Pınar Eğilmez Yazio: Neden Sana İyi Gelmeyen Bir Yerde Durmayı Seçiyorsun?

Seni sevmiyor değil.

Hikayeler uydurup, uydurduğun hikayelere bozuk atıyorsun.

Bu kadar sevebiliyor, bu biçimde seviyor, bu kadar ve bu biçimde sevmeyi biliyor.

Kendi gerçeğiyle nasıl ve ne şekilde temas edebiliyorsa, seninle de aynı yolaklar üzerinden bağlantı kuruyor.

Sen de öyle yapıyorsun. Sen de öyle, o kadar ve o ölçüde seviyorsun. 

Kendi derinine boy verip, kendi deniz tabanına ayak değdiremiyorsan, bir başkasının da ancak kıyılarında ayaklarını çırpıyorsun.

Kendi derinine bir kez boy vermiş insan ise karşısındaki ne yaparsa yapsın onu da çırılçıplak görebiliyor.  O zemin delen, su yaran, on kaplan gücündeki bakışlardan ise kimseye bir zarar gelmiyor. Zira kendi derinine inmiş, kendi deniz tabanına ayak değdirmiş olmak; yakıcı iç süreçlerden geçmiş olmayı gerektiriyor. Kendi içinde o devri tamamlamış insandan bir başka insana akan ise ancak merhamet oluyor. Senin, benim, hepimizin, tüm dünyanın acısına, çabasına, yalnızlığına merhamet.

Yani diyeceğim o ki seni çırılçıplak görmek isteyenden kork

ama seni çırılçıplak görenden korkma.

Nerede kalmıştık? Evet. Madem istediğin gibi sevilmediğini düşünüyorsun ve bozuk atıyorsun, kendine ‘Neden bana iyi gelmeyen bir yerde durmayı seçiyorum?’ diye sormuyorsun?

Dünyanın en güzel sorularından birisi bence. Orada kalmayı tercih ediyorsun çünkü tam da kendinle girdiğin ilişkinin yansımasını yaşıyorsun. Kendine vermediğini hayat da sana vermiyor. Kendi bilincinin hologramından başka bir şeyi seyretme şansın yok. Tam da orada olacaksın. Bilincin değişmeden de başka bir yerde olamazsın zaten.

Kendi içine açılan kapılar, içinde neler döndüğünü anlayasın diye dönen çarkıfelekler; aşkın kendisinden, seni sevmiş sevmemişten çok daha heyecan verici desem?

Ve sonu yok biliyor musun? Tabaka tabaka kendi derinin altına nüfuz ettikçe kendi Anayasasını yazmış yeni bir Cumhuriyete ulaşıyorsun. Kapıdan bir bakayım, olmadı en çok bir arkadaşa bakıp çıkayım, bir ders alayım, bir kurs göreyim, hayatın sırrına ereyim… Yok öyle 😊 Yani gerçekten yok.

Git en iyi öğretmenleri gözle, en tutkulu öğrenciler onlar. Bitmeyeceğini, öğrenirken öleceklerini, öğrenirken öleceğimizi biliyorlar.

İnsanın kendisiyle çalışması, bazı kulaklara aklını kendinle bozmak gibi geliyor. Biliyorum. Oysa aklını kendileriyle bozanlar asla kendileriyle çalışmazlar. Kendileriyle çalışanlar ise kendilerini çözerken bütün hayatı çözerler.

İstersen bütün dikkatini bahçede biten ayrık otuna da verebilirsin. Ayrık otu üzerine de bilim ve felsefe çalışabilirsin. Ya da köpeğinin kanına susamış bir kene veya alüvyonlu topraklar üzerine de çalışabilirsin. Tüm bunların derinine indiğinde ve orada olup biteni çözdüğünde de kendini çözeceksin.

Sen bilirsin. 

Belki de onca sözün sonunda tek dikkatini çekmek istediğim şey odaklanmak, sorgulamak ve yolda gördüklerine değil yolun kendisine adanmak. Ne dersin?

Instagram

Popüler İçerikler

Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu
Beklenen Gün Geldi: Birbirinden Ünlü İsimler Saygı1 Formatının İkinci Konuğu Sertab Erener İçin Sahneye Çıktı!
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?