Paulo Coelho'nun 'Işığın Savaşçısının El Kitabı' Adlı Eserinden 15 Güzel Alıntı

'Işığın savaşçısı, hayatın mucizesini anlamayı başaran biridir, inandığı şey için sonuna kadar savaşabilen ve denizin dibinde dalgaların harekete geçirdiği çanların sesini duyabilen biridir.'

'Bunlar herkesin becerebileceği şeylerdir,' dedi.

'Hiçbirimiz ışığın savaşçısı olduğumuzu düşünmesek de hepimiz öyleyizdir.'

Delikanlı elindeki defterin boş sayfalarına baktı. Kadın yine gülümsedi.

'Bu savaşçıyı yaz,' dedi.

1. Bazen kötülük Işığın Savaşçısının peşini bırakmaz..

Böyle olunca savaşçı onu çadırına davet eder. Ve ona sorar: 'Bana mı zarar vermek istiyorsun yoksa beni kullanarak başkalarına mı?' Kötülük, onu duymamış gibi yapar. Savaşçının ruhundaki karanlığı bildiğini söyler. Henüz kapanmamış yaralara dokunur ve intikam al der. Savaşçının, düşmanlarım mahvetmek için başvurabileceği bazı hilelerden ve kurnazlıklardan söz eder. Işığın savaşçısı onu dinler. Konuşmaları tavsar gibi olunca, değişik planları hakkında sorular sorarak kötülük'ü sözlerine devam etmesi için destekler.

Söylenecekler söylenince ayağa kalkıp dışarı çıkar. Kötülük, bu uzun

konuşmanın ardından kendisini o kadar yorgun ve tükenmiş hisseder ki savaşçının peşinden gidecek gücü bulamaz.

2. Işığın savaşçısının..

  • Işığın savaşçısının savaşa girmekten korktuğu olmuştur. 

  • Işığın savaşçısının, herhangi bir zaman, yalan söylediği ya da birisine ihanet

  • ettiği olmuştur. 

  • Işığın savaşçısının kendisine ait olmayan topraklara girdiği olmuştur. 

  • Işığın savaşçısının, çok önemsiz nedenler yüzünden acı çektiği olmuştur. 

  • Işığın savaşçısının manevi görevlerinde kusur işlediği olmuştur. 

  • Işığın savaşçısının 'hayır' demek isterken 'evet' dediği olmuştur.

  • Işığın savaşçısının sevdiği birini kırdığı olmuştur. 

  • İşte bu yüzden ışığın savaşçısıdır o, bütün bunları yaşadığı ama yine de daha iyi biri olacağına ilişkin umudunu yitirmediği için.

3. Savaşçı şu deyimi bilir: 'Pişmanlıktan ölünseydi...'

Ve o, pişmanlıktan ölüneceğini bilir: pişmanlık, yanlış bir iş yapmış olanın

ruhunu kemirir ve sonunda onu intihara götürür.

Savaşçı böyle ölmek istemez. Ters ya da kötü davranırsa -çünkü onun da

kusurları vardır- af dilemekten utanmaz. Eğer mümkünse işlediği hatayı gidermeye çalışır. Zarar verdiği taraf ölmüşse savaşçı bir yabancıya iyilik eder ve bu iyiliği yaralamış olduğu öbür ruha sunar.

Işığın savaşçısı pişmanlık taşımaz, çünkü pişmanlık öldürebilir. Kibrini kırar ve işlediği kusuru telafi eder o.

4. Üç şeye sahipse, ilerlemekten korkmaz.

Ceylanın gücünü, sağlam bacaklarından aldığını bilir. Martının gücü, balığı

sektirmeden avlamasında yatar. Savaşçı, kaplanın sırtlandan korkmamasınınnedeninin kendi gücünün farkında olmasından kaynaklandığını bilir.

Savaşçı, gerçekten güvenebileceği şeyi kurmaya bakar. Şu üç şeyin her zaman kendisiyle birlikte olmasına dikkat eder: İnanç, umut ve sevgi.

Bu üç şeye sahipse, ilerlemekten korkmaz.

5. Işığın savaşçısı her zaman inançlı değildir.

Öyle anlar gelir ki hiçbir şeye inanmaz. Ve yüreğine şunu sorar: 'Bütün bu

çabalara gerçekten değer mi?'  yüreği suskun kalır. Ve kararı savaşçının kendisinin vermesi gerekir.

Sonra bir örnek arar. Ve İsa Peygamberin de insanın durumuna tam olarak girebilmek için buna benzer bir şeyden geçmiş olduğunu anımsar.

'Şu kabı benden çek,' dedi İsa. O da cesaretini ve metanetini yitirmiş, ama

vazgeçmemişti.

Işığın savaşçısı inancını yitirse de yolundan dönmez. İlerler ve sonunda inancı geri gelir.

6. Savaşçı, hiç kimsenin yalnız olamayacağını bilir.

Tek başına savaşamaz; planı ne olursa olsun başkalarına bağımlıdır. Stratejisinitartışmaya, yardım istemeye ve -dinlendiği anlarda- birlikte ateşin karşısındaoturup savaş öyküleriyle eğlendirebileceği birinin varlığına ihtiyaç duyar.

Ama insanların, bu dostluğu kendine güvensizlikle karıştırmalarını istemez.

Eylemleri saydam, planları gizlidir savaşçının.

Işığın savaşçısı, arkadaşlarıyla dans eder, ancak yaptıklarının sorumluluğunu başkalarına yüklemez.

7. Işığın savaşçılarının gözlerinde hep belli bir ışıltı bulunur.

Bu dünyaya aittirler, başkalarının hayatlarının bir parçasıdırlar, yolculuklarına

çıkarken sırtlarında heybeleri, ayaklarında sandaletleri yoktur. Çoğu kez

cesaretsizdirler. Her zaman doğru kararı almazlar.

En önemsiz şeyler için üzülürler, düşünceleri sıradandır, bazen de

büyüyemeyeceklerine inanırlar. Çoğu kez, lütuf görmeyi ya da mucizeyi hak

etmediklerini düşünürler.

Bu dünyada ne yaptıklarına her zaman emin olamazlar. Hayatlarının anlamsız

olduğuna inanarak uykusuz geceler geçirirler.

İşte bu yüzden ışığın savaşçısıdırlar. Hata yaptıkları için. Kendilerine soru

sordukları için. Bir neden aradıkları için - ve onu kesinlikle bulacakları için.

8. Dünyanın enerjisinin yenilenmeye ihtiyacı vardır.

Bundan böyle -ve önümüzdeki birkaç yüzyıl boyunca- Evren, ışığın savaşçılarına

yardım edecek ve önyargılı olanlara engel olacaktır.

Dünyanın enerjisinin yenilenmeye ihtiyacı vardır.

Yeni düşüncelerin yere ihtiyacı vardır. Bedenin ve ruhun yeni meydan

okuyuşlara ihtiyacı vardır.

Gelecek, şimdi olmuştur ve, önceden edinilmiş düşünceleri içeren hayaller

dışında her hayalin, dikkate alınma şansı olacaktır.

Önemli olan şeyler kalacaktır; yararsız olan ne varsa yok olacaktır. Bununla

birlikte, savaşçı, başkalarının hayallerini yargılamakla sorumlu değildir,

başkalarının kararlarını eleştirerek zaman harcamaz o.

Kendi yoluna güvenebilmesi için başkasının yolunun yanlış olduğunu

kanıtlaması gerekmez.

9. Işığın savaşçısı sevgiye ihtiyaç duyar.

Sevgi ve şefkat de tıpkı yemek, içmek ve Hayırlı Kavga'dan tat almak kadar

onun doğasının bir parçasıdır. Savaşçı güneşin batışını izlerken neşelenmiyorsa

yanlış giden bir şey var demektir.

Bu noktada mücadeleyi bırakır ve batan güneşi birlikte seyredebileceği insanlar

arar.

Birilerini bulmakta zorluk çekerse kendine şunu sorar: 'İnsanlara yaklaşmaktan

çok mu korkuyordum? Biri bana sevgi gösterdi de ben mi fark etmedim?' Işığın savaşçısı yalnızlıktan yararlanır, ama yalnızlığın kendisinden

yararlanmasına izin vermez.

10. Işığın savaşçısı için imkânsız sevgi diye bir şey yoktur.

Ne sessizlik ne de ilgisizlik ya da reddedilme onun gözünü korkutur. İnsanların

yüzündeki ifadesiz maskenin gerisinde sıcacık bir yüreğin bulunduğunu bilir.

İşte bu yüzden savaşçı, başka insanlardan daha fazla riske atılır. Sık sık 'hayır'

sözcüğüyle karşılaşacağını bilse de evine yenilmiş, bedeniyle ve ruhuyla

reddedilmiş olarak dönecek olsa da sürekli olarak birinin sevgisini arar o.

Bir savaşçı, ihtiyacı olan şeyi ararken asla korkuya baş eğmez. Sevgisiz bir hiçtir

o.

Popüler İçerikler

İlk Buluşmada Alman Usulü Hesap Ödediği İçin Buluştuğu Kişinin Cimriliğinden Dem Vuran Kadın Tartışma Yarattı
MHP, TikTok'un Kapatılması İçin Kanun Teklifi Hazırlıyor: "Ahlak Yok Olursa Gelecek Yok Olur"
Sonunda Bu da Oldu: Antalya'daki Bir Otelde Türk Müşteriden 120 Euro "Milliyet Farkı Ücreti" Alındı