Listeye '1987: When The Day Comes' filmini izleyerek başlamanızı öneririm. 😱
Listeye '1987: When The Day Comes' filmini izleyerek başlamanızı öneririm. 😱
Joo-ran yetenekli kızlardan biridir. Gyeongseong adında yatılı okula kaydolur. Sıradan okullardan olmayan bu yerden kimsenin haberi yoktur. Joo-ran, adaşı başka kızla tanışır. Ancak tanıştığının hemen arkasından kaybolur. Bu durumu araştırmaya karar verir...
Bok-Soon normalde sakin olmasına rağmen sinirlendiğinde deliren ve kardeşi ile yalnız yaşayan biridir. Bu yüzden lakabı “deli kadın” olarak bilinmektedir. Bir gün soğukkanlı katil Tae-Soo, Bok-Soon’un kardeşini öldürür. Şimdi Bok-Soon için intikam zamanıdır. Çeşitli insan gruplarını öldürdükten sonra da öldürmeye odaklı bir dram.
Bir adam cinsel taciz, kaçırma ve cinayet suçu ile hapishaneye girer. Yıllar sonra, kızı avukat olur ve babasının masumiyetini kanıtlamak için elinden geleni yapar.
1920'lerin sonunda geçen film, bağımsızlığını kazanmak için şiddete başvuran direnişçi bir örgütü ve onları durdurmaya çalışan Japon ajanları arasındaki kedi-fare oyunlarını anlatıyor.
Psikolojik gerilim içerikli film uslubu ve oyunculuk performansı ile dikkat çekiyor. İki kız kardeşin anneleri tuhaf bir biçimde ölür ve bunu takiben de kardeşler hastalanırlar. İyileşene dek de hastanede kalırlar. Tedavileri tamamlandıktan sonra eve dönen kardeşler, babalarının yeni eşi olan Eun-joo isimli üvey anneleriyle anlaşamaz. Zaman zaman üvey annelerinin garip davranışları ve kardeşlerin hastalığının tekrarlaması evde huzursuzluk yaratır. Ayrıca babalarının olaylara tepkisiz kalışı ve labirenti andıran yapısıyla yaşadıkları ev, kızları tedirgin etmeye başlar. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de doğaüstü olayların meydana gelmesi, gerilimi arttıracaktır.
Annesinin cenazesinden dönmekte olan polis memuru Gun-Soo, yolculuk esnasında kazara bir adama çarpar ve adam oracıkta hayatını kaybeder. Gun-Soo, anın şokuyla riskli bir karar alarak olayı örtbas etmeye karar verir; adamın cesedini annesinin tabutunun içine saklar. Bu hareketi kısa süre içerisinde büyük karmaşalara neden olacaktır.
En iyi arkadaşını kaçırmamak için çok uluslu büyük bir şirketin her şeyini riske atan genç kız Mija'yla tanışın, en yakın arkadaşı ise Okja adında büyük bir hayvan...
Kasabaya gelen yabancıyla birlikte gizemli bir hastalık hızla yayılmaya başlar. Yerel polis memurlarından biri olayın içine sürüklenir ve kızını kurtarmak için bu gizemli olayı çözmek zorundadır.
Kang Ha Neul'ün kendisine göre kusursuz bir abisi vardır. Abisi Kim Moo Yul'a hayranlık beslemektedir. Fakat bir gün abisi gözlerinin önünde kaçırılır ve günlerce süren aramaların sonunda, 19 gün sonra, geri döner. Fakat abisi o 19 güne dair hiçbir şey hatırlamamaktadır. Bu olaydan sonra ise abisi bambaşka biri olur. Abisinin değişimine şaşıran Kang Ha Neul bu değişimin ardındaki sır perdesini aralamaya kararlıdır.
Sok-woo, yoğun iş temposundan dolayı sürekli kızını ihmal etmektedir. Doğum gününde kızının ısrarlarına dayanamayan Sok-woo, onu eski eşinin yanına götürmek için gönülsüzce Seul'den kalkıp Busan'a gidecek olan trene biner. Tren kalkmak üzereyken, Güney Kore'yi etkisi altına alan yıkıcı bir zombi virüsünden etkilenen bir kadın, virüsü trendekilere yaymaya başlar. Virüsün bulaştığı herkes, birer birer zombiye dönüşür. Sebebi belirlenemeyen virüs, tüm ülkeye yayılırken, hızla Busan'a yol alan trende de Sok-woo, kızı ve daha birçok yolcu amansız bir hayatta kalma mücadelesine girişir.
Hayatta en kötüsü insanın yapmadığı herhangi bir yanlışın acımasız ve ağır bir bedeline mahkum olmaktır. Lee Geum-ja işlemediği bir suçtan ötürü hüküm giymiş ve bu sebeple de 13,5 yıl süre ile hapis yatmıştır. Burası bir Kadın Hapishanesidir. Buradan içeri adımını attığı gün intikam alma sürecini başlatan ve bu amaçla ileride özel bir hizmet talep edeceği mahkum arkadaşlarına akla hayale gelmedik güzellikler yapan Lee Geum-ja; kendisini bu duruma sokan kişiyi bizzat kuracağı mahkemede yargılayacağı günün hayaliyle yaşamaktadır.
Ara sıra yazarlıkla uğraşan Jongsu aynı zamanda yarı zamanlı kuryelik yapmaktadır. Bir gün bir paket teslimatına giden Jongsu bu sırada eski komşusu Haemi’yle karşılaşır. İkisi arasında kısa zamanda bir çekim oluşsa da Haemi’nin hayallerindeki Afrika seyahatine çıkması gerekmektedir. Genç kadın seyahate çıkmadan önce Jongsu’dan bir ricada bulunur. Haemi, ülke dışında olduğu zaman zarfında Jongsu’dan kedisine göz kulak olmasını talep eder. Jongsu, bu vesile ile aralarındaki iletişiminin kopmayacağını düşünerek genç kadının ricasını kabul eder. Ne var ki Haemi’nin geziden Ben adında gizemli bir adamla dönmesi, Jongsu başta olmak üzere herkesin hayatını kökünden değiştirir...
1987 yılında bir üniversite öğrencisi olan Park Jong-Chul (Yeo Jin-Goo) demokrasi yanlısı hareket üyesidir. Bir gün polis tarafından tutuklanır. Jong-Chul’u konuşturabilmek için polis karakolunda ona işkence yapılır ve gördüğü işkenceden dolayı hayatını kaybeder. Polis ve hükümet bunu ört pas etmeye çalışır. Ancak medya ve üniversite öğrencileri gerçeği herkese göstermek için bir mücadeleye girer.
Kyung-chul sırf kişisel tatmin için insanların canını kıymaktan çekinmeyen psikopat bir seri-katildir. O kadar vahşi ve acımasızdır ki kadın, çocuk, yaşlı ayırt etmeden herkesi öldürebilir ve bu haliyle polis için daha da zor, bir sonraki adımı tahmin edilemez bir hedef haline gelmiştir. Fakat emekli bir komiserin kızı olan Joo-yeon’u kaçırınca Kyung-chul bütün hıncı da kendisine çekecektir. Yetenekli, gizli bir ajan olan Dae-hoon ise vahşi biçimde öldürülen genç kadının nişanlısıdır. Sevdiği kadının hunharca öldürülmesi Dae-hoon'u tek başına bu vahşi seri katile karşı harekete geçirecektir... Canavarı engellemek için kendisi bir canavara dönüşmeye hazırdır...
Ana, benzersiz bir cinayet filmi olmanın yanı sıra anne sevgisini ele alan duygusal bir hikâye. Kim Hye-ja filmde adını hiç öğrenmediğimiz aşırı korumacı anneyi canlandırıyor. Yirmi yedi yaşındaki utangaç, sessiz ve zihinsel engelli oğlu cinayetle suçlanıp hapse atılınca, kadın gerçek katilin peşine düşer. Ancak kasaba halkının sırları açığa çıktıkça, kimsenin masum olmadığı anlaşılır. Kore’nin Oscar adayı olan bu melodram, bir kadının çocuğunu korumak için neler yapabileceğini gözler önüne seriyor.
Cha Tae-Sik, mahallesinde 'Ajusshi' olarak bilinen esrarengiz ama çevresine zararı dokunmayan bir adamdır. Bir rehine dükkanı işleten Cha Tae-Sik, komşusunun kızı olan So-Mi ile aralarında bir bağ oluşur. Esrarkeş annesi sorun çıkardığında ona göz kulak olur. Küçük So Mi, annesinin çalıştığı yerde karıştığı bir uyuşturucu işinden dolayı kaçırılır. Bunun üzerine Cha Tae-Sik ,mafya tarafından kaçırılan küçük kıza yardım etmek için çekildiği köşesinden dışarı çıkar.
Cinayet Günlüğü'nde Güney Kore 90'lı yılların sonlarında askeri bir yönetimin baskıcı tavrının altındadır. Ülkede sansürler ve baskı her gün ağırlaşarak devam etmektedir. Bir gün bir tecavüze uğramış olan bir kadın vahşice bir cinayete kurban gider. Olayı çözmek için işin başına lokal bir polis dedektifi olan Park Doo-Man getirilir. Ancak uyguladığı tüm yöntemler onu cinayetten uzaklaştırır. Bunun üzerine görevin başına getirilen Seo, önceki dedektiften daha başarılı olmak için elinden geleni yapacaktır.
intikam temasının psikolojik yönünü en iyi işleyen yapımlar bunlardan çıkıyor.
Kim-ki Duk filmlerini, özellikle de Bin Jip (Bos Ev), de öneririm.
train to busan ı tavsiye ederim