Peyk Grubunun Solisti İrfan Alış'ın Vefatından Kısa Bir Süre Önce Paylaştığı "Son Doğum Günü" Yazısı

Peyk grubunun solisti İrfan Alış geçtiğimiz gün hayata veda etti. 53 yaşındaki sanatçı beynine pıhtı atması sonucu hayatını kaybetmişti. Müzikseverleri yasa boğan bu gelişme sonrası, Alış'ın besteleri ve bıraktığı izler konuşulmaya başlandı. Ancak öyle bir paylaşım var ki, okuyunca insanın hüznünü daha da artırıyor. Ünlü sanatçının sosyal medya hesabından yazdığı 'Son doğum günü' yazısı, Alış'ın ne kadar güzel yürekli bir insan olduğunu bir kere daha hatırlatıyor sevenlerine...

Peyk grubunun solisti İrfan Alış, geçtiğimiz gün hayata gözlerini yumdu. Alış, beynine pıhtı atması sonucu hastaneye kaldırılmış ancak tüm müdahalelere rağmen 53 yaşında aramızdan ayrılmıştı.

Bu acı haber müzikseverleri ve Alış'ın yakın çevresini yasa boğdu. İrfan Alış'ın ardından bıraktığı şarkılar ve onun mükemmel insanlığı konuşuluyor. Öyle ki, 29 Eylül tarihinde sanatçının kendi sosyal medya hesabından yazdığı "Son doğum günü" isimli yazısı, onun ne kadar yüce gönüllü bir insan olduğunu bizlere bir kere daha gösterdi.

İrfan Alış'ın ve Peyk grubunun çok kısa süre önce yaşadığı o olayı gelin sanatçının kendi kaleminden okuyalım:

'SON DOĞUM GÜNÜ

Birisi bana mesaj atmıştı. Doğum günümde çalar mısınız diye soran. Mesajı yok saydım. İki ay sonra bana tekrar mesaj geldi... Benim için çok önemli sizi doğum günümde dinlemek diyordu mesaj....Bizi nasıl dinlediğini ve sevdiğini söylüyordu, olumlu olumsuz cevap verirseniz sevinirim diyordu bu seferki mesaj çok doluydu...İlk anda her zamanki tezcanlılığımla bunun anlamsız olduğunu düşünüp sallamıştım ama bu duygu yüklü mesajdan sonra o zamanki menajeri aradım. Onun numarasını da o kişiye yolladım. Adını açıklamayacağım kimsenin, şahısların önemi yok çünkü. Hepimiz yok olacağız bir gün ama yaşanan incelikler unutulmasın.'

"Menajer iki gün sonra döndü gruba ortak mesajlaştığımız hesaptan sordu. Bir doğum günü olacak şu fiyat, şu tarih, çalar mısınız?"

'Grubun hayır diyeceğini düşünüyordum ben ama öyle olmadı. O zaman için bi tık yüksek bi para olduğundan mıdır ve İstanbul Taksim'de ulaşımı kolay bir otelin en üst katında olduğundan mıdır herkes ok dedi. Belirlenen tarihte İstiklal'e yakın bir otelin çatısında kurulmuş bir sahnede sesleri ayarlarken bulduk kendimizi. Bizle beraber bir grup daha vardı tanınmış. Onlar erken çıkacaktı sanırım başka işleri de vardı. Onlardan sonra biz çıkacaktık.

Doğum günü çoçuğu ve tüm ailesi gelecekti oraya. Masalar hazır, her yer balonlar, yazılar, parlak parlak... ortam hazır. Az sonra birisi geldi, odasına gelmenizi rica ediyor konser öncesi mümkün mü diye sordu nazikçe. Kimdi o birisi hatırlamıyorum, zaman geçiyor. Hayatın anları var karanlıkta kalmış ve hep kalacak. Ayrıntılar onlardan birine dönüşüyor o an. Grupça toplanıp gidiyoruz.

"Otel odasından çok hastane odasına dönüşmüş bir yerdeyiz. Hasta bakıcısı var genç bir adam, onun hep yanında. Saçları uzun, at kuyruğu yapmış."

'Yatağından kalkmak istiyor 40'lı yaşlarda. Gözleri parıldıyor, anlamlı bakıyor gözleri. Kısık sesiyle konuşuyor. Her yanında hortumlar var, amansız bir hastalığın eline düşmüş belli ki. Onu dinliyorum, doğumgünü çoçuğu anlatıyor. Duymak için yaklaşmamızı istiyor, yaklaşıyoruz yanına. Godfather filmindeki Marlon Brando gibi tane tane anlatıyor ama konumuz para ve şiddet değil, güç değil, müzik ve onun müzik aşkı. 'İçimdeki iz'i ilk dinlediği anı anlatıyor ve daha bir sürü şey müzikle ilgili, bizimle ilgili. Aklıma menajere konserin olmaması için yüksek fiyat çekmesini istemem geliyor. İçime korkunç bir hüzün ve suçluluk çöküyor. En doğru insana yapılan, en yanlış tavır! Ama artık çok geç durumu düzeltmem için. Birilerinden duyuyorum, bu onun son doğumgünü olacak muhtemelen diyorlar fısıltıyla. İçime çöküyor bişeyler...

"O an aklıma yeni albümün demosu geliyor. Serdal'a diyorum, bunu ona verelim..."

'İlk anda bir şirketle çalıştığımız için korkuyorum. Sonra amaaan boşver diyerek 'Teslim olma' albümünün ilk bitmiş halinin olduğu CD'yi ona veriyoruz biraz da çekinerek. Bu yeni albüm daha çıkmasına bir kaç ay var ama bunu senin dinlemen gerek diyoruz. CD'ye bakıyor, o kadar mutlu ki o anda...

İnanılmaz bir hava var odada, Kutsal bir hava. İnanamaz gözlerle elindeki CD'ye bakıyor. Çok mutluyuz hepimiz şimdi ve hüzünlüyüz. Birazdan çıkıp çalmamız gerektiğini unuttuğumuz bir andayız. Sonrasında diğer grup çalmaya başlıyor. İnsanlar eğleniyor, biz dışarda suskunuz nasıl olacak, nasıl çalacağız diye heyecanlıyız...

Onu çok sevdikleri belli, yani doğum günü çoçuğunu... Arada bir adam konuşuyor, babası sanırım. Eskilerden hüzünlü bir konuşma yapmaya başlıyor, hemen kızlardan biri elinden alıyor mikrofonu... İzin yok bu salonda gerçeklere çünkü gerçekler insanın kalbine batan hançerdir bazen...'

"Pastalar kesiliyor, ortalık karışıyor bir yandan; tüm sıradan doğum günlerinde olduğu gibi... Az sonra sahnedeyiz. Kısa bir sessizlik oluyor. İlk şarkıyı nasıl çaldığımızı hatırlamıyorum. Nasıl çaldık, neyi çaldık unuttum."

Ama Serdal'a dönüp bu gece burda hüzünlü bir şarkı çalmayacağız dediğimi hatırlıyorum. Dalıyoruz tüm dans çağıran şarkılara ve az sonra salonda tekerlekli sandalyesinde dönen doğum günü çocuğunun etafında her şeyi unutmuş dans eden ve bazen yaşlı gözlerine yenilseler de dans etmeyi asla bırakmayan muhteşem bir kalabalık var. Hiç çalmadığımız kadar iyi çalıyoruz o gece. Müzik ve daha çok müzik... Ölümün hiç hatırlanmadığı bir anı yaşıyoruz ve sonra gece bitiyor.

Teşekkürler ve minnet dolu sözlerle uğurluyorlar bizi, vedalaşıyoruz..'

"Az sonra İstiklal'de buluyoruz kendimizi. Yorgun, hüzünlü konuşuyoruz aramızda. Biz ne yaşadık az önce?"

'Fellini filmlerini anımsatan gece. Evlere dağılıyoruz az sonra. Bu geceden sonra hiç bir şey aynı olmayacak hayatımızda. Sonrasında sayfasına baktığımda artık paylaşım yapmadığını görüyorum. Anlıyorum her şeyi... O geceyi, onun doğum günü, son doğum günü...'

Popüler İçerikler

Serhat Kılıç Seksenler Dizisinde Rol Arkadaşı Olan Vural Çelik'in Cenazesine Neden Katılmadığını Açıkladı!
Köylü Fenomenlerin İçerik Kavgası Tartışma Yarattı
Elini Bir An Olsun İrem Helvacıoğlu'nun Omzundan Çekmeyen Ural Kaspar'ın Gergin Tavırları Tepki Çekti!
YORUMLAR
07.11.2024

Bir yazı okuyup da gözlerimin dolduğunu hatırlamıyorum. Peyk pek dinlediğim bir grup değildi ama İrfan abi güzel bir adammış. Zaten düzgün insanlar hemen ölüyorlar. 70 80 yaşında olup hala koltuk sevdalısı zalimler ölmüyor.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ