Pelin Çini Yazio: Serkay Tütüncü: "Hiçbir zaman Ortamın 'Efendi Yakışıklısı' Olmadım"

Serkay Tütüncü... Son dönemin en çok konuşulan ve en beğenilen isimlerinden. Açıkçası ben de bu genç beyefendi ile yanak yanağa fotoğrafımız olamayacağı için (teşekkürler pandemi!) epey hayıflanıyordum ama sürpriz olarak çekip attığı bu selfienin de en az onun  kadar 'havalı' olduğunun da farkındayım.

Masumiyet Dizisinin "Sevilen" Kötü Adamı: Serkay Tütüncü

Ben Serkay'ı ekranlardan değil de gittiğim spor salonunda tanıdım. Bu da demek oluyor ki o dillere desten yakışıklılığını birebir görme şansım oldu. Evet, beyler bayanlar adam 'çok ama çok güzel' yapacak bir şey yok! Ancak bundan daha etkileyici bir şey var ise o da hayata, etrafındaki insanlara ve durumlara yaklaşım şekli. İnanılmaz efendi, ayakları yere basan bir tip. Hatta biraz sinir bozucu bir 'sakinliği' var, beni şaşırtıyor.

Devamını röportajda okuyacaksınız ama şunu söyleyeyim Serkay Tütüncü; arkadaşlıkların, aşkların, ortaklıkların pamuk ipliğine bağlı olduğu, 'tüketim toplumu güdü'lerinin hayatımızın her alanını işgal ettiği şu zamanlarda sohbet etmesi çölde vaha gibi gelen, 'Yeni jenerasyonda umut var yahu!' dedirten biri. Ve röportaj boyunca karşılaşacağınız parantez içi 'kahkahalar'ın hepsi yüzde 100 organiktir efendim!

* Çocukluk hayalin neydi Serkay?

Çocukluk HAYALLERİM daha doğru olur. Aşırı hayal dünyasında olan, her gün başka bir şeye tutunan, istekleri çok değişen bir çocuktum. Ama en çok hatırladığım sanırım; şarkıcı olmaktı. Bir dönem sahnede olan herkesten çok etkilenirdim.

* Nasıl bir çocuktun?

Cevap net: Yaramaz. Çok hareketliydim, enerjim hep çok yüksekti ve başımı belaya sokmadığım çok az gün vardır.

* Hep ortamın en yakışıklı, en efendi ve en beğenileni miydin?

Aslında tam öyle değil.  Ufak yaramazlıkları, risk almayı, ve istediğim şeye olan tutkumu hep sevdim ve hiç kaybetmedim sanırım. Senin anlayacağın hiçbir zaman 'ortamın efendi yakışıklısı' değildim Pelin! Hahahahhaha! (bu kahkahayı görmenizi isterdim ama diziyi izlemiş olanlar eminim hayal edebiliyordur)

Yakışıklı olmak sence başa bela mı? Bana bazen negatif bir önyargıya da sebep olabilir gibi geliyor...

Evet, buna katılıyorum bazı noktalarda. Yakışıklı olmak, güzel olmak denince eksik yanların aranma içgüdüsü artıyor insanlarda. Ama bence güzel görünmeyi bir misyon edinmemişsen etrafındaki insanlar da zamanla bunu anlıyorlar. Seni sadece dış görünüşünle yargılamıyorlar, zarar verici yerden yaklaşmıyorlar. Bu arada ben 'başa bela olacak' derecede bir yakışıklılığım olduğunu düşünmüyorum. Mütevazilik falan da değil, ciddiyim.

* Aynaya baktığında gördüğünü anlatsana...

Aynaya çok bakarsan bulacağın kusurlar da artar. Ben yeterli hissediyorum diyelim. Tabii ki “buram böyle mi olsaydı yaa” dediğim yaşlarım da oldu ama şu an kendimle barışık ve mutluyum. Sanırım insanın enerjisi iyileştikçe zaten güzel görünmeye de başlıyor.

* "Hayatımda hiç onaylanma isteğim olmadı" demişsin. Bu çok iddialı bir laf Serkay.. Bir çoğumuz onaylanmak sevilmek kabul edilmek için can atıyoruz. Nereden geliyor bu "aykırılık"?

Pelin hiç bilmiyorum inan. Sporculuk hayatımda keşfettiğim bir özelliğim oldu bu. Futbol oynadığım dönemde, maçta biriyle kavga ediyorsam, laf dalaşına giriyorsam aşırı motive oluyordum. Karşı takımım taraftarı benimle uğraşınca performansım aşırı artıyordu. Bunu sonra farklı konularda daha sağlıklı bir şekilde yapmaya başladım. Eleştirilmek ve rekabet etmek bana hep itici güç oldu.  Onaylanmak arzusu ne demek zaten ya? Çok garip değil mi? :))

* Fikrini sonuna kadar savunur musun? Öfke kontrolün nasıldır? Neye çok sinirlenirsin mesela? Ve nasıl yatışırsın?

Bu konuda büyük değişimler yaşıyorum şu sıralar. Eskiden fikrimi sonuna kadar savunan ve o yolda giden biriydim. Şu sıralar biraz daha “hep haklı olmayabilirsin Serkaycım” modundayım. O yüzden biraz daha dışarıdan izliyorum kendimi. Bir fikrin herkes için doğru olma ihtimali zaten çok sağlıklı değil. Öfke kontrolüm iyidir, uzaklaşmayı tercih ediyorum. Hemen o ortamdan, o konudan acilen uzaklaşıyorum. Kısa süreli uzaklaşmalar yatışmama sebep oluyor. Sinirlenince karşımdaki insanlardan da bunu istiyorum. 'Bana biraz müsaade et' diyorum yani.

*Nasıl bir aşıksın sence? İlk aşkını anımsıyor musun?

Aşk konusunda su gibiyim. O an neyse o. Aşkı yaşama şeklim yok. Zaten kontrol edebildiğim şeye  aşk demiyorum. İlk aşkımı hatırlıyorum. İlkokul 1. Çok mu erken başlamışım aşka Pelin? Kovayız n'apalım.. Haha! (yine aynı gülüş..)

* "Bir başka seçenek oluştuysa birincisi bitmiştir" demişsin. Buradan tek eşliliğe inandığını anlıyorum. Aksini hiç yaşamadın mı?

Evet çünkü “İkinci seçenek neden oluştu?” yu sorarım kendime böyle bir durumda. Çünkü mutlu olduğum, yeterli hissettiğim bir alanda başka bir arayışım hiç olmuyor. Eğer kendiliğinden gelen ilginç bir enerji varsa bunun da bir sebebi vardır. Yanlış anlaşılmaya açık bir konu bu umarım anlatabilmişimdir. İki tarafı idare etme hissi bence kişinin kalbine yaptığı işkenceden başka bir şey değil. Samimi olmak, cesur davranmak gerekiyor.

* Girişken biri misindir? ilk adımı atar mısın? yoksa bekler misin?

Sanırım beklerim. Çok girişken değilim.

* Sosyal medyada ne kadar aktifsin? Sence hayatımızı nasıl etkiledi? İnsanlar artık birbirlerine değil telefon ekranına bakar oldu. Haksız mıyım?

Evet maalesef zarar verdiği çok nokta var ama bilgiye çok çabuk ulaşma fikrini de seviyorum. İşte her şeyde olduğu gibi dengesini bulmalıyız. Sosyal medya kullanımım tamamen kafama göre.  Bazen unutuyorum, bazen çok fazla ordayım.

* Gelelim "gerçek hayata". Sokakta durum nasıl Serkay? İnsanlarla arandaki iletişimi merak ediyorum...

Samimi davranıyorum. İnsanlar seni bir hikayede izliyor, evlerine misafir oluyorsun ve gördüklerinde de iletişim kurmak isteyebiliyor. Bu tatlı bir şey. Ama bunun işimizin bir getirisi olduğunu unutmamak lazım .Selam veren insanlar gibi, seni eleştirecek, sevmeyecek insanların evine de misafir oluyorsun. Yani bizler işimizden ibaret değiliz o yüzden bu durumun dengemi bozmasına izin vermiyorum. Ben sigaramı da rakımı da saklamıyorum. Saklamayacağım. Ben önce Serkay’ım. Oyuncu değil.

* Dizide 'kötü karakter'i canlandırdın. Ben bunu başından beri hem riskli hem de çok cesur buluyordum. İlker narsistik kişilik bozukluğuna sahip ve sen onu bile sempatik göstermeyi başardın. 

Evet bence de riskli bir karakterdi İlker. Ama hep söylüyorum, oyun alanı olan her rol beni heyecanlandıracak. Sevilen karakterleri oynamak tabii ki keyifli, iyiliği temsil eden birini oynamak senin de enerjine yansıyor seviyorum. Ama İlker benim için farklıydı. Motivasyonum İlker’in sevilmesi değildi. Gizemli kalmasıydı. Buna senaryo da oldukça hizmet etti zaten. Ağlayarak okuduğum sahneler oldu. Bunca kötülüğü yapmış bir adamın çok kırılgan yanlarıyla tanışmak garip hissettirdi. “Sevmekten rahatsız olma” duygusunu yaşadım hep İlker’le ilgili.

* İlk bölüm yayınlandığında neler hissettiğini anlatsana. Neler yaşadın o gece? Kadına şiddet gibi çok hassas bir konu çok sert bir şekilde karşımızdaydı ve sen başroldeydin..

Aşırı hassas olduğum bir konu kadına şiddet. İşle ilgili soru işaretlerim varken bir noktada bir gece de şöyle bir fikre kapıldım. Oyuncusun, kadına şiddetle ilgili farkındalık yaratabileceğin en güzel alan mesleğin zaten. Böyle bir karakteri canlandırmak, Serkay olarak beni gerse de işe teknik açıdan baktığımda dişlerim kamaşıyordu. Çünkü aşırı derinlikleri, travmaları, dengesizlikleri olan bir karakter. Çok değerli bir iş yaptığımızı düşünüyorum. Güzel mesajlar verdik, güzel soru işaretleri bıraktık. Ve meselemize sadık kaldık. Televizyonda böyle bir iş yaptığım için çok mutlu ve tatminim.

* Bir B planın var mıydı? Mesela "fiyasko" olsaydı ne yapacağını hiç düşünmüş müydün?

B planım çok çekici Pelin! O yüzden A planımda kendimden çok ödün vermeme gerek kalmıyor. Bu özgürlükte adımlarımı daha stressiz, sağlam ve mantıklı yapıyor. 'Sakinnnnn..' Hep söyle diyorum kendime, “Nasıl olsa Alaçatı’da rüzgar esmeye devam ediyor.” (bu defa kahkaha yok ama gülüş sabit..)

* Ben B planını biliyorum sanırım. Seni bir sahil kasabasında belki 40'lı yaşlarının ortasına doğru sörf okulunun başında hayal ediyorum...0 Serkay'ın nasıl bir hayatı olur? Bir karısı çocukları olur mu?  Ara sıra şehre dönüp yine oyunculuk yapar mı?

Aşırı güzel bir resim. Orada gördüğün için teşekkür ederim, umarım öyle olur. Çok istiyorum. Çocukken sörfte kurduğumuz arkadaşlıklar hala aynı özende devam ediyor. Birbirimizi korur kollarız destekleriz. Ben o yerli hissini çok seven biriyim. O yüzden her fırsatta, oranın öyle kaldığını hatırlamaya gidiyorum. Ve köklendiğim yer orası. Kendimi ait hissediyorum. Biraz tatmin olduktan, hayallerimin peşinden gittiğinde sonra asıl amacıma döneceğim. Çocuklarımızın birlikte büyüdüğü, kendini keşfedeceği alanları olduğu, doğayı gerçekten tanıyacağı bir alan yaratmak. Ben orada olmak istiyorum. Çalışmak, koşturmak, o büyüme evresini kaçırmak istemiyorum. O yüzden hayatımı minimalize edeceğim zamanlar kesinlikle gelecek.

Instagram

Facebook

Twitter

 

Popüler İçerikler

6 Yıllık Evlilik Tek Celsede Bitti: Eşi Selim Selimoğlu ile Anlaşmalı Boşanan Bengü'den İlk Açıklama Geldi!
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un Yaptığı Açıklamalar Gündem Oldu: ''Uyanın Fenerbahçeliler Uyanın!''
Zeynep Sönmez'den İlk WTA Şampiyonluğu Geldi
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
29.05.2021

Bu kim? Allah aşkına bu kim? İçeriği okumadım okumayacağım da :( Bana ne lan senin ne olduğundan? Vatan mı kurtardın? Kanserin tedavisini mi buldun? İçine edeyim böyle içeriğin!!

29.05.2021

Bu ne sinir? Adam aktör, röportaj yapmışlar işte. Okumak istemiyorsan geç.

29.05.2021

senin yakisikliligina tukureyim pislik herif!!!! sen o kadar rezil igrenc bir adamsin ki, bir insana " yemegini yere dokecem, kopek gibi ordan yalayacaksin" diyecek kadar adisin!!! ama bu icerikteki gibi hala seni ovenler var bu memlekette!!!!

29.05.2021

Olay ne?

29.05.2021

Bu ne sinir? Adam aktör, röportaj yapmışlar işte. Okumak istemiyorsan geç.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ