İmrenerek izlediğimiz hayatların arka planında o kadar ilginç şeyler yaşanmış ki, insan gerçekten inanamıyor...
İmrenerek izlediğimiz hayatların arka planında o kadar ilginç şeyler yaşanmış ki, insan gerçekten inanamıyor...
Ünlü film yıldızı oldukça zamparaymış ve kendisi 2000'den fazla kadın ile birlikte olduğunu iddia etmiş.
Hatta bir keresinde, kendisine ideal kadın fikri sorulduğunda 'Ben ona tam olarak aşık değilim ama o bana sırılsıklam aşık.' demiş. Öz güven dedikleri bu olsa gerek.
Chaplin'in birlikte olduğu kadınların çoğunun ortak noktası genç yaşlarda olmasıydı. Edna Purviance ile, Edna henüz 19 yaşındayken nişanlanmıştı. Daha sonra ise, henüz 16 yaşındayken Mildred Harris dikkatini çekmişti. Kendisi ise 29 yaşındaydı. Chaplin aynı zamanda henüz 12 yaşındayken dikkatini çeken Lita Grey'i de ergenlik döneminde hamile bıraktı.
Benzer hikayeler, 57 yaşındaki Chaplin, 18 yaşındaki Oona O'Neil ile evleninceye kadar devam etti. Çiftin 8 çocuğu oldu.
Clark Gable ve Loretta Young, 1935 yılında The Call of the Wild isimli filmde rol aldılar. İkili, çekimler sırasında samimileşti ve Loretta, Clark'tan hamile kaldı. Filmin ve kendilerinin itibarları için, bunu sır olarak sakladılar.
Genç yıldız, 'uzatılmış bir tatil' için ülkeyi terk etti ve yeni doğmuş bebeğini de Kaliforniya'daki bir yetimhaneye bıraktı. Daha sonrasında ise, muhtaç durumda olan bebeği 'evlat edinmek' için geri döndü. İnsanlar, bebeğin Loretta ve Clark'a ne kadar benzediğini fark edince de, sırları ortaya çıktı.
Joan Crawford, döneminin en ünlü başrol oyuncularından biri olmadan önce, muhtemelen reşit değilken porno filmlerinde yer aldığı iddia edildi. Gerçek hiçbir zaman açığa çıkmadı ancak yine iddialara göre, Crawford erkek kardeşine birçok kez şantaj yaptı. Söylenenlere göre, filmlerin peşine düşüldü ve Crawford'ın iş vereni olan MGM Stüdyosu tarafından yok edildi.
Söylentileri daha da inandırıcı yapan şey, Crawford'un 1943'te stüdyodan ayrıldığı zaman MGM'e 50.000 dolar ödemiş olmasıydı. Bu hiçbir açıklaması olmayan garip jest, birçok insanın skandala dönüşen filmin kaybolması için geri ödeme olduğuna inanmasına yol açtı.
Rock n' roll efsanesi 'The King' (Kral) lakabını, bakirelere duyduğu ilgiyle birlikte biraz fazla ciddiye almış görünüyor. İnanılmaz derecede yakışıklı ve her kadın tarafından sevilen birisi olmasına rağmen, durum birlikteliklere gelince oldukça öz güvensiz birisiydi. Bu yüzden de, herhangi bir şekilde karşılaştırma yapamayacak olan genç bakire kızlarla birlikte olmak istiyordu.
Olay sırf bununla da kalmıyor. Ünlü yıldız, menajerlerine 16 yaşından ve hatta bazen daha da küçük kızları bulmasını istemiş. O zamanlar yasa dışı olsa da, zengin ve ünlü insanların yaptıkları daha kolay bir şekilde yanlarına kar kalıyordu.
İkonik Hollywood sembolü birçok insan insan ilham kaynağı olmuş olsa da, bir kadın için karanlığı temsil ediyordu ve de son anısı haline geldi. 1932 yılındaki Büyük Buhran sırasında sıkıntılar yaşayan oyuncu Peg Entwistle, Hollywood sembolünün 'H' harfinden atlayarak yaşamına son verdi.
Eski Hollywood'un en büyük skandallarından birisi de, genç yıldız Lana Turner'ın erkek arkadaşı ve oldukça tanınan bir gangster olan Johnny Stompanato'nun, Turner'ın evinde öldürülmesi ile yaşandı. Turner'ın 14 yaşındaki kızı Cheryl Crane, Stompanato annesi ile şiddetli bir tartışmaya girip durumu şiddetli bir hale sürükleyince, onu bıçaklayarak öldürdüğünü itiraf etti.
Yukarıda gördüğünüz fotoğraf ise üçünün de birlikte gözüktüğü son fotoğrafları.
Elizabeth Taylor'ın birçok kez evlendiği oldukça bilinen bir gerçek ancak bunlardan 1957'de yaşananı en büyük skandallarından birisi haline geldi. Üçüncü kocası bir uçak kazasında ölünce, Taylor'ı teselli eden kişi kocasının eski bir arkadaşı olan Eddie Fisher olmuştu. Eddie Fisher, Taylor'ın yakın arkadaşı Debbie Reynolds ile evli olmasaydı sıkıntı olmayacaktı zaten. Tüm bu olanlardan sonra ikilinin arkadaşlığı bozuldu ancak bir süre sonra barıştılar. Taylor ve Fisher da ilişkilerini 5 yıl boyunca devam ettirdi.
The Birds filminin çekimleri sırasında gerçek korkuyu oyuncu Tippi Hedren yaşadı. Genç oyuncuyu kafasına takan Alfred Hitchcock, onu takip etmeye ve oyuncu ekibinin geri kalanından ayrıştırmaya başlamıştı. Oyuncu Alfred'i reddedince, birçok kez sözlü tacizde bulundu.
Buster Keaton ve Marx kardeşler gibi isimlerle çalışan saygıdeğer komedi oyuncusu, maalesef 1935 yılında henüz sadece 30 yaşındayken karbon monoksit zehirlenmesi geçirerek hayatını kaybetti.
Ölümü, kayıtlara intihar olarak geçti ancak bu oyuncuyu tanıyan ve seven insanlara inandırıcı gelmemişti. Birçok insan, kadının sevgilisi Roland West tarafından öldürüldüğüne inanıyordu. Bazı dedikodulara göre West, ölüm döşeğinde iken cinayeti işlediğini itiraf etmiş.
Eski Hollywood'da, bir seks sembolü haline gelmiş herhangi bir kadın oyuncu evlenmeye veya çocuk yapmaya cesaret edemiyordu. Nedeni ise, arzu ediliyor olmalarının önüne geçilme korkusu olmuştu. Film stüdyoları, kadın oyunculara ciddi baskılarda bulunuyor ve hatta bir eş veya anne olmalarını engellemek adına onları tehdit bile ediyordu.
Komedi ikilisi Laurel ve Hardy insanları güldürmeleriyle tanınıyordu ancak Laurel evindeyken şiddetli bir alkolikti. Üçüncü boşanmasında, o zamanki karısı Vera Shuvalova, kocasının onu bir silahla tehdit ettiğini iddia ettiğinde de her şey ortaya çıkmış oldu.
Başka bir iddiaya göre, Laurel evlerinin arka bahçesinde bir mezar kazmış ve Vera'ya onu oraya canlı bir şekilde gömeceğini söylemiş ve bu raddede Vera'nın arkadaşları duruma müdahele etmiş. Çift, Vera'nın bu suçlamaları kabul etmediğini belirten boşanma belgelerini imzalayınca da, skandal ortadan kaldırılmış.
Aksiyon filmlerinin yıldızı Wallace Reid, bir dublörün yapması gereken sahneleri kendisinin yapması ile tanınıyordu ancak bu durum The Valley of the Giant setinde değişti. 1919 yılında, onu morfin bağımlılığına yönlendiren bir kaza yaşadı.
O zamanki itibarı için herhangi bir şekilde bir rehabilitasyon merkezine gitmek bir skandala dönüşeceği için, filmin stüdyosu bunu örtbas etti. Ama durumu o kadar kötüleşti ki en son onu sanatoryuma yatırdılar. Ancak, Reid için artık yapılacak pek de bir şey kalmamıştı. Kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
The Wizard of Oz filmi, stüdyonun Judy Garland'a kilo vermesi için baskı yaptığını öğrendiğinizde film pek de neşeli gelmiyor. Genç oyuncu çekimler sırasında sadece 15 yaşındaydı ve ona yapılan zorbalık, oyuncunun diyet haplarına bağımlı bir hale gelmesiyle sonuçlandı.
Set ekibi çalışanları sonradan yaptıkları açıklamada daha önce bir çocuk oyuncuya bu kadar acımasızca davranıldığını görmediklerini söylemişti.
O dönemlerde Clara Bow'dan daha ünlü bir sessiz film oyuncusu yoktu ve bu durum, onu Coast Reporter için mükemmel bir hedef haline getirmişti. Oyuncu onlara ödeme yapmadığı taktirde de, ona yönelik korkunç dedikoduları yayacaklarını söylemişlerdi.
Ardından Clara Bow'un alkolik, uyuşturucu bağımlısı, 'namussuz' bir kadın ve hatta daha da çirkinleşip hayvanlarla birlikte olduğuna yönelik çirkin dedikodular yayıldı. Bu yalanlar ve şantajlar sonrasında Coast Reporter'ın yayıncısı 8 yıl boyunca hapiste yattı.
Superman bir film serisine dönüşmeden önce, televizyonlarda Geroge Reeves tarafından canladırılan bir karakterdi. Dizi popüler olmasına rağmen, Reeves daha çok, şok eden ölümü ile tanınıyor. Oyuncu kendi evinde ölü bir şekilde bulunmuştu. Cinayet asla çözülemedi.
Eddie Manix, 'iş bitirici' lakabıyla tanınan bir stüdyo yöneticisi ve yapımcısıydı. Hollywood yıldızlarının skandallarla dolu hayatlarının detaylarının örtbas etmesiyle para kazanıyordu ve bu işi yaparken tüm hilelere başvuruyordu.
Bunlardan birisi de, 20 yaşındaki Patricia Douglas isimli oyuncunun, MGM tarafından düzenlenen bir partideki bir satış müdürü tarafından taciz edilmesi ile yaşandı. Genç oyuncu suçlama yapmayı denedi ancak MGM, bu olayı örtbas etmesi ve stüdyonun ismini temize çıkarması için Mannix ile çalışmaya başladı. Aynı zamanda, Superman'i canlandıran oyuncu George Reeves'i öldüren kişinin de Mannix olduğuna dair söylentiler var çünkü oyuncu, Mannix'in karısıyla yasak bir ilişki yaşamıştı.
It’s a Wonderful Life'daki rolüyle tanınan parlak oyuncunun, kameralar arkasında yaşadığı hayat oldukça karanlıktı. Grahame birçok evlilik yaşadı ve eski eşi olan Nicholas Ray tarafından bir rahatsız edici bir suçlamaya maruz kaldı. Yönetmen Grahame'ı, önceki evliliğinden dünyaya getirdiği 13 yaşındaki oğlu Anthony ile birlikte yatakta bulduğunu söyledi.
Grahame ve genç Anthony'ye yönelik yapılan suçlamaların doğru olduğu ortaya çıktı. Anthony reşit olunca Gloria Grahame ile ilişkilerine kaldıkları yerden devam ettiler. Birkaç yıl sonrasında ise Tjuana, Meksika'da evlendiler.
1956 yılının Mayıs ayında, o sırada araba kullanan Montgomery Clift direksiyonda uyuyakaldı ve araba bir telefon direğine girdi. Clift, Elizabeth Taylor'ın üstlendiği bir partiden henüz ayrılmıştı. Söylenenlere göre, kazadan sonra Taylor, Clift boğularak ölmesin diye dilinden diş çekmişti.
Oyuncu, hayatının geri kalanında da fiziksel ve zihinsel problemler yaşadı ve ağrı kesici hap ve alkol bağımlısı haline geldi. Bu yüzden onun ölümüne 'Hollywood tarihindeki en uzun süren intihar' deniyor.
The Misfits'in Marilyn Monroe, Clark Gable, ve Montgomery Clift gibi isimlerin yer aldığı yıldızlarla dolu bir kadrosu vardı. Film yayınlandığında ticari bir başarısızlık olmuştu ancak şu an Rotten Tomatoes'daki puanı %100'e yakın. Her halükarda, film korkunç olaylarla bezeli bir yapım.
Filmin setindeyken Monroe aşırı dozda ilaç kullandı, Gable çekimlerden birkaç gün sonra kalp krizi geçirdi ve Clift ise filmden nefret etmeye devam etti. Filmin vizyona girmesinin 5 yıl sonrasında, Clift'in bir arkadaşı filmin o gün televizyonda yayınlanacağını söylemişti. Oyuncu filmi izlemeyi reddetti ve kötü bir şekilde anmaya devam etti. Bu sözler onun son sözü oldu çünkü bunların ardından yaşanan gecede, kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
elizabeth taylor ve elvis presley den oldum olsası hazetmedim ne filmleri ne şarkıları beni hiç çekmedi...karakterleri de işte kalitesizmiş ..biri sübyancı diğeri önüne gelene atlayan bir kadın modeli..
#20 den bişey anlamadım anlayan varsa anlatabilir mi?
gıcık oldum bunlara şimdi