Başlıktan anlaşılacağı üzere dünyada tarih öncesi çağlardan beri fallik (phallus) tapınmacılık görülmektedir. Türlü inanç sistemlerinde görülen bu penise tapma özellikle en çok Uzakdoğu kültürüne yerleşmiş durumdadır. Dünyanın doğusunu binlerce yıldır esir alan bu tapınmacılığı araştırdığımızda karşımıza çeşitli örnekler çıkıyor. Bu örneklerin her birinde temel hikaye ise: bereket...
Efendim 16. yüzyılda yaşamış olan Budist rahip Drukpa Kunley nam-ı diğer The Divine Madman (Kutsal Deliadam) şimdiki Bhutan topraklarında yaşamıştır. Kunley ergenlik yıllarında rahip olduktan sonra hayatını aydınlanmayı ve bilgiyi genç kadınlara ulaştırmaya adamıştır.
Bu genç kadınlara Nirvana'ya ulaşma yolu olarak tek bir şeyi göstermiştir 'The Flaming Thunderbolt'. O nedir diye sorarsanız hemen gösterelim.
Bilgisini aktardığı tüm kadınlara aydınlanmanın yolu olarak penisi gösteren Drukpa, bu öğretiler karşılığında kadınlardan bira almaktaydı. Seksüel extacy ve sarhoşluğun karmanın ve insanın kendini bulmasının tek yolunun olduğunu savunuyordu.
Drukpa Kunley tüm şeytanların cinsiyetini kadın olarak görmekteydi ve bir Bhutan efsanesine göre yine dişi bir şeytanı suratına penisiyle vurarak alt etmişti.
%80'i Budist inancına sahip olan Bhutan halkı 'the flaming thunderbolt' denilen bu penis imgesini iyi şans için hala evlerinin dış duvarlarında vs. kullanmaktadır.
Chimi Lhakhang manastırında günümüzde halen daha manastır rahipleri gelen konukların kafalarının üzerinde Drukpa tarafından oyulduğu düşünülen ahşap bir penisi sallayarak insanlara sağlık dağıtmaktadırlar.
Mısır sanatında ve heykellerinde Min hep sol eliyle penisini tutarken, sağ elinde de harman döveniyle resmedilir. Harman döveni ne alaka derseniz, aslında harman döveni olarak resmedilen şey bir kamçıya benzemektedir. Kamçı da macera arayan ve yaramazlık eden kadınları cezalandırmak içindir.
Min her firavunun taç giyme töreninde ana figürdür. Bunun sebebi de her yeni firavun boşalabildiğini göstermek zorundadır.
Min'in tapınağında tapınanlar Mısır marulu denilen marulları okşayarak maruldan beyaz bir sıvı gelmesini sağlıyordu (çok tanıdık geldi dimi). Evet Antik Mısır'da insanlar bu farklı marul türüne bildiğiniz mastürbasyon yapıyordu. Bu beyaz sıvının insanda kokain ile aynı etkiyi yarattığı söylenmektedir.
Bereket tanrısı Min'i kutsamak için insanlar bu afrodizyak etkiye sahip marulla haşır neşir olmaya her hasat şenliğinde devam ettiler.
Çoğu tarihçi merkez ve Doğu Asya'da, Budizm ve Şintoizm öncesi dönemde bereketin ve fallusa (penise) tapmacılığın paralel olduğunu söylemektedir. Hounen festivali her yıl 15 Mart'ta Japonya'da kutlanmaktadır ancak en çok bilineni Komaki kasabasında gerçekleştirilmektedir.
Hōnen Japonca'da 'refah yılı' anlamına gelmektedir. Şinto rahiplerinin müzik enstrümanları çaldığı, insanların deliler gibi sake içtiği ve dev boyutta ahşap penislerin taşındığı bu festivalde hediyelik eşya ve yemek olarak tabi ki her şey penis şeklindedir.
2-3 metrelik, 250-300 kiloluk dev ahşap penislerin gezdirildiği festival sabah 10'da beleş içki ile başlar daha sonra öğlen 2 gibi tüm halk en devasa penis heykelinin bulunduğu Shinmei mabedine akın eder.
Rahipler burada halkı kutsadıktan sonra Tagata Jinja'ya giden halk kafalarının üstünde penisleri çevirir. Öğleden sonra 4 gibi penisi yeni yerine koyup, bereketli bir yıl için dua ederler.
Bir efsaneye göre bundan 450 yıl önce iki politikacı birbiriyle kavgalıdır ve bu kavga artık ölüm tehditlerine kadar ileri gitmiştir. Taraflardan biri olan Mr. Oji ailesini korumak için oğlunu kadın kılığına sokarak yerel bir tapınağa gizlemiştir.
Kavganın diğer tarafı Mr. Sue ise Mr. Oji'nin oğlunu bulmuş, öldürmüş, kafasını ve penisini koparmıştır. Bunu duyan yöre halkı da öldürülen oğlanı onurlandırmak için ahşaptan ve seramikten penis heykelleri yapmaya başlamıştır. Günümüzde bu penis heykelleri tapınağının etrafını sarmış durumdadır.
Tapınağa günümüzde binlerce insan çok uzaklardan dahi olsa akın etmektedir. Bunun nedeni de tapınağı ziyaret sayesinde erkeklerin ereksiyon problemlerinin ortadan kalktığı efsanesi mevcuttur.
Misafirler tapınakta insani boyutlarda penis heykelciklerinden satın alıp üstlerine dileklerini yazarak tıpkı ağaca çaput bağlar gibi o heykelcikleri dilekleri için sunağa koymaktadırlar.
'Lingam' aslında Hinduların yok etme ve değişim tanrısı olan Shiva'nın penisini sembolize etmektedir. Hindu mitolojisine göre tanrı Shiva öldürülünce ana tanrıça Kali tüm organlarını çıkartıp yer ve son olarak yaratımı (ana tanrıça olmasından herhalde) tamamlamak için Shiva'nın halen daha erekte durumda olan penisine biner.
Hindu sanatında ve tapınaklarında 'lingam' her zaman Shiva'dan ayrı gösterilmektedir. Bu bedensizleştirmenin tapınmayla ilgili olduğu söylenmektedir.
Fotoğrafta görmüş olduğunuz bir 'lingam'dır. Shiva'nın penisi hiçbir zaman altta bulunan yuvarlağımsı şeyden ayrı sembolize edilmez çünkü alttaki bu çaydanlığa benzeyen kısım 'yoni'dir ve yoni de vajinayı temsil etmektedir. Bir nevi erkek ve kadının cinsel birleşimi sembolizmidir.
Lingam'a tapmak için su veya sütü üzerinden dökmek gerekir. Döktükten sonra dua edilip meditasyon yapılır. Bazı lingamlar cep boyutundadır ve meditasyon yaparken avuç içinde ovuşturulur.
Sike tapan bütün azgın güzel bayanlar başımın tacıdır.
Sike tapan bütün azgın güzel bayanlar başımın tacıdır.
hahahhahaha bu ne lan