Para Hakkında Az Bilinen 8 Şey

8. İlk kağıt parayı Çinliler kullandı

Avrupa'da ilk kağıt para İsveçliler tarafından 1661 tarihinde tedavüle sokuldu. Ancak bu tarihten tam 700 yıl önce Çinliler kağıt para kullanmaktaydı. Esasında Çinliler resmi olarak kağıt paralar basılmadan önce de kağıt para kullanma alışkanlığına sahipti. O tarihlerde bölgede en çok kullanılan paralar, bakırdan yapılıyordu. Binlerce madeni bakır parayı bir noktadan diğerine taşımak da hem çok riskli bir işti hem de taşıma maliyetlerini arttırmaktaydı. Bu yüzden Çinli tacirler, bu bakır paraları alıyor, üstünde bakır paranın değeri yazan bir senet düzenliyor ve ticarette bu senetleri kullanıyordu. 200 yıl boyunca bu senetler adeta birer kağıt para olarak kullanıldı ancak yaygınlaşması Song Hanedanı'na nasip oldu. O tarihlerde Çin'de bakır kıtlığı başgösterince, tacirler ve devlet kağıt para kullanmanın çok daha mantıklı bir iş olduğuna kanaat getirdiler ve bu uygulamayı başlattılar. Böylece yüzlerce yıl sürecek kağıt para hakimiyetinin de ilk uygulayıcısı oldular.

7. İnkalar hiç para kullanmadan koca bir imparatorluk kurdular

Napolyon'un meşhur lafını biliyorsunuz 'para para para.' İmparatorluklar savaşlardan çok para ile kurulur ve koca uluslar para ile hareket ederler. Elbette tarihte istisnaları da var. Para olarak fasulyeleri veya tekstil ürünlerini kullanan Aztek ve Mayaların aksine İnkaların 'para' konsepti yoktu. Genel olarak alışverişler trampa ile yapılıyordu. Peki bu adamlar koca bir imparatorluğu nasıl kurdular? Doğrudan emek sömürüsüyle. Mit'a adı verilen bir sistemle 15 yaşından büyük erkekler yılın belirli bir zaman diliminde bedava devlet için çalışıyorlardı. Bedava emeği kullanarak İnka devleti 23 bin kilometre uzunluğunda bir yol ağı yaptı, devlet saraylarını ve kamu binalarını inşa etti. Bunun karşılığında da devlet halka temel ihtiyaçlarını bedava sağlıyordu. Yiyecek, içecek, barınma ve giyinme masrafları kamu tarafından karşılanmaktaydı. Durum böyle olunca zaten para olsa bile herhangi bir İnkalının para harcayabileceği bir yer kalmıyordu. Her şeyi halk devlet için üretiyor sonra devlet de bu üretilenlerin bir kısmını tek elden halka dağıtıyordu. Bir an düşününce 'pek fena bir sistem değilmiş' denebilir ama yılın üçte ikisini devlet için çalışarak geçirip, sonra saraydakiler zenginlikten şişerken el başta oturmanın pek keyifli bir tarafı yok. Tabi İnkalılarla hala çok kolay empati kurabiliyor olmamız da içinde yaşadığımız halin resmi olsa gerek.

6. Ortaçağ'da tüccarlar bir çeşit kredi kartı kullanmaktaydı

Ortaçağ'da yaşanan büyük zorluklardan birisi de halkın büyük kısmının okuma yazma bilmemesi nedeniyle oluşan hesap hatalarıydı. Tüccarlar bile bu hesap hataları nedeniyle zor durumda kalıyordu. Çözüm uzun bir sopada bulundu. Tüccarla alıcı birlikte uzun bir sopayı temizliyor, sonra üstüne toplam borcu gösteren çentikler atıyorlardı. Daha sonra sopa ortadan ikiye ayrılıyor, bir kısmı kredi veren tüccarda, diğeri de borçluda kalıyordu. Tüccar borcunun hangi kısmını öderse, sopa birleştiriliyor, ödenen borç miktarını gösteren kısım siliniyor ve böylece toplam borç yeniden hesaplanıyordu. Bu sistem Avrupa'nın önemli bir kısmında uygulandı ancak İngiltere'de inanılmaz bir yaygınlığa ulaştı. Öyle ki 1826 yılına kadar Britanya'da vergi tahsilatı bile bu sopalarla yapılıyordu.

5. Yüz Trilyon Dolarlık Para

Yüzde yüz, yüzde 200 hatta yüzde 1000'lik enflasyon rakamlarını kabul edebilirsiniz ama 2008 yılı Ağustos ayında Zimbabve'de enflasyon yüzde 471 milyondu. İç çatışmalar, politik istikrarsızlık ve gerçekten akıl almaz bir ekonomi politikası ile Zimbabve parası da puldan bile daha değersiz bir hale gelmişti. Öyle ki bir ekmek 300 milyar Zimbabve Doları ediyordu. Hükümet çareyi 100 Trilyon Dolar değerinde banknot basmakta buldu. Ancak bu da sorunu çözmedi. Hiperenflasyon artarak devam etti. Neticede Zimbabve (artık bu işi yapamadığını anladığından olacak) para basmamayı ve ülkede tamamen yabancı paraların kullanılmasını kabul etti. Enflasyon bu sayede düştü. Bugün hala Zimbabve para basmıyor. Geçen yıl Ocak ayında Zimbabve hükümeti resmi olarak Amerikan Doları, Güney Afrika Rand'ı, Botsvana Pula'sı, İngiliz Poundu, Euro, Yen, Rupi ve Yuan'ın para birimi olarak ülke sınırları içinde kullanılabileceğini ilan etti. Hükümet sanayi sektörü kapasite kullanım oranı yüzde 60 ve üzerine varıncaya kadar para basmamayı vaad ediyor.

4. Farelerin yediği 1 milyar dolar

Kolombiyalı uyuşturucu baronu Pablo Escobar, bir dönem günde yaklaşık 500 milyon dolar kazanıyordu. Kardeşine göre bu dönemde sadece yüz dolarlık banknotları bantlamak için 1000 dolarlık plastik bant alıyorlar, bütün paraları da bir depoda saklıyorlardı. Depoda saklanan para o kadar büyüktü ki, bir milyar dolarlık bölümünün fareler tarafından yenildiğini ve kullanılamaz hale geldiğini uzun bir süre sonra farkettiler. Adam, zenginlikten bugünkü kurdan 2 milyar 700 milyon lira değerinde parasının kaybolduğunu bile farketmemişti. Bu miktar da fareler tarafından yenilen en pahalı yemek oluyor.

3. Dünyanın en zengin insanı Mali Kralı Mansa Musa

14. yüzyılda Mali'yi yöneten Mansa Musa, altın ve tuzdan devasa bir servet edinmişti. Kendi döneminde de zenginliği göklere çıkarılan bir insandı ama bu zenginliğin gerçek boyutunu ancak iktisatçıların yaptığı bir çalışmayla anlayabildik. Bugüne uyarlandığında, Mansa Musa'nın servetinin büyüklüğü tam 400 milyar dolardı.  Yani adamın serveti, bugünkü İran'ın 1 yıllık gayri safi yurtiçi hasılasına eşit. Bu servetle açık ara dünyanın gelmiş geçmiş en zengin insanı olduğu kabul edilen Mansa Musa'nın çocuklarına ne yazık ki bu servet hayır getirmedi. İç çatışmalara düştüler ve ülkenin zenginliği de kayboldu. Demek ki servet edinmek kadar arkada kalıcı bir sistem bırakmak da kıymetli.

2. Para bağımlılık yapıyor

Yapılan araştırmalara göre özellikle yüksek kazanç sağlayan kişilerde, para kazanma ve başarı ile birlikte paraya karşı duygusal bir bağımlılık da başlıyor. İnsanlar para kazandıkça, büyük bir zafer elde ediyor, salgılanan hormonlarla da psikolojik bir bağımlılık süreci başlıyor. Özellikle 'kar' maksimizasyonunun çok önemli olduğu sektörlerde yöneticilerin paraya karşı bu tip bir bağımlılık geliştirdiği, yani parayı kendi zevk aldıkları mamül ve hizmetleri almak, kendi mutluluk ve yaşam kalitelerini geliştirmekten ziyade sadece saklamak için istemeye dönüştükleri görülmüş. Böyle paradan hayır mı gelir. Memleketimizde çok güzel ifade edildiği gibi 'yiyemedikten sonra parayı ne yapayım?' Hakikaten öyle.

1. İnsanlar para hakkında seksten daha fazla fantezi kuruyor

Yapılan bir başka araştırmanın sonucu yukarıdakinden daha ilginç. Business Insider tarafından açıklanan bir araştırmaya göre, insanlar seksten daha fazla para hakkında fantezi kuruyorlar. Rüyalarımızı ve hayallerimizi aşk, mutluluk ve sair insani duygu değil, doğrudan para süslüyor. Hatta şu Dan Bilzerian fotoğrafına bakınca bile içimizden aynı duygu geçiyor: 'Adamda ne para var..'

Popüler İçerikler

"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Icardi'nin A Milli Takım Forması Giymesi İçin CİMER'e Başvuruda Bulunuldu!