Pelin Gülşen Yazio: Kutsal ve Güzel Sarışınlar

Güzellik denildiğinde ilk akla gelen renklerden biri olan sarı, altın ve sarışınlık ile bütünleşerek aşk ve meleksi güzelliğin simgesi haline gelmiştir. Antik kültürlerden itibaren popüler bir güzellik imgesi olan sarı rengin değerini güneşin parlaklığından aldığı söylenebilir.

Sarının güzellik algısı ile bağdaştırılması özellikle Antik Yunan ve Roma’da kutsallığın sarı saçla sembolize edilmesini de beraberinde getirmiştir.

Antik Yunan mitolojisine göre Güneş Tanrısı Helios ve tüm sanatların tanrısı Apollon altın sarısı saçları ile özdeşleşmiştir. Parlak sarı kıyafetleri ile ünlenen Helios’un cennetin semalarında ateş saçan dört at tarafından çekilen altın bir arabaya bindiğine inanılmıştır. Altın sarısı saçlara sahip olmaya kutsiyet atfedildiğinden saçları sarıya boyatmak veya güneşin altında saç renginin açılması için beklemek bir akım haline gelmiştir.

Ayrıca Rönesans resimlerinde Yunan mitolojisindeki Güzellik Tanrıçası Afrodit ve Roma mitolojisindeki Aşk Tanrıçası Venüs, Meryem Ana ve diğer kutsal karakterler de her zaman sarışın olarak resmedilmiştir.

Tanrısallığı sembolize eden altın sarısı saçların bu denli önemli ve özel algılanması doğal sarışınların dikkat çekmesine ve güzellik tarifinde ön plana çıkmalarına neden olmuştur. Henüz sentetik saç boyalarının olmadığı bu dönemde, koyu saç tonlarına sahip kadınlar bu güzellik algısından faydalanmak için saçlarının rengini açmaya ve mümkün olduğunca sarıya yakın renklerde bir saç rengine sahip olmaya çalışmış; bu amaçla dönemin imkanları çerçevesinde sarı çiçeklerin suyunu ya da zararlarını da göze alarak potasyum suyu gibi zararlı karışımları kullanmışlardır.

Antik Yunan ve Roma’da sarışınlığın kutsallık ile özdeşleşmesine tezat bir şekilde, sarı saçlar bir dönem Roma İmparatorluğu’nda fahişe olarak çalışan kadınların da sembolü olmuştur. Bu özdeşleştirme Gaul, Britanya ve Almanya bölgelerinden Roma’ya getirilen köleler arasından seçilen bu kadınların genellikle doğal sarışın olmalarından kaynaklanmıştır. Çoğunlukla koyu renk saçlı olan Romalı kadınlardan ayrıştırabilmek amacıyla, toplumda fahişe olarak çalışan kadınların sarı saçlı olmaları bu dönemde yasa ile zorunlu kılınmıştır.

Öte yandan, kadın kölelerin güzel saçları nedeniyle sarı saçlara olan ilgi artmış; kısa zamanda sadece erkeklerin değil soylu kadınların da dikkatini ve beğenisini toplamıştır. Romalı kadınlar safran çiçeğinden yapılan infüzyonları kullanarak saçlarını daha açık renklere boyamaya başlamıştır. Hatta boyaların ve ağartıcıların saçlarına kalıcı hasar vermesinden dolayı bazı kadınlar bu boyaları kullanmak yerine köle kadınların doğal uzun sarı saçları kesilerek yapılan sarı perukları takmayı tercih etmiştir.

İhanetin Rengi Sarı Saç

Dünyaca ünlü antropolog ve zoolog Desmond Morris, “The Naked Woman”  adlı kitabında, soylu kadınlar arasında yaygınlaşmasıyla fahişelerin rengi olmaktan çıkan sarı saçın  nasıl “ahlaksızlık”, “günahkarlık” ve “ihanet” rengine dönüştüğünü aktarır.

Morris’in aktarımına göre, fahişelere sarı saçlı görünme zorunluluğu getirilmesi ve  ruhsatlandırılıp vergiye bağlanmasının ardından, İmparator Claudius (M.Ö.10-M.S.54)’un nemfoman olan üçüncü eşi Valeria Messalina (M.S.17-48) geceleri sarı peruk takarak gizlice saraydan kaçıp sabaha karşı geri gelmeye başlar. Gittiği yerlerde tanımadığı erkeklerle ilişkiye giren İmparatoriçe, “Lycisca (Kurt Kız)” takma adıyla da bilinmiştir. Siyah saçlarını sarı bir perukla gizleyerek devam ettiği seks dolu yaşamı birçok kişinin dikkatini çekmiştir. Yeterli tarihi referans bulunmamakla birlikte bazı kaynaklarda İmparatoriçe Messalina’nın genelev işlettiği bile iddia edilir. Cinselliğini, siyasi gücünü sürdürmek ve politikacıları kontrol etmek için kullandığı söylenen Messalina’nın işlettiği iddia edilen genelevde üst sınıftan kadınlar için de seks partileri düzenlendiği söylenmektedir. Bu partilere katılan kadınlar, Messalina’yı taklit ederek sarı peruk takmışlar ve kimliklerini gizleyerek başka erkeklerle birlikte olmuşlardır.

İmparatoriçe’nin sıra dışı yaşantısı bununla da sınırlı kalmamış hatta İmparator Claudius’la evliyken aşıklarından biri ile yeniden evlilik yaptığı tarihi kayıtlara geçmiştir. İmparatoriçenin bu cesur iki eşliliği, İmparator Claudius’un verdiği ölüm cezası ile hayatına mal olmuştur. Böylelikle Antik Çağ’da masumiyetle ve ilahi güzellikle özdeş görülmüş sarı saç, Messalina örneğinden sonra günahkarlık ve ahlaksızlıkla ilişkilendirilmiştir.

“Gerçek sarışınlar” hala masum olarak görülürken, saçlarını boya veya perukla sarı yapmak için uğraşan “sahte sarışınlar” cinsellik düşkünü addedilmiştir. Sarışın olmak için zahmetlere giren “sahte sarışın”lar tarihin birçok döneminde “sarışın bomba”, “seks meraklısı”, “aptal sarışın” ve “süslü kadın” gibi ifadelerle anılmıştır.  

Nemfomani tarihteki örneğine referans gösterilerek Messalina Kompleksi olarak da bilinir.

Antik Yunan’da tanrıları, Antik Roma’da ise fahişe olarak çalışan kadınları simgeleyen sarı saç, Orta Çağ’ın ortalarına gelindiğinde yeni bir temsil boyutu kazanmıştır.

Özellikle şövalyelik hikayelerini konu alan Arthur efsanelerinde hem kadın hem de erkek kahramanlar altın sarısı saçları ile toplumun geri kalan sıradan kesiminden ayrılarak farklı görüntüleri ile göz doldurmuştur. Orta Çağ’ın farklı yazarlarının eserlerinde sarışınlık hem erkekler hem de kadınlar için önemli bir güzellik kriteri olmuştur ve bu eserlerdeki farklı karakterlerde çeşitli tonlardaki sarı saçlar ile okuyucu nezdinde pozitif bir imge oluşturulmuştur. Bu eserlerdeki sarı saçlar, gençliği, nezaketi, güzelliği, asaleti ve çekiciliği vurgulamıştır.

Orta Çağ’ın sonlarına gelindiğinde ise erkekler arasındaki sarı saç modası azalarak, yerini kahverengi ve siyah saça bırakmaya başlamıştır. Günümüz kültürel ve sosyal hayatında ise sarışınlık daha çok kadınlar ile özdeşleşmiştir.

İlk Aptal Sarışın: Rosalie Duthe

Aptal sarışın stereotipinin kaynağı net olarak bilinmemesine rağmen, kültür tarihçisi Joanna Pitman ilk aptal sarışın olma durumunu Rosalie Duthe ile ilişkilendirmiştir.

Rosalie Duthe 18. yüzyılın ortalarında Fransa’da dünyaya gelmiştir. Herkesçe bilinen güzelliğinin başına dert açmaması için henüz çocuk yaştayken ailesi tarafından manastıra gönderilmesine rağmen, bu durum Duthe’nin güzelliğinin dönemin yüksek sosyetesi tarafından fark edilmesine engel olamaz. Zengin ve evli bir İngiliz’in koruması altında manastırdan çıkar ve onun sevgilisi olur. Sevgilisinin yüksek sosyete sınıfından olması sebebiyle bu ortamlarda sıkça boy göstermeye başlar ve uzun, parlak, ışıltılı sarı saçları ile “Paris’in en güzel kızı” olarak nam salar. Rosalie Duthe, sonraki süreçte dönemin güçlü ve zengin elit sınıfına mensup başka erkekler ile de aşk ilişkileri yaşar.

Rosalie’nin ilk aptal sarışın olarak anılmasının sebebi ise, konuşmadan önce uzun süre duraksamasıdır. Konuşacak bir şeyi olmadığı için mi yoksa konuşmadan önce düşündüğü için mi sustuğu merak konusudur. Neticede, güzel olmasına rağmen sohbet etmekte zorlandığı ve fikirlerini iyi bir şekilde ifade edemediği için güzel ama beyni boş anlamında “aptal” olarak anılmaya başlar.Yaşadığı lüks hayatı ve edindiği serveti göz önüne aslırsak “aptal” sıfatını çok da hak ettiği söylenemez.

Erkekler Sarışın Sever! Sarışınlığın Özdeşleştiği isim: Marilyn Monroe

Asıl adı Norma Jean olan Marilyn Monroe’nun kaderi farklı markalar için manken olarak poz verirken bir şampuan firması için kahverengi saçlarını sarıya boyatınca değişir. Platin sarısı bukleler, ağır makyaj, belirgin göz kapağı ve gülüşündeki şehvetli, baştan çıkarıcı ifade birçok kişi tarafından dünyanın en güzel sarışını olarak görülmesini sağlar. Zamanla kalıplaşmış mitolojik mükemmel güzelliğin bir sembolü haline gelir. Howard Hawks’ın yönettiği, Jane Russell, Marilyn Monroe ve Charles Coburn’ın başrollerini paylaştığı “Erkekler Sarışın Sever” filmi ile dünya çapında bir üne kavuşur. Marilyn Monroe’nun bu filmde oynadığı karakter aptallık ve sarışınlık arasındaki ilişkiyi herkesin hafızasına kazımıştır.    

Zaman içinde sarışınlık büyük bir moda akımı haline gelirken, 2015 yılında The Economist dergisinde yayınlanan “The case against tipping” adlı çalışma sarışın garsonların diğerlerine göre daha fazla bahşiş aldığının gözlemlendiğini ortaya koymuştur. Avustralya’da David W. Johnston (2010) tarafından yapılan başka bir araştırmada da sarışın kadınların maaşlarının koyu renk saçlı kadınlara göre % 7 daha fazla olduğu ve sarışın kadınların daha yüksek gelirli erkeklerle evlendiği kaydedilmiştir.

2018 yılında Minnesota’da Augsburg Üniversitesi’nde 110 erkeğin katılımıyla yapılan bir araştırmada ise erkeklere birçok kadının fotoğrafları gösterilerek, hangilerini daha güzel buldukları sorulmuştur. Aslında farklı renklerdeki saçlarla fotoğrafları çekilen aynı kadınlar olmasına rağmen, erkeklerin %76’sı sarışın kadınları daha güzel bulduklarını ifade etmişlerdir.

Instagram1

Instagram2

Popüler İçerikler

Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
ICC Kararını Verdi: Netanyahu ve Gallant Hakkında Tutuklama Emri!
Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!
YORUMLAR
08.03.2022

Yazının sonuç kısmı nerde? :D Yazarın bitiriş tarzıyla çıkarılacak sonuç "sarışın kadınlara tapmalıyız." jaskhfjdkf

08.03.2022

Anladığım kadarıyla bu bilgiler yazarın şahsi görüşleri değil, yapılan araştırmaların paylaşımı .. Bu araştırmaları ikna edici bulduysak mecburen tapıcaz artık :)))

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ