Özellikle ABD, İngiltere, Kanada gibi gelişmiş ekonomiler Büyük İstifa dalgası ile mücadele etmekteydi. İstifalar Nisan'da zirve yapmış ve Temmuz sonunda 10.9 milyon açık iş ile rekor kırmıştı. Amerika’dan sonra Avrupa Kıtası’na sıçrayan bu eğilim, Türkiye’ye de giriş yapmış sonucunda da tüm dünya da insanlar üzerinde kaygı korku gibi duyguların tetiklenmesine sebep olmuştu. Bunun yanında kimilerinde de “e olan oldu bu durumu nasıl fırsata çevirebiliriz” durumlarının başlamasına tabi... E insanız hepimizin tepkileri de farklı bakış açıları da.
Haydi gelin pandemi boyunca iş dünyasında neler yaşadığımıza kısaca göz atalım;
Başlarda iş piyasası belirsizlik ve toplu işten çıkarmalarla doluydu.
· Milyonlarca insan işini kaybetti ve istihdamda kalabilecek kadar şanslı olanlar hayatta kalmak için rollerine devam etti.
· Çalışanların çoğu, aylarca süren yüksek iş yükleri, işe alımların durdurulması ve diğer baskıların ardından, iş ve yaşam hedeflerini yeniden düşünmelerine neden olan bir kırılma noktasına ulaştı.
· İşverenler, istihdam edecek çalışanı ararken, çalışanlar daha iyi ücret, daha iyi çalışma ortamı, çalışma koşulları, iş ve yaşam dengesi arayışına girdiler.
Pandemi sürecinde istifaların en büyük sebebinin işverenlerin çalışanlarına yönelik tutumu olduğunu görülüyor. Aynı zamanda ücret yönetimi, yan haklar, emeğe saygısızlık, organizasyon değişiklikleri, iş güvenliği, dijitalleşme, fırsatlar ve eşitlik gibi farklı metrikler de yer alıyor. Pandemi sürecinin modern tarihteki en büyük çalışan ve işveren değişimine sebep olduğunu söyleyebiliriz.
Bazıları da kendi değerleriyle daha çok örtüşen, daha özgür olduğu, hibrit çalışma modelini benimseyen bir iş için, bazıları da iş bulmadan sadece stresten uzak kalmak, sağlığı ve huzuru daha ön plana aldığı için işten ayrılmayı tercih etti. Uzaktan çalışmaya devam etmek isteyenlerin yanı sıra bu süreçte tükenmişlik sendromu yaşayanlar çoğunluktaydı.