Hangi davranışlarımız donanımımızın getirdiği yapısal bir güdüden kaynaklanıyor?
Bağ ve ilişki kurma ve bu yolla hayatta kalma güdümüzü, günümüzde olumsuz bağ ve ilişkiler kurma pahasına sürdürdüğümüzü fark etmemiz ne işe yarar?
Bu farkındalığı birbirimizi hırpalamak için mi yoksa donanımımıza karşı gelip “ben kimseye ihtiyaç duymadan tek başıma yaşarım” çukuruna düşmek için mi kullanacağız?
– ki zihinsel ve felsefi donanımı gereği, çağdaş insanın topunu cebinden çıkaracak Nietsche bile bu kendi insani çukurunda derin acılar çekmiştir, tavsiye etmem, sen ben düşmesek iyi olur –
Bu tuzağa biz tam da hangi güncel medeniyet koşullarının etkisinde düşüyoruz?
Donanımımızın temel ilkeleri ile güncel zihinsel yazılımlarımızı uyumlayabilecek bir zemin bulmamız mümkün mü?
İçinde bulunduğumuz çağda; hedef insanımız veya kitlemizle ilişki içinde olmazsak, onaylanmaz veya sevilmezsek, en basitinden hedef insanımızın ve kitlemizin görüş alanına bir sebeple giremiyorsak; on bin yıl öncesinde olduğu gibi yok olma tehlikesiyle günümüz şartlarında da aynen karşı karşıya mıyız?
Ok bunu anladık, peki karşı karşıya olmayışımız, öbür uca savrulup, temel donanım ihtiyaçlarımızı reddedip, yalnızlığı güzellememizi mi gerektirir?
Temel ihtiyaçlarımızı kabul edip onurlandırmamız mümkün mü?
Tam olarak kaç kişi ile sağlıklı bağ kurmamız, görülüp gözetilmemiz, sevmemiz sevilmemiz bizi tatmin eder?
İhtiyaçlarımızı tespit edip, karşılayamadığımız kişi veya mecralardan olgunlukla uzaklaşıp, aynı ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimiz yüzlerce başka seçeneğimiz olduğunu bilmek nasıl bir zihinsel konfor sağlar?
Eleştirme ve yargılama topuna girmeden, ortak çaresizliğimizi ve ortak becerilerimizi gözeterek, yeni bir donanım/yazılım uyum tabanı oluşturmamız mümkün mü?
Sevginin karşıtı kayıtsızlıkla karşı karşıya kalmanın hayati tehlike içermediğini şu on bin yıllık gönlümüze kim anlatacak?
Şu fani Homo Sapiens gün yüzü görecek mi?
Sadece soruyorum 😊
Instagram