Partneriniz Çocuk Gibi mi Davranıyor? Duygusal Olgunluğa Erişmemiş Biriyle Beraber Olduğunuzu Gösteren 7 Özellik

Sağlıksız bir ilişkide mutlu olmak oldukça zor!

1. Çok konuşurlar ama icraat asla yoktur.

İnsanların sürekli konuşan ama icraata geçemeyen insanlara aşık olma eğiliminin nedeni, aşık olmanın gerçekte ne anlama geldiğine dair bilgilerinin olmamasından kaynaklanıyor. Disney mitolojisinin aksine, aşık olmak başlı başına bir iştir. İki kişi birbirini cinsel açıdan çekici bulur ve birbirlerine zamanla yaklaşırlar. Aşık olduğunuzda beyniniz oksitosin ile dolup taşar ve benliğiniz cinsel olarak karşınızdaki istediği için genellikle pozitif şeylere odaklanır ve bariz şeyleri bile görmezden gelme eğiliminde olursunuz. Çünkü vücudunuz o an gelecekte evliliğinizde mutlu olup olmayacağınızla ilgilenmez.

Aşık olmak, hayatınızda yaşadığınız en büyük duygu ve deneyimlerden biridir.

Böyle bir duyguyu yaşamamanız ve uzun vadede mutlu bir ilişkiye sahip olmamanız için hiçbir neden yok. Geçmişten beri insanlar birbirlerinin hatalarına veya tutarsızlıklarına odaklanmaya meyillidirler, bunlardan biri de karşınızdakinin söyledikleriyle yaptıkları arasındaki tutarsızlıkları

fark etmektir.

Herhangi birinin hareketleri konuşmalarıyla örtüşmediğinde nasıl göründüğüne dair birkaç örneği inceleyelim:

• Cumartesi günleri arkadaşlarınızla vakit geçirmenizde sorun olmadığını söylerler ama sonra bütün hafta bu konuda sıkıntı yaratırlar.

• İş-yaşam dengesinin önemli olduğunu söylerler ama sürekli akşamları ofiste olurlar.

• Farklı siyasi görüşlerinize saygı duyduklarını söylerler ama konusu açıldığında da görüşlerinizi dikkate almazlar.

Her ne kadar güzel , yakışıklı ya da eğlenceli olurlarsa olsunlar, yaptıklarıyla söyledikleri ters düşen biriyle ilişkiniz olursa, mutsuz olursunuz. Öyleyse gelecekteki kendinize bir iyilik yapın ve tercihlerinizi iyi yapın.

2. Kendilerini asla tamamen size bırakmazlar.

Mutlu uzun vadeli ilişkiler güvene dayanır. Ve güven yakınlık gerektirir . Umutlarınız ve hayallerinizden en derin korkularınıza ve güvensizliklerinize kadar her konuda özgürce hayatı paylaşabilme ve birbirinize karşı dürüst olabildiğinizde gerçek ve uzun vadeli bir ilişki yaşayabilirsiniz. Yakın olamadığınız durumlar, ilişkide boşluklar yaratır. Ve sonunda bu boşluklar daha da büyür ve uçurum olur. İlişkinizdeki uçurumlarla zamanla ilişkiden çıkıp sadece oda/ev arkadaşı haline gelirsiniz. Ama genel olarak öfkeye  ve yalnızlığa yol açar.

Ama mesele şu ki neredeyse herkes, bazı konularda samimi olabilirken, bazı konularda ise daha uzak kalmayı tercih ediyorlar. Mesela:

• Bazılarının cinsel yakınlık konusunda bir sorunları yokken çocuklukları hakkında asla konuşmak istemezler.

• Ya da belki hayalleri ve özlem duydukları şeyler hakkında rahatça konuşabilirken başarısızlıkları ve kayıpları hakkında konuşmayı reddederler.

Bazı insanların yakın olmakta zorlanmasının nedeni genellikle duygusal kırılganlık sorunlarına bağlıdır.

Kimseye söyleyemedikleri duyguları ortaya çıkardığınızda, size açılmakta ve dürüst olmakta zorlanırlar.

Duygusal kırılganlık atlatılabilen bir şey olmasına rağmen, konuşmak istemezlerse atlatmak da mümkün olmaz. Bu nedenle, flört ederken veya uzun süreli bir ilişkiye girmeyi düşünürken, karşınızdaki insanın duygusal kırılganlıkla ilgili durumuna dikkatlice bakın. Eğer herhangi bir şey görürseniz, şunları düşünün:

• Kendilerine acı veren geçmiş deneyimleri veya anıları hakkında konuşmak istiyorlar mı?

• Hassaslıklarıyla ilgili zorlukların üstesinden gelmek için terapi veya danışmanlığı denemeye istekliler mi?

• Ve belki de en önemlisi, kırılganlıkla ilgili yaşadıkları zorlukları kabulleniyorlar mı?

Her insanın zayıf yönleri ve hassas noktaları, gizli tutmayı tercih ettiği şeyler var. Ama uzun vadeli bir ilişkiye girecekseniz, bu tür şeylere dikkat etmenizde yarar  var.

3. Kendinizi kötü hissetmeniz için uğraşırlar.

Ne olursa olsun eğer karşınızdaki insan sizin kendinizi kötü hissetmeniz için uğraşıyorsa derhal o kişiyle tüm bağlantınızı kesmenizi öneririz. Duygusal olarak olgunlaşmamış biriyle görüşürseniz yaşayacağınız sorunlarından biri de budur. Kendine saygısı olmayan ve güvensizlik problemi olan insanlar her zaman kendilerini daha iyi hissetmenin yollarını ararlar. Ve çoğu zaman bunu başka insanların üzerinden yaparlar. Örneğin, duygusal olarak olgunlaşmamış insanlar başkalarını sık sık eleştirme eğilimindedir. Başka insanların ne kadar kötü ve yetersiz olduğunu söyleyerek kendilerini daha iyi, zeki ve üstün hissederler. Kendileri hakkında iyi hissetmenin sağlıklı bir yolunu bulamadıkları için, diğer insanlardaki kusurları bulurlar, bu da kendilerini geçici olarak daha iyi hissetmelerini sağlar.

Mesela,

data.junkee.com

Partnerinizin birlikte olduğunuzda telefonuyla  daha az zaman

geçirmesini istediğinizi varsayalım. Bunu söylüyorsunuz ve karşılıklı bir tartışma başlıyor. Sonunda partneriniz size 'Sen de bana biraz güvenseydin böyle olmazdı' diyor. Sizi suçlamaya kalkıyor. Sanki problem çıkaran sizmişsiniz gibi bir tablo çiziyor. Sakın Kanmayın. Ve eğer bu durumun sürekli tekrarlandığını fark ettiyseniz muhtemelen duygusal olarak olgunlaşmamış biriyle berabersiniz demektir. Partneriniz eleştirilere olgun bir şekilde yanıt veremeyecek kadar güvensizse, ondan uzak durmanızda yarar var.

4. Yeni şeyler denemek istemezler.

Bir evlilikte veya uzun süreli bir ilişkide mutsuzluğa neden olan diğer bir şey ise kişilerin sert ve değişmez tavırlarıdır. Mesela:

• Tatillerde asla yeni bir şey denemek istemez, her yıl aynı yere gitmek, aynı şeyleri yapmak isterler...

 • Defalarca ev işlerine yardım etmelerini söylersiniz ama asla cevap vermez ve yardım etmezler.

• Maddi açıdan durumunuzu daha iyi bir düzene sokmak için planlama yapmayı önerdiğinizde asla önerilere uymazlar.

• Çocuklarınız var ise, ebeveynlik yapma konusunda bildiğinden şaşmazlar. Belki de farklı bir şeyler yapmanız gerektiğini veya en azından bazı farklı seçenekler hakkında bilgi edinmemiz gerektiğini söylersiniz ama asla kabul etmezler.

Bir yandan da, romantik bir ilişkinin uzun vadede ilerleyeceğini gösteren diğer bir şey de, her bir kişinin yeni şeyler denemeye ve alışılmadık veya rahatsız edici şeyleri yapmayı öğrenmeye istekli olmasıdır.

Herkes ilişkinin başlarında yeni şeyler öğrenmeye, denemeye veya tavsiyelere açık olduklarını söyler.

Ama bu durumu önceden bir gözden geçirseniz fayda var. Mesela kendinize şu soruları sorabilirsiniz:

• Beraber olduğunuz kişi eleştiri kabul ediyor mu? Yoksa savunmacı ve tartışmacı mı oluyorlar?

• Yeni veya sıra dışı bir şey yapmayı önerseniz, onu kabul mu ederler yoksa kendi bildiklerini mi okurlar?

• Bir şeye takılıp kaldıklarında veya zorlandıklarında, yardım mı istiyorlar yoksa tavsiye mi istiyorlar?

Zorluklar karşısında uyum sağlamaya yönelik hareket eden insanlar, mutlaka sizi mutlu edecektir. Sadece minimum stres ve çatışma ile birlikte zor zamanları atlatmakla kalmayacak, aynı zamanda birlikteliğinizden mutlu da olursunuz. Biriyle çıkarken, esnekliğin davranışsal kanıtlarını ve yeni şeyler öğrenmek ve denemek için isteklilik arayın.

5. Son sözü söylemekte ısrarcı olurlar.

Şimdi bu alt başlığı okuyup kendi kendinize düşünmüş olabilirsiniz: Gerçekten oldukça tuhaf bir durum ama bu tipte insanlar son sözü hep kendileri söylemek isterler. Mutlaka herkes konuşma bitimlerinde bir son sözü söylemeye çalışır. Herkes kendisini haklı hissetmeyi ve konuşmayı 'kazandığımızı' görmeyi ister elbette. Ama tuhaf olan şey, her konuşma ve anlaşmaz noktasında son sözü söylemeyi kendine bir hayat tarzı edinmiş insanlardır.

Eğer karşınızdaki insan her zaman son sözü söylemekten kendini alamıyorsa bu genellikle çok daha rahatsız edici altta yatan sorunların belirtisidir.

Yani, başka birinin haklı olduğunu kabul etmeye tahammül edemeyecek kadar güvensizdirler. Egoları o kadar kırılgandır ki, kimin haklı olduğuna bakılmaksızın tek bir tartışmayı bile 'kaybetmeyi' kaldıramaz. Son sözü söylemekte ısrar eden biriyle beraberseniz, ilişkinizi bir gözden geçirmelisiniz derim.

6. Sürekli güvence arayışındadırlar.

Sürekli güvence arayışı genellikle kronik kaygı ve bağımlılık sorunlarının bir işaretidir. Belki de insanların bir partner seçerken en çok dikkat ettikleri şeydir. Mesela kişiler şu tarz düşüncelere girerler:

• O kadar kendinden emin biriyle beraberim ki, endişelerim ve güvensizlik sorunumla baş etmem konusunda bana gerçekten yardımcı oluyor.

• Onun sosyal ve girişken oluşunu seviyorum. Kabuğumdan çıkmama gerçekten yardım ediyor.

•Zeki ve komik oluşunu seviyorum. Konuşmalarımız beni her zaman çok daha zeki hissettiriyor.

• Çok bağımsız ve yaratıcı birisi. Hayat boyu kuralcı biri oldum, o yüzden ihtiyacım olduğunda sınırları zorlamama gerçekten yardımcı oluyor.

Çiftlerin her zaman böyle şeyler söylediğini duyuyorsunuzdur.

Ve kendi mizacınız veya tercihlerinizi tamamlayan bir partner aslında yanlış bir şey olmasa da, her daim partnerinize güvenmek şu sebeplerden dolayı aslında çok da iyi bir şey değil.

• Kendinize ne kadar güvendiğiniz önemli değil, partnerinizin güvensizliklerini asla tamamen yok edemezsiniz.

• Ne kadar sosyal olursanız olun, partnerinizin birkaç iyi arkadaşının olması her zaman ilişkinizde sorun yaratacaktır.

Kendine değer verme, kaygı ve düşük güven gibi sorunları olan biriyle çıkıyorsanız, ona kaç kez güven verirseniz verin, karşı tarafın tamamen düzelmesi çok zordur. Aslında, onlara güven vermenizin kaygılarını daha da ileri boyuta taşıyabilir. Kaygı veya güvensizlik duygularıyla mücadele eden biriyle beraber olmanız sizi yoracaktır emin olun.

7. Ne istediklerini bilmezler.

Kendini açıkça ifade edemeyen veya en azından kendileri için gerçekten önemli olan şeyleri keşfedemeyen biriyle ilişki kurmak duygusal açıdan risklidir.

Durum oldukça basittir aslında:

• Bir ilişkide uzun vadeli mutluluk için kişilerin ne istediklerinin farkında olmaları gerekir.

• Karşınızdaki kişi, kendisi için gerçekten önemli olan birkaç şeyi ve nedenini ifade edemiyorsa, bu, değerlerinin ne olduğunu gerçekten tam olarak bilmediklerini gösterir.

• Ve karşınızdaki kişi değerlerinin ne olduğunu bilmiyorsa, sizinkiyle uyumlu olup olmadığını da anlamak mümkün olmaz.

Değerler ve ilkeler kümesine sahip olmak genellikle zaman içinde gelişen karmaşık bir şeydir.

Karşınızdaki kişinin, kendi değerleri hakkında konuşabilmesi, onları makul bir şekilde iyi ifade edebilmesi gerekir.

Peki, gerçekten ne istediklerini bilip bilmediklerini nasıl anlarsınız? Karşınızdaki kişiye bu soruları sorabilirsiniz:

• Hayatınızda her daim uymaya gayret ettiğiniz ilkeler nelerdir?

• En çok neye istiyorsunuz?

• Bana eskiden savunduğunuz ama sonradan savunmadığınız bir şey anlatın.

• Ailenizden hangi değerleri miras aldınız?

• Manevi değerler sizin için ne kadar önemli (örneğin, din gibi)?

• Hangi değerleri paylaşmamız ve temelde aynı fikirde olmamızın önemli olduğunu düşünüyorsunuz?

• Politik düşünceleriniz nelerdir? Etik değerleriniz veya kariyeriniz hakkında konuşmak ister misiniz?

Böyle sorular sorduğunuzda ne oluyor?

Partneriniz rahatsız oluyor ve kaçıyor mu? Yoksa rahatsız olsa bile bunları cevaplamaya istekli mi? Gerçek, içten yanıtlar mı veriyor yoksa klişelere mi bağlı kalıyor? Ne kadar belirsiz olursa olsun, herkesin hayatında değerleri vardır. Ve eninde sonunda , bu değerler ilişkinizin temel taşı haline gelecektir. Düşünecek kadar olgun olmayan ve değerleri hakkında konuşmaya istekli olmayan biriyle ilişkinizi gözden geçirseniz iyi olur.

Popüler İçerikler

Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
YORUMLAR
02.12.2020

İçeriği hazırlayan arkadaş, baya ciddi bir aşk acısı çekiyor herhalde :)) Kendini güzel telkin etmiş :)

02.12.2020

Ya arkadaş bir deyim vardır psikoloğa ya da psikyatriye gerçek hastalar gitmez.Gerçek hastaların mahvettiği kişiler psikoloğa ya da psikyatriye gider. Burda da öyle , ben de sevmek istiyorum kendimi bırakmak istiyorum ama korkuyorum güvenemiyorum yüzde yüz bırakamam. Bizi de bu hale birileri getirdi.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ