Yurt dışı uçak biletleri ucuzlayıp Türkiye'deki tatil mekanları da pahalılaştıkça her geçen yıl daha fazla kişi yurt dışı tatillerine gidiyor. Bu destinasyonların başında da 'hiç bitmeyen moda' Paris geliyor.
Paris'te henüz turist işgaline uğramamış, Paris'in Fransız ve Parizyen karakterini tadını ala ala görüp deneyimleyebileceğiniz en güzel 11 sokak...
4. Arrondismant'daki Rue des Barres (rü de bar), 15. yüzyıldan kalma Saint-Gervais-Saint-Protais Kilisesi ile sizi karşılar. Seine kenarından giderken Quai de L'Hotel de Ville'e geldiğinizde sağ tarafınızda kalır. Binaları ve yeşillikleriyle dikkat çeken cadde, Johnny Depp'in 9. Kapı filmine sahne olan Café Louis Philippe'i barındırır. Bu kafenin yanı sıra, ünlü restoran Chez Julien ve taze salatalarıyla ünlü L'Ebouillant da bu caddede yer alır.
Buram buram sanat kokan Montmatre'ın salkımlarla kaplı sokağı Rue de l'Abreuvoir (rü dö labrövuar), Paris'in en güzel caddelerinden biridir. Her daim hafif bir rüzgarın estiği sokak Picasso'nun, Degas'ın, Renoir'ın ayak izleriyle kaplıdır. Soğuk bir şeyler içmek için yine ünlü ressamların mekanı La Maison Rose'a uğrayabilirsiniz.
Paris'te çekilen her filmin en az bir sahnesinin geçtiği Cour du Commerce-Saint-André (kur dü kommers sen andre), Quartier Latin'in minik ama tatlı sokaklarından biridir. 18. yüzyıldan kalma sokak, şehrin ilk kafesine de ev sahipliği yapmaktadır. 1686'da açılan ve dekoru tarih kokan Le Procope'a uğramadan ve crêpes flambée (krep flambe) yemeden dönmeyin.
Bir ucu 1., bir ucu 2. Arrondismant'a çıkan Paris'in İstiklal Caddesi Rue Montorgueil (rü montoğgöy). Cadde, tarihi 1730'a dayanan şehrin en eski fırınlarından La Maison Stohrer'e ev sahipliği yapıyor. Kasapları, çiçekçileri, peynircileri ve balıkçılarıyla eski mahalle havasının yaşandığı oldukça renkli olan caddeye, güney ucundan aç karnına girip, caddenin kuzey ucundan tok olarak çıkabilirsiniz. 1875'te kurulan L'Escargot ve 20. yüzyılın vazgeçilmezi Au Rocher de Cancale uğramadan geçmemeniz gereken diğer restoranlar.
Gare de Lyon'dan çıkınca, elinizdeki valiziniz de çok ağır değilse, Diderot Bulvarı'nı geçin ve Paris'in en cici sokağı Rue Crémieux (rü kremiyö)'ye dalın. Rengarenk ve önü çiçeklerle süslü evleri ile her karesi instagrama koymalık bu sokağı sakın kaçırmayın.
4. Arrondismant'nın 303 metrelik caddesi Rue de Rosiers (rü dö rozie), Yahudi Mahallesi'nin alışveriş merkezidir. Saint Gervais semtindeki sokağa metronun Saint-Paul çıkışından ulaşılabilir. Orta Çağ havasının her taşına sindiği bu falafelleriyle ünlü sokaktan L'As du Falafel'e uğramadan dönmeyin. Bir de No.4'teki şu an butik olarak işletilen Hammam sauna Saint-Paul'ü görmeden geçmeyin.
Amelie filminin ünlü kafesi Café des 2 Moulins'e ev sahipliği yapan Rue Lepic, 18. Arrondismant'da, Grand-Carrières semtinde bulunur. Vincent Van Gogh'un 54 numarada erkek kardeşi Theo ile yaşadığı cadde, Monmatre'ın en eski caddelerinden biridir. Moulin Rouge'u solunuza aldığınızda, kıvrıla kıvrıla çıkan bir yokuş olan Rue Lepic, sizi À La Pomponette ve Le Moulin de la Galette gibi ünlü restoranlara götürecektir.
Bastille Meydanı'ndan metronun Sait-Paul çıkışına kadarki uzun cadde olan Rue Saint-Antoine (rü sen antuan), fasadıyla ünlü Saint-Paul-Saint-Louis Kilisesi, ünlü peynirci Laurant Dubois ve bagetleriyle meşhur Miss Manon'a ev sahipliği yapar. Fransız şaraplarından tatmak için uğranacak durağı ise Caves Saint-Antoine'dır. Oturup dinlenmek için hemen yakınlarındaki yemyeşil Place des Vosges'a gidilebilir.
Rive Gauche'un (Paris'in sol yakasının) en eski sokaklarından biri olan Rue de La Huchette (rü dö la üşet), jazz severlerin ilk durağı. 1946'dan beri faaliyette olan Paris'in en ünlü caz kafesi Le Caveau de la Huchette'e ev sahipliği yapan cadde, aynı zamanda Yunan restoranlarıyla da biliniyor.
10. Arrondismant'da bulunan, Saint-Martin Kanalı boyunca uzanan Quai de Jemmapes (ke dö jömap), ağaçlar altında sakinliğiyle dikkat çeken bir yerdir. Kongolu Papa Kourand'ın açtığı Le Comptoir Général, egzotik yapısıyla mutlaka uğranması gereken mekanlardandır.
Champs - Elysées'den Concorde Meydanı'na doğru giderken, bir yanında Grand Palais, bir yanında Petit Palais, bir ucunda Pont Alexandre III (3. Aleksandr Köprüsü) ile Les İnvalides'e uzanan Winston Churchill Bulvarı, Eiffel Kulesi manzarasıyla sizi çekiyor. Champs Elysées - Clemenceau metro çıkışı ile de ulaşabileceğiniz bulvarı görmeden geçmek zaten pek mümkün değil.