bu durum yalnızca Güneş’in etrafında dönen en büyük cisimlerin gezegen olduğu algısını yarattı.

Uydu ve gök taşı gibi cisimlerin gezegen olması imkânsızdı. Araştırma bu algının literatüre girdiğini iddia ediyor. Metzger bu durumla ilgili olarak, “Bu küçük bir değişiklik gibi görünse de Galileo’dan beri süregelen gezegen düşüncesini baltaladı. Gezegenler artık karmaşık oluşları, aktif jeolojileri ve yaşam ve medeniyet potansiyelleriyle tanımlanmıyorlardı. Bunun yerine Güneş etrafında yol almaları gibi basit bir gerçekle tanımlanıyorlardı.” diyor.

Jeofiziksel tanım 1960’larda Güneş Sistemi’nin keşfine bilimsel bir ilgi oluşması sonucunda yeniden önem kazandı.

Sonrasında bilimsel düşüncede bölünme yaşandı. 2006’daki tanımlama bu bölünmeye bir son vermeyi amaçlasa da tartışmalar kesilmedi. Güneş Sistemi’ndeki farklı kayaçlarla ilgili sahip olduğumuz anlayışın Galileo’ya kıyasla daha karmaşık olduğunu söyleyebiliriz. Ancak araştırmacılara göre, “yörüngesinin civarını temizlemiş olma” kriterinin bu argümana yön vermemesi gerekiyor.

Araştırmacılara göre bu kriter, gezegen sayısını azaltmak için ortaya atıldı.

Metzger bu durumla ilgili olarak, “Galileo gezegenlerin Güneş’in etrafında döndüğü fikrini ortaya atıp Dünya’yı gezegen kavramına dâhil ettiğinde hayatının kalanının ev hapsinde geçirmek zorunda kalmıştı. Bilim insanları onun görüşünü benimsediğinde bir bakıma Galileo’yu özgür bıraktılar. Ancak 1900’leri başında bu bilime halkın uydurduğu safsataları katarak yine hapse attık.” diyor.

Yani araştırmacılar şu anda mecazi olarak Galileo'yu yeniden hapisten çıkararak bir zamanlar yaptığı kavrayışa açıklık getirmek istiyor.

Makalede de belirtildiği üzere tanımlamalar büyük öneme sahip. Bir şeyleri nasıl gözlemlediğimizi, kuramlaştırdığımızı ve düşündüğümüzü şekillendiriyorlar. Bu makalenin bazı şeyleri değiştirmeye çalışacağı ve gezegenler konusundaki tartışmaları bir süre daha devam ettireceği aşikâr. Neler olacağını hep birlikte göreceğiz...

Bu içeriklere de göz atabilirsiniz 👇

Tahminlerden Matematiksel Hesaplara, Formüllerden Gözlemlere Kara Deliklerin Keşfedilme Hikâyesi
Evrenin En Gizemli Cisimlerinden Olan Kara Delikleri Özel Yapan Şeyin Ne Olduğunu Biliyor musunuz?
Tüm Dünyanın Dört Gözle Fırlatılmasını Beklediği James Webb Teleskobu'nun Önemi Nedir?

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi