Fransa denilince akla ilk Paris gelse de başka görülmesi gereken çok şehir var. Toulouse şehri Fransa'da görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Garonne Nehri üzerindeki bu şehir tuğla binalarından dolayı La Ville Rose yani Pembe Şehir olarak ün salmış. Gezi planlarına mutlaka eklenmesi gereken Toulouse, aynı zamanda önemli bir havacılık merkezi. Bu eşsiz güzellikteki şehrin farklı manzaralarını merak ediyorsanız içeriğe buyurun!
*Bu içerik marka işbirliği içeriyor olabilir.
Şehrin merkezinde dolaşmadan bir şehri gezmiş olmazsınız. Bu meydanın içinde Place du Capitole ve Théâtre du Capitole de bulunyor. Place du Capitole binası ise fotoğraf çekmek için ideal. Turistliğinizi en rahat yaşayacağınız bu meydanda yürüyün ve bol bol fotoğraf çekin!
Toulouse şehri Garonne Nehri tarafından ikiye bölünmüş bir şehir. Belki de eşsiz güzelliğini bu nehre borçlu. Bu nehir Fransa'nın en uzun nehirlerinden biri. Manzarasına aşık olacağınız bu nehri hem gece hem gündüz görmeden şehirden ayrılmayın!
Nehrin manzarasına doyduktan sonra üstündeki bu 16.yüzyıldan kalma köprüyü de görmek gerek. Şehrin en eski köprülerinden biri olan bu köprünün özellikle gün batımında manzarasına doyum olmuyor.
Toulouse'ye kadar gidip bu muhteşem bahçeyi görmemek olmaz. Botanik bahçeyi dolaşarak bitkileri keşfedebilir ya da sadece sessizliğin tadını çıkarabilirsiniz.
Şehrin en önemli simgelerinden olan bu eser aynı zamanda UNESCO listesinde yer alıyor. Şehrin ilk piskopusu anısına yapılan bu görkemli eserin yapımında şimdilerde Toulouse şehrinin simgesi haline gelen tuğlalar kullanılmış. Muhteşem yapısıyla sizi kendine hayran bırakacak Saint-Sernin Bazilikası'nın bol bol fotoğrafını çekmeyi unutmayın!
Özellikle sonbaharda manzarasına bayılacağınız Canal du Midi 240 km uzunluğa sahip. 17. yüzyılda inşa edilen bu tarihi yapı UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alıyor. 'Manzara olsun başka bir şey istemem' diyenlerdenseniz bu kanal tam size göre!
Tarihi yapılara meraklıysanız bu esere bayılacağınız kesin. Rönesans mimari özelliklerini gösteren bu yapının mimarisine hayran olmamak elde değil. Gördüğünüz anda hayran kalacağınız bu yapıya bakmaya doyamayacaksınız.
Şehri gezerken sadece tarihi alanlarını gezmek bazılarını kesmez. Daha fazlasını görmek isteyenler için şehirde çok fazla yer var. Özellikle doğayla iç içe olmayı seviyorsanız bu parkı da çok seveceksiniz. Bu parkta dinlenebilir, yürüyüş yaparak etrafı gezebilir veya çeşmesini hayran hayran izleyebilirsiniz.
1229 yılında başlanan bu manastırın yapımı 1341 tarihinde son bulmuş. Şehre adını veren pembe tuğlalarla yapılan Jakobenler Manastırı'nın her bir köşesi ayrı bir tarih. Hem dışında hem içinde çok farklı fotoğraflar yakalayacağınız bu yapının dışarıdan manzarası ise paha biçilemez!
Tarihi yapıların muhteşemliği karşısında hayranlık duyanlardansanız bu katedrale de bayılacaksınız. Farklı mimari stillerinin bileştirilmesiyle oluşan yapıyı görmeden dönmeyin!