NATO Askeri Komite Genelkurmay Başkanları Konferansı'nın açılışında konuşan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, PKK'nın Suriye ve Irak'taki durumdan faydalanarak uluslararası toplum nazarında meşruiyet kazanmaya çalıştığını söyledi.
Son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından organize edilmiş en kapsamlı uluslararası askeri toplantılardan biri olan NATO Askeri Komite Genelkurmay Başkanları Konferansı İstanbul'da NATO Askeri Komite Başkanı Orgeneral Petr Pavel ve 28 üye ülkenin genelkurmay başkanları ve askeri temsilcilerin katılımıyla başladı. Açılış konuşmasını yapan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, PKK ve IŞİD'le mücadele konusunda mesajlar verdi. Türkiye'nin, PKK ile mücadelesine devam ettiğini, PKK'nın bölgesel güvenliğe de bir tehdit teşkil ettiğini belirten Akar, 'Suriye ve Irak'taki durumdan faydalanan PKK, uluslararası camianın gözünde meşruiyet kazanmaya çalışmaktadır. Ama bu esnada yaşlı, kadın, erkek ve çocukları öldürmeye, acımasız saldırılar düzenlemeye, masum insanların hayatını almaya devam etmektedir' dedi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar, konferans vesilesiyle doğru zamanda doğru yerde bir araya geldiklerini belirtti. Türkiye'nin, şu anda NATO'yu etkileyen üç büyük krize komşu olan tek NATO üyesi durumunda bulunduğunu ifade eden Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bu krizlerden kastım, Suriye, Irak, Ukrayna krizleridir. NATO'nun güney ve doğu kanatlarında ortaya çıkan bu tehditler, sizin de bildiğiniz gibi, sadece bölgeyi değil, aynı zamanda küresel güvenlik ortamını da etkilemektedir. Bu sebepten dolayı NATO'nun ittifakın güvenlik ve emniyetini bu ortam içerisinde nasıl güvence altına alacağını tartışmanın da tam vaktidir.'
'Suriye'deki çatışmalar, insani felakettir'
Suriye'deki çatışmaların, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana dünya üzerinde yaşanmış en büyük insani felaket olarak tanımlanabileceğini dile getiren Akar, şunları kaydetti:
'2011'den bu yana ikili ve çok taraflı tartışmalar, Suriye ile bağlantılı olarak dostlar ve ittifak içerisinde görüşülmekte ve tartışılmaktadır. Ama bütün bunlara rağmen, henüz bu ana kadar önleyici tedbirler uygun şekilde alınamamıştır. Ne yazık ki Suriye, artık büyük bir karmaşa içine ve çıkmaza sürüklenmiştir. Bu durum, bütün dünyayı etkileyecek neticelerle bir Suriye krizine dönüşmüştür. Aynı zamanda görüyoruz ki yabancı terörist savaşçılar da alarm düzeyinde hepimize bir tehdit teşkil eder hale gelmiş ve gittikçe artan bir ciddiyet kazanmıştır. Özellikle DAEŞ, şimdiye kadar görülmüş en barbar terörist grup olarak hem bölgeye hem de küresel istikrara doğrudan bir tehdit oluşturmaktadır. DAEŞ'in (IŞİD) faaliyetleri, Türkiye sınırında gerçekleşmekte ve ciddi olarak NATO'nun güvenliğini de tehdit etmektedir. Bu çerçevede ulusal çabalarımızın ötesinde Türkiye, uluslararası koalisyonla beraber, DAEŞ'e karşı mücadelesini sürdürmekte kararlıdır.'
'Türkiye, Suriye'ye desteğini sürdürecektir'
Orgeneral Akar, mülteci sorunu çerçevesinde, Türkiye'nin bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da Suriye ve Suriyelilere sağladığı yardımlarla desteğe devam edeceğini söyledi.
Türkiye'nin bu çerçevede, 2 milyon Suriyeli ve Iraklı'ya ev sahipliği yaptığını ve temel ihtiyaçlarının karşılanması için şu ana kadar 6 milyar dolar harcadığını hatırlatan Orgeneral Akar, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Bu çerçevede Türkiye, PKK terör örgütüyle olan mücadelesine de devam etmektedir. PKK terör örgütü, bölgesel güvenliğe de bir tehdit teşkil etmektedir. Suriye ve Irak'taki durumdan faydalanan PKK, uluslararası camianın gözünde meşruiyet kazanmaya çalışmaktadır. Ama bu esnada yaşlı, kadın, erkek ve çocukları öldürmeye, acımasız saldırılar düzenlemeye, masum insanların hayatını almaya devam etmektedir. Suriye ve Irak'taki kriz, komşu ülkeler için ve de koalisyonun aktif olarak mücadele yürüten üyeleri için daha kapsamlı ve karmaşık bir sorun haline dönüşmeye başlamaktadır. Eğer bizler, şu anda bu tehditlere bir cevap vermeyecek olursak, kendimizi çok daha ciddi problemlerle karşı karşıya bulabiliriz. Daha fazla göç, daha fazla mülteci, daha fazla terör saldırısı, daha fazla çatışmayla kendimizi karşı karşıya buluruz ve ülkelerimizin refah ve huzurunu bozan bir istikrarsızlıkla karşılaşırız. Diğer taraftan Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışma da ittifakımızı ve bölgeyi etkilemektedir. '
Kaynak: AA