Her turnuvanın bir kupa kazananı oluyor ama tek bir kazananı olmuyor! İşte o diğer kazananlar:
Her turnuvanın bir kupa kazananı oluyor ama tek bir kazananı olmuyor! İşte o diğer kazananlar:
Avrupa Şampiyonası'ndaki en büyük peri masalı.
Turnuvanın açılış maçını izleyen bir kişi bile bu maçın tekrarının finalde yapılacağını düşünmemiştir. Savunma futbollarıyla karşılaştıkları tğm takımları illallah ettirerek ve birer gol bularak finale kadar, hatta kupaya kadar ilerlediler. Gariptir ki turnuvada onları yenebilen tek takım, gruplarında sonuncu olan Rusya olmuştu. Açılış maçında ev sahibini yenip, üstüne bir de finalde karşılaşıp tekrar yenmek akıl alır iş değildi! Uzun bir süre daha böyle bir masal yazılır mı sanmıyoruz ama belki futbolun yüzü bu kez de komşularına, yani bize güler...
94 Dünya Kupası'na katılamamış ve üstüne geçirilen berbat bir hazırlık kampı dönemi sonrası hiç kimsenin umudu yoktu 96'da İngiltere'den. Onları bu listede görmemizin nedeni de bu beklentisizlik. İlk maçta da beklenildiği gibi kötü bir sonuçla, İsviçre ile 1-1 berabere kalarak başladılar turnuvaya. Fakat sonraki maçlarda öyle güzel bir takım oyunu ortaya koydular ki İngilizler dışında diğer futbolseverler de İngiltere'nin Avrupa Şampiyonu olabileceğini düşünüyordu. Ama işte ne yazık ki kader ağlarını ördü ve finalde kendi evlerinde Almanya'ya yenilerek bu şansı teptiler ve bir daha hiç bu kadar kupaya yaklaşamadılar. Shearer'ın gol krallığı ve Gascoigne'un kendine hayran bırakan futbolu kalmıştı geriye.
Bale ve arkadaşları Avrupa Şampiyonası'nda ilk defa 2016'da sahne aldı ve o ne sahne alış! İngiltere, Rusya ve Slovakya'nın olduğu gruptan lider çıktılar, ilk 16 turunu da geçip ağır favorilerden Belçika'yı bozguna uğratarak hiç kimsenin beklemediği bir şekilde yarı finale yükseldiler! Herkesin gıpta ettiği takım oyunlarının yanında biraz daha şansları yaver gitseydi şu an Portekiz'in bir şampiyonluğu olmayacaktı belki de...
2016'daki turnuvanın bizlere bir başka sürprizi vardı, hem de tüm dünyayı etkisi altına alacak 'balina çağırma' tezahüratı ile birlikte!
İzlanda bu turnuvada herhalde hiçbir başarı beklenmeyen ekiplerinden biriydi. Lakin öyle bir rüzgar yakalamışlardı ki hem gruplarından çıktılar hem de İngiltere gibi bir devi elediler son 16'da. Takım halinde o kadar iyi savunma yapıyorlardı ki bir ara kimse yenilmeyeceklerini düşünüyordu. Çeyrek finale kadar çıkmaları, kendilerine has tezahüratları, 'yanaksson' gibi detaylarıyla unutulmayacak bir renk oldular tüm futbolseverler için.
Avrupa Şampiyonası'ndan çıkan bir diğer masalın başrolü, filmlere konu olan en ilginç şampiyonluk hikayesinin mimarı Danimarka bu sefer karşımızda.
'Sahilden gelip şampiyon oldular' sözleri her ne kadar abartılı olsa da, eleme gruplarında başarılı olamadıkları için tüm takımın tatil modunda olduğunu söylemek pek yanlış olmaz. Ama yine de ne olur ne olmaz diye hazır bekliyorlardı çünkü eleme gruplarında lider olan Yugoslavya'da iç karışıklık iyice su yüzüne çıkmış, Hırvatistan ve Slovenya bağımsızlığını ilan etmişti. Bu olaylar ışığında Yugoslavya yerine davet edildiler turnuvaya.
Turnuva öncesinde de Danimarka'da da bir çeşit kaos yaşanmıştı. Eleme maçları sırasında Laudrup kardeşler, teknik direktörleri Moller Nielsen'e karşı savaş açmış ve milli takımı bırakan bırakana bir ortam oluşmuştu. Şampiyona daveti sonrasında Laudrup kardeşlerden Brian ikna edilip kadroya dahil edilmişti ama Michael Laudrup 'yine olsa yine yaparım' dediği kararla takıma katılmayı reddetmişti. Belki de hemen elenip geleceklerini sanıyordu ama yanılıyordu...
İlk iki maçta aldıkları 1 puanla elenmenin de eşiğine geldiler fakat önce Fransa'yı, sonra Hollanda'yı, finalde de Almanya'yı devirerek bundan 50 yıl sonra bile konuşulacak bir başarı kazandılar! Ne diyelim, benzeri olmasa da darısı başımıza.
O zamanki adıyla Çek Cumhuriyeti, uzun saçlı sağ kanat oyuncusu Karel Poborsky'siyle, yıllarca avrupalı futbolseverleri kendine hayran edecek Nedved'iyle büyük sükse yapmıştı 96'daki Şampiyona'da.
Bu mütevazı takımın finale çıkmasını kimse beklemiyordu, özellikle de aynı grubu paylaştıkları Almanya. Grupta nispeten kolayca yendikleri bu iddiasız takım, finalde soğuk terler döktürmüştü panzerlere. Maçın bitmesine yakın uzatmaya giden final sonunda gülen Almanya olsa da bu turnuvanın unutulmazları arasına giren Çekya, artık bu turnuvada sürekli ses getirecek bir takım görüntüsüne kavuştu. Poborsky'nin Portekiz’e çeyrek finalde attığı aşırtma golü, birçok kişinin tüm turnuva golleri hatıralarında ilk sıralarda yer almıştır. Poborsky, turnuvadaki yükselişiyle Manchester United’a, David Beckham’ın alternatifi olarak imzayı atmıştı. Kariyerinin zirvesi de bir bakıma o imza oldu... Ne Ferguson’un gözüne girebildi ne de sonrasında Benfica ve Lazio maceralarında kalıcı oldu...
Biz tabii ya! Yarı finalde kaybettiğimiz Almanya maçı dahil tüm maçlarımızda geri dönüşlerimizle, son saniyenin de son saliselerinde bile gol bularak 'biz bitti demeden bitmez!' mottosunu Avrupa'ya, hatta tüm dünyaya gösteren biz! Her maçın öyküsünün ayrı ayrı film yapılabileceği turnuva, 2002 Dünya Kupası da dahil olmak üzere ülkece coşkunun en çok tavan yaptığı turnuvadır herhalde.
2020 Avrupa Şampiyonası'nda da benzer bir performans bekledik fakat olmadı... Bu noktada ancak sağlık olsun deyip 2022 Dünya Kupası için bekleyeeğiz.