Hem bütçe dostu hem de özenilmiş oyunlarıyla kalplerimizi kazanan Devlet Tiyatrosu, sezonun ilk prömiyerlerini eylül ayının sonunda yaptı. Yeni salonlarıyla birlikte Türkiye genelinde daha geniş programın bizleri beklediği Devlet Tiyatrosunun ekim ayı seçkisinden görülmesi gereken 17 oyunu sizler için seçtik.
Yahya Kemal'in hayatını onun ağzından dinleyip bir yandan da o döneme dair aydınlatıcı bilgiler sunan Kendi Gök Kubbemiz, Okday Korunan'ın şiirsel ses tonu ve güçlü performansıyla Devlet Tiyatrolarının en iyi oyunlarının başında geliyor. Yahya Kemal'in otel odasında geçen son günlerinden yola çıkarak hazırlanan oyun şiir dolu bir akşam geçirmek isteyenler için nefis bir seçenek.
Ankara Devlet Tiyatrosu'nun efsanevi oyunlarından Anna Karenina, ekim ayı programında da özel bir yere sahip. Fazlasıyla güçlü ve orijinal hikayeye sahip olan Anna Karenina'yı modern danslarla adapte eden oyun, kasvetli bir ortamı pozitif kılabiliyor. Daha da geç olmadan izlemenizi öneririz.
Bu ay İzmir seyircisi yeni prömiyerlere doyacak. Bu prömiyerler arasında en iddialı yeri ise İskender Pala'nın yazdığı Neyzen Tevfik oyunu tutuyor. Ünlü Türk şairi ve hiciv ustası Neyzen Tevfik'in çocukluk hayatını etkileyen hastalık ve alışkanlıklarından başlayarak Bektaşilikten Mevleviliğe uzanan hayatını konu edinen oyun hayli güçlü bir potansiyele sahip.
Tennessee Williams'ın yazdığı, Can Yücel'in dilimize çevirdiği Sırça Kümes, seyirciyi Amerika'nın büyük buhran dönemine götürüyor. Küçük, boğucu, izole dünyalarına sıkışmış bir anne ve iki çocuğunun yaşama tutunma çabasını konu edinen oyun, prömiyerini geçtiğimiz hafta yaptı.
Sivas Devlet Tiyatrosu'nun iki yıldır devam eden dekoru güçlü oyunu Düş Yakamdan, seyircisiyle kurduğu interaktif diyaloglar sayesinde hayli önemli bir yere sahip. Çok zengin ama mutsuz bir çiftin evliliklerini kurtarmak için çıktıkları tatil yolculuğunda uçaklarının düşmesi sonucu başlarına gelenleri konu edinen oyun, kahkaha dolu 85 dakika vaat ediyor.
Sabahattin Ali kitaplarını ayrı, uyarlamalarını ayrı seviyoruz. En sevdiğimiz eserlerinden Kuyucaklı Yusuf'un Trabzon Devlet Tiyatrosu uyarlaması ise sevgimizi katlıyor. Taşra hayatının, eşraf kızışmalarının arasında yeşeren sevgi tohumu ve mağlubiyete rağmen baş eğmeyişin hikayesi.
Klasik oyunları sahneye uyarlamak hayli zor bir iş. Hele ki bu komediyse zorluğu daha da artıyor. Ancak İstanbul Devlet Tiyatrosu, Jules Verne'in ölümsüz eserini modernleştirerek uyarlamasını çok iyi biliyor. Her yaştan seyirciye hitap eden 80 Günde Devr-i Alem, özellikle de kostüm ve dekordaki maharetiyle bu ayın programında önemli bir yere sahip.
Devlet Tiyatrolarının en iyi oyunlarından Karmakarışık, bu ay Elazığ ve Malatya'ya konuk oluyor. 80'li yıllarda Thatcher döneminde görevde olan bir bakanın İşçi Partisi'nin sekreterlerinden biriyle giriştiği kaçamak sırasında karışan olayları konu edinen oyun, gülmeye ihtiyacımız olan şu günlerde nefis bir seçenek. Evet, biliyoruz, 2 saat 45 dakika çok uzun görünüyor ama hiç telaşlanmayın, tek bir saniyesinde bile bu süreyi hissettirmiyor.
Van Devlet Tiyatrosunun geçtiğimiz yıldan bu yana büyük ilgi gören oyunu Penceredeki Atlar, dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir zamanda, üç yüzyıllık savaş ve yıkım boyunca saçma bir yolculuk; savaşın delilik ile vücut bulmuş hali. Penceredeki Atlar, savaşın ve açtığı delice yaraların post modern bir yansıması.
Bu yıl Trabzon Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali'nin açılış oyunu olan Bizim Yunus, güçlü edebi dilini süslediği başarılı oyunculuk performanslarıyla yılın en dikkat çekici oyunlarının başında geliyor. Tasavvuf kültürü ve halk edebiyatına ilgisi olan seyircilerin kaçırmamasını tavsiye ederiz.
Van Devlet Tiyatrosu'nun büyük ilgi gören bir diğer oyunu Burun, seyircisini 19. yüzyılın Rusya'sına götürüyor. Sabah kahvaltısında yediği ekmeğin içinde kesik bir burun bulan berber Ivan Yakovleviç'in bu burnun beşinci dereceden memur Kovalev'in burnu olduğunu anlamasıyla sınıfsal çatışmalar ve komedi başlar.
İzmir seyircisi için bu ayın bir diğer yeni prömiyeri Oyuncu - Ben Feuerbach, sahneden yedi yıl uzak kalmış bir oyuncunun varoluş kaygılarını konu ediniyor. Bir oyunda verilecek rol için girdiği sınavda yüzeysel soruların ötesinde kendisini hayat amacını sorgularken bulan kahramanımız, attığı her adımda, oynadığı her oyunda önemli sırrını saklamak zorunda kalacaktır.
Sabahattin Ali'nin güçlü uyarlamalarından devam ediyoruz. Diyarbakır Devlet Tiyatrosu'nun pandemi dönemi sahneye taşıdığı yeni oyunu Kürk Mantolu Madonna, hayatı boyunca içine kapanık olan Raif'in babasının isteği üzerine gittiği Berlin’de ressam Maria Puder ile tanışması sonrası değişen yaşamını konu ediniyor.
Şirin Giobbi'nin performansıyla zirveleştiği Gökkuşağının Sonu, unutulmaz sanatçı Judy Garland’a göz kamaştırıcı şöhretini getiren mücadele dolu yaşamını konu ediniyor. Güçlü koreografi ve uyumlu orkestrayla seyircisini selamlayan oyun, yer yer yaşadığı kırılmalarla keyifli bir tek perde performans sunuyor.
Bu yıl Devlet Tiyatroları, çok güçlü prömiyerlere ev sahipliği yapıyor. Tuncer Cücenoğlu'nun yazıp İrada Gözelova'nın yönettiği Ziyaretçi, bu güçlü prömiyerlerden yalnızca biri. Yaşam ve ölüm arasında geçen tarifsiz süreçte annelerimize olan bağımızı konu edinen oyun, kara komedinin güçlü bir temsilcisi olmayı hedefliyor.
Üç yıl önce İstanbul'da izlediğimiz Tamamen Doluyuz, bu ay Anadolu seyircisiyle buluşuyor. Efe Erkekli'nin bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle temposunu kazanan oyun, iş bulamadığı için, şehrin en lüks restoranlarından birinde rezervasyon görevlisi olarak çalışan Sam'in hayallerine kavuşma serüvenini eğlenceli bir dille konu ediniyor. Tek kişilik olduğuna aldanmayın, Celal Kadri Kınoğlu'dan Yetkin Dikinciler'e onlarca dış sesle bunu hissettirmiyor.
Zafer Algöz'ün yönetmen, Yılmaz Gruda'nın ise çevirmen koltuğunda oturduğu Aziz Dostum Çehov, içerisinde üç kısa öykü barındırıyor. Monolog nedeniyle Tütünün Zararları bir tık ağır gelebilir ama komedisi yüksek Bir Evlenme Teklifi ve Ayı kısımları her kesimden seyirciyi oyunda tutmayı başarıyor. Sahnede görülmesi gereken yapıtlardan.
Gökkuşağının Sonu efsaneee
Hak ettiği ödülle adından çok bahsettiren ve bahsettirecek Bir Nefhes Dede Korkut'u bu listeye almayışınız da hak yemektir. Makyajından sahnesine, oyuncusundan aksesuarına mükemmel bir yaratıcılık seyrettim. Saygıyı da alkışı da hak ettiğine inanıyorum. Bravo