Trakya'nın Bir Asırlık Geleneği; Pavli Panayırı

Pavli Panayırı Trakya'nın bir asırdır ayakta kalmayı başaran son büyük panayırıdır.

Yıl boyunca ancak geçmek zorunda kalanların bildiği Kırklareli'nin Pehlivanköy ilçesi Eylül ayında Pavli'nin gelişiyle on binlerce kişiyle dolar taşar. Hele ki eğlencenin tavan yaptığı son gün metrekareye 7-8 fotoğrafçı düştüğüne dair bir rivayet vardır ki, haksız da sayılmaz hani.

Peki 1910 yılından beri kesintisiz kutlanan bu panayırı çekim alanı yaratan nedir şu durumda?

Dilerseniz bu konuda yazılmış en keyifli ve internette ilk karşınıza çıkacak 'yol hikayesi'nin rehberliğinde; yazıya omuz veren fotoğrafların davetiyle anlatmaya çalışalım.

Pavli Panayırı; 100 Yıllık Gelenek

1. Büyük Buluşma

Eylül ayı yaklaşırken heyecan başlar Pehlivanköy' de. Herkes uzaklardaki yakınlarıyla haberleşerek, o çok bildik soruyu sorar birbirine :

- Bu sene Pavli' ye gelecek misin?

Öyle bir çekim yaratır ki bu soru; 'Hayır!' demek imkansızdır o saatten sonra. Hoş; 'Hayır!' demeyi isteyen Pehlivanköylü de bulamazsınız ya...

- Elbette geleceğim. Kaçırır mıyım?

Fotoğraf : Özcan ÇELTİKLİ

2. Lunapark panayırın kalbidir

İki binin az üzerinde nüfusa sahip bir ilçe Pehlivanköy. Yılın 11 ayında sadece demiryolunu döver gibi geçen trenlerin sessizliğini  bozduğu bu ilçe, Eylül ayında iğne atsan yere düşmeyecek kalabalıklarla  dolar taşar. Eylül ayını sevgiliyi bekler gibi bekler Pehlivanköylüler.

Pavli aslında halk arasında Pehlivanköy'e verilen  isim. Pehlivanköy' den bahsederken eskiler hala bu ismi kullanmayı  tercih ediyor. Fakat Pavli ismi önünde veya ardında herhangi bir sıfat  kullanılmaksızın, Pehlivanköy'ün 2009 yılında 100. yaşını kutlamış olan  meşhur sonbahar panayırını tarif etmek için de kullanılır. Pavli deyince hemen zihinlerde bu panayır canlanıverir. Pavli Panayırı 1910 yılından beri kesintisiz olarak kutlanıyor. Bazıları bu  tarihin daha da geriye gittiğini söylese de, bu ola ki ilgiyi artırmak  için abartılmış bir durumdur.

Fotoğraf : Ayhan MAYİR

3. Pavli'nin üç gülü

Panayırlar, pagan ve Helen toplulukların önemli gördükleri kale şehirler etrafında belli zamanlarda bir araya gelip, eğlenceler düzenleyerek ticari mal alışverişlerinde bulundukları önemli aktiviteler olarak günümüze değin ulaşmıştır. Yunanca' da 'Panegrysis' diye söylenen bu kelime, büyük toplantı, kurultay, festival, kalabalıklar gibi anlamlar içermektedir.

70'li yılların sonlarına kadar Trakya' nın birçok yerinde ( Keşan, Lüleburgaz, Pınarhisar, Silivri, Havsa vb...) bu tip panayırlara rastlanırdı. Bu panayırlar daha çok mal ve hayvanların satıldığı, o  bildik adıyla 'Hayvan ve Emtia Panayırları' şeklinde düzenlenirdi. Pavli Panayırı' nın bir diğer adı da zaten 'Pehlivanköy Sonbahar Hayvan ve Emtia Panayırı' dır.

Halk arasında 'Sonbahar Panayırı' olarak da dillendirilen bu panayır için, Pehlivanköy'ün köklerine vurgu yaparak 'Pomak Bayramı' denildiğini de hatırlatmak gerekir. Zira bu yöre ve civardaki yerleşimlerin hemen hepsi Pomak göçmenlerce kurulmuştur. Bu katıksız  yapılarını da büyük ölçüde muhafaza etmektedirler. Pomakça yörede hala  canlılığını korumakta, özellikle eskiler kendi aralarında bu dili  kullanmayı tercih etmekte, bu dilde şarkılar türküler okumaktadırlar.

Fotoğraf : Özcan ÇELTİKLİ

4. Trakya'nın resmi tatili

1998 Yılının Eylül ayında yeni atandığı Hayrabolu'nun Çerkezmüsellim beldesinde görevine başlayacak olan öğretmen Birsen KUNTER yeni öğrencilerini tanıyacacağı için tarifsiz bir sevinç içindedir. Eylül'ün ikinci haftası okul açılır. Çocukların şen kahkahaları okulun duvarlarında büyüyerek yankılanmaktadır.

Okulun açıldığı haftanın Perşembe günü, köyün sokaklarından başlayan bir tuhaflık gölge gibi onu takip ederek okulun bahçesine kadar getirir. Sessizlik insanın aklını alacak gibidir. Sınıfa girer. Okul zili neredeyse çalacak olmasına rağmen sınıfta kimsecikler yoktur. Hışımla soluğu öğretmenler odasında alır.

- Öğrencilerim sınıfta yok ! Okul neden böyle bomboş?

Bir diğer öğretmen gülümser.

- Bugün Trakya'nın resmi tatili (!). Aileleriyle Pavli'ye gitmişlerdir.

- Pavli?

Fotoğraf : Serdal KARAKAYA

5. Atlara fısıldayan adamlar

Pehlivanköy Sonbahar Panayırı, Trakya'da Çatalca’da düzenlenen panayırla birlikte günümüze ulaşmayı başaran son iki panayırdan en büyüğüdür. Panayırın kendine has bir özelliği de, şimdiye kadar daima Eylül ayının 18' inde başlayıp 5 gün sürmesidir. Bu özellik günümüz şartlarında artık rafa kaldırılmıştır. Bunun yerine, çok özel bir durum olmadıkça Eylül ayının üçüncü haftasına denk düşen 

Perşembe günü panayır başlar, dördüncü gecesine rastgelen Pazar gecesi en coşkulu gecesini yaşar, ertesi gün olan Pazartesi günü artık

alabildiğine geniş panayır çayırında gelecek yıla görüşmek üzere yükünü toplayan panayırcılardan başka kimsecikler kalmaz.

Tren yolunun hemen karşısında bulunan, Ergene nehri kıyısındaki alabildiğine geniş çayırlıkta kuruluyor panayır.

Panayır her ne kadar Romanların baskın tekelinde gibi düşünülse bile, aslında durum pek de böyle değildir. Romanlar genellikle lunapark bölümünde, kendilerine has eğlence anlayışlarıyla panayırın eğlence ayağını diri tutuyorlar. Kendilerine has, artık kanıksanan jargonlarıyla bu işi en iyi de onların yaptığı şüphe götürmez bir gerçek.

Fotoğraf : Yekta Ali KURTULUŞ

6. Lunapark

Lunapark sadece çocuklara ve gençlere hizmet etmiyor. Yaşı bir hayli ileri olanları da fırdöndü zincirli salıncaklarda, ruhunu emanet ederek cesaretle bindiği gondollarda, muzipçe diğerlerinin araçlarına bindirmek için orta yerde deli gibi dolaşan çarpışan otolarda görmek mümkün. İki kişinin karşılıklı ayakta durarak hızlandırdıkları, küçük gondol tarzı nostaljik salıncaklarda köylü kadınların korku dolu şen kahkahalarını ve basma kumaştan şalvarlarının rüzgara karışan uğultusunu duyarsınız.

Kadınlar en çok bunları tercih ediyorken erkeklerin durumları biraz karışık. Tahrikkar sözlerle ortalığı ateşleyen, süsü püsü makyajı yerinde bir Roman kızının koruduğu kalenin önünde biriken erkekler size ne dediğimizi anlatacaktır. Bir kadının koruduğu kaleye gol atmak için, bilinçaltına kodlanmış onulmaz bir ispat peşindeki erkekler, her zamanda beklenen başarıyı(!) gösteremiyorlar. İşte o an, Roman kızının ortalığı daha da ateşleyen alaycı sözleri, herkesi kahkahaya boğacak, golü atamayanın yüzünü kızartacak, fakat bir başkasının iştahını kabartacaktır. Hoş, parasını ödedikten sonra golü kim atmış kim atamamış bir önemi yoktur kaleci kız için ya...

Fotoğraf : Özcan ÇELTİKLİ

7. Yıldızların altında

Tren yolunun karşısında, ellerinde çitledikleri gündöndüleriyle -ki; İzmir’de ısrarla “çiğdem” denilen ayçiçeklerine Trakya’da ısrarla “gündöndü” denir - orta yaş üzeri Pomak kadınları, yöreye has feracelerinin ya da  çemberinin ucuyla yüzlerinin çene kısımlarını mahçup utangaç bir edayla kapatıp, panayırı arzı endam eden iri gözlü, etine dolgun, makyajı yerinde Roman kadınlarını kendilerini kemiren bir şüpheden alıkoyamayarak izlerler.

Kendilerinden emin, kalabalığı umursamayan, yere sağlam basan adımla arada şen kahkahalar savurarak dolaşır Roman kadınları. Bilirler ki bütün gözler onlardadır. Son yıllarda panayırı çokça ziyaret eden fotoğraf tutkunlarına, bir artiz (!) edasıyla en cakalı fotoğrafı vermek için birbiriyle yarışanlar da bir o kadar fazladır.

Lunaparkta ne ararsanız bulabilirsiniz. Oyun aletlerindeki kuyrukların haddi hesabı yoktur. Ama panayır lunaparktan ibaret değildir. Aksine lunapark küçük bir kısmıdır Pavli'nin.

Fotoğraf : Özcan ÇELTİKLİ

8. Pavli'nin Gözleri

Dedik ya; eski söyleyişiyle 'Sonbahar Hayvan ve Emtia Panayırı' diye... Panayırın açılış günü sembolik olarak satılan hayvanı muhtemelen ilçenin resmi kuruluşlarından biri veya Pehlivanköy' ün önde gelenlerinden bir kişi alır.

Bunun yanısıra çayırın bir köşesinde etrafı çevrelenmiş bir alanda danasını, ineğini, kuzularını civar köylerden getirilmiş kişilere rastlayabilirsiniz. Hayvanların bazıları gerçekten satılmak üzere buraya getirilmiştir. Ama kuzuların kaderi hep aynıdır. Onu birazdan anlatacağım...

Üzerleri tentelerle örtülmüş standlarda iğneden ipliğe, gerekliden gereksize ne varsa her şeyi bulabilirsiniz. Yöreye özgü basma helvaların olduğu standlar çok renklidir. Çocukların dillerini damaklarını kiraz gibi boyayan horoz şekerlerinden elma şekerine kadar renk renk şekerlemeler, Osmanlı macunları, başka başka helvalar dizili tezgahlar iştah kabartır. Tazecik süt mısırlarının közlendiği, kaynatıldığı tezgahların başı hep kalabalıktır.

Fotoğraf : fakir Ozan BEYSALAN

9. Dem

Civar ilçe ve köylerin meşhur yemeklerini tadabileceğiniz, içine birkaç plastik masa atılmış standların buhur buhur kokusu sizi nerede olsanız çeker. Trakya' nın her yerde aranan et ürünlerinin bir kimliğe bürünmüş tüm lezzetlerini bir başka standda bulabilirsiniz.

Keşan'ın satır köftesine, Tekirdağ'ın meşhur köftesi eşlik eder bir başka köşede. En iyisini sadece Çerkezmüsellim'de tadabileceğiniz Hayrabolu köftesini -hizmette sınır yok- ayağınıza getiriyor Pavli panayırı. Pomak Mandıra'nın sütlü tavuklarını köz köz ateşlerde nar gibi görünce diliniz damağınıza yapışır. Hele ki en iyisini Uzunköprü Yeniköy'de bulunan 'İsmail'in Yeri'nde yiyebileceğiniz çevirmeyi Pavli'ye özel bulabileceğiniz gibi, ev yapımı Yeniköy şaraplarının neden bu denli rağbet gördüğüne şaşıracaksınız. Bir şişe ev yapımı şarapla bile demlenen ve her masa başında leyla olmuş kişilere, en içli en şakrak nağmeleri sunan gırnatacılar, kemancılar, davul zurnacıların eşlik eder.

Trakyalı köylü erkeklerle özdeş 'Ecevit kasketi'ni başlarında yan çevirmiş yaşı ilerlemiş ama ruhları hep genç kalan ve yüzleri yılların mihnetinden bıçak yarası gibi çizgiler taşıyan zamanın tanığı ihtiyarcıklar, gırnatacılardan istekte bulunurken diri bir özlemle geldikleri toprakları yad ederler.

'Dayler dayler, viran dayler / Yüzüm güler, gönlüm ayler

Fotoğraf : Özcan ÇELTİKLİ

10. Çevirmeciler

“Kuzuların sessizliğinden bahsedeceğim size...” demiştim ya, o an bu andır.

Panayır süresince çevirmecilerin yaptığı işin boyutunu anlatmanın inanın olanağı yok. Çevirmenin en iyisini muhakkak ki Trakya' da yersiniz ama çevirmecilerin en kralları muhakkak Pavli' ye gelirler. İşte, panayıra getirilmiş, kenardaki çitlerin ardında sırasını bekleyen, kurban bayramından evel vadesi gelen 'kuzuların sessizliği' bu yüzdendir.

Fotoğraf : Dinçer ALABAŞOĞLU

11. Göçebe hayatların sürüklediği erken ergen çocuklar

Buraya mal satmak için gelen esnafın çeşitliliği bir yana, geldikleri yerler de çeşitlidir. Hepsi Trakyalı değil. Anadolu'nun çeşitli illerinden buraya gelmiş, Pavli'yi her yıl sabırsızlıkla beklediklerini söyleyenler var içlerinde. Balıkesir’den, Çanakkale'den, Manisa'dan, İzmit'ten gelenler var.

Fotoğraf : Dinçer ALABAŞOĞLU

12. Panayır

Panayır alanını daha panayır kurulurken civar köylerden traktörleriyle gelenlerin römorkları çevreliyor. Saymaya kalksanız bir yerde sıkılıp bırakacağınız kadar çok römork dizili panayır alanının etrafında. Öyle ki, günler öncesinden buraya gelip en güzel mevkiden yer tutan bu römorklar, panayır boyunca burada kalıyor. Üzerlerine gerdikleri tentelerin altına yastığını yorganını serenler ise, yan römorkta yatan tanıdıklarıyla sohbet ede ede bir Pavli gecesine daha yorgun gözlerini yumuyorlar.

Yaşı bir asırı geçen Pavli Panayırı, bu yıl da yıldızlı bir Trakya göğüne şen kahkahaları uçurmak üzere misafirlerini bekliyor.

Fotoğraf : Dinçer ALABAŞOĞLU

13. Eski adı Pavli olan Pehlivanköy hakkında...

Pavli Panayırı'nın düzenlendiği Kırklareli'nin Pehlivanköy ilçesinin adı üzerine çok çeşitli rivayetler var. Fakat hiç biri Ergene Nehri üzerine çattığı taş köprüye de adını veren 'PAVLU' ustanın hazin öyküsü gibi etkileyici değil.

Pehlivanköy

Fotoğraf : Özcan ÇELTİKLİ

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı