Halihazırda bir milyoner değilseniz, matematik milyoner olma yolu boyunca arkadaşınız ve yol göstericiniz olabilir. Hemen hemen tüm stratejiler, bir dereceye kadar sayılara ve istatistiklere dayanır. Biz de bu konumuzda milyoner olmanın 10 adımından bahsettik.
Cuma öğleden sonra aldığınız ürünü her zaman ödediğiniz fiyatın iki katına satabilirsiniz. Böylece başlangıç paranızı ürün tedarikine harcarsınız, onları satıp paranızı ikiye katlarsınız, ardından parayı gelecek hafta iki kat daha fazla ürün stoklamak için kullanırsınız. Bu şekilde cebinizde bir hafta sonra 2 bin sterlin, iki hafta sonra 4 bin sterlin ve 10 hafta sonra 1 milyon 24 bin sterlin olacak. Tabii ki, bu gerçekten pratik bir yöntem değil. Bununla birlikte bu örnek, üstel büyümenin büyüsünü bizlere gösterir.
Bir yatırım fırsatı veya iş modeli düşünüldüğünde, belirli bir büyüme oranında paranızı ikiye katlamanın ne kadar süreceğini bilmek genellikle yararlıdır. 72 Kuralı, bunu kafanızda hesaplamanın hızlı bir yoludur. 15. yüzyılda Luca Pacioli'nin yazdığı 'Summa de Aritmetica' eserinden beri kullanılmaktadır. Kural, 72 sayısını büyüme oranına (ya da tasarruf ve yatırımlar için faiz oranına) bölmektir: Sonuç size ilk yatırımın iki katına çıkması için gereken dönem sayısını verir.
Kumardan küçük bir servet kazanmanın en iyi yolunun büyük bir servetle başlamak olduğu eski bir şakadır. Ancak şaka bir yana, paranızın katlanarak artmasını sağlamanın en iyi yollarından bir tanesi, yalnızca halihazırda ellerinde önemli bir servete sahip olanlar tarafından kullanılabilir. Çoğu ekonomideki arazi fiyatları ve hisse senetleri veya hisseler için büyük pazarlar, on yıllardır enflasyonun yüzde 5-10'unda yükselme eğiliminde. Örneğin endeks fonlarına yatırım yapmak genellikle bu tür bir getiri sağlayacaktır.
İllaki daha önce çok başarılı olan yatırım fonları duymuşsunuzdur, ancak buzdağının görünmeyen tarafında başarılı olandan çok daha fazla başarısız olan ve iflas eden yatırımlar vardır. Nassim Nicholas Taleb, başarısızlıkları göz ardı edip yalnızca başarıya odaklanma durumu olan 'survivorship bias' kavramı ile, yatırım yöneticilerinin ne kadar iyi olduğunu abartmamıza neden olan durumlar hakkında yerinde gözlemler yapmıştır. Yatırımlar tamamen rastgele süreçler olsa da, bazı başarılar ve bazı başarısızlıklar kaçınılmaz olarak bu işler için mümkündür, ve başarılı yatırım yöneticileri şüphesiz kendilerinin zeki insanlar olduklarına inanırlar. Daha da önemlisi, yönetilen fonların sürekli olarak endeks fonlarından daha iyi performans gösterdiğini göz önünde bulundurmak lazım. Bu da ortalama olarak fon yöneticilerinin rastgele hisse senedi seçerek sizin yapabileceğinizden daha kötü bir yönetim yaptığı anlamına gelir.
Bahisler kendi lehlerine olmasaydı kumarhaneler ve bahisçiler para kazanamazlardı. Kasa avantajı, kumarhanenin orijinal bahsin yüzdesi olarak ifade edilen beklenen karı olarak tanımlanır. Çoğu oyun için bunu hesaplamanın yolu, o oyun için örnek olasılıklar aralığını analiz etmektir. Örneğin bir adet sıfırı olan rulet oyunu oynarken 37 tane olası sonuç vardır. Kırmızı rengi için 1 dolara bahse girerseniz, rulet çarkında denk gelmesi her biri eşit derecede olası olan 18 kazanan ve 19 kaybeden slot vardır. Yani beklenen değeriniz 18/37 – 19/37 = -1/37'dir. Bu işlem yüzde terimlerine dönüştürüldüğünde, bu yüzde -2.7'lik bir beklenen değerdir, yani kumarhanenin pozitif beklenen değeri (veya avantajı) %2.7'dir. Ve bu noktada kumarhanede çok sayıda masa ve oyun varsa, büyük sayılar kuralı devreye girer ve kasaya bu değere çok yakın bir para girişi olur. (Bu arada, 'şans', 'standart sapma' istatistiksel kavramıyla hemen hemen aynı şeydir, ancak bu yazımız, bu bağlantıyı tam olarak açıklamanın yeri değil.)
Riskten korunma fonlarının arkasındaki temel ilke kumar dünyasından gelir: 'arbitraj', farklı oranlardan yararlanmak için farklı bahisçilerle bahis oynama uygulamasıdır, 'riskten korunma' ise kumarbazlar tarafından daha çok bahis oranlarındaki değişkenliklerden yararlanmak için kullanılır. Örneğin, bir bahisçinin New York Giants'a Superbowl'da Denver Broncos'u yenmesi için 4/5'te 100 dolarlık bahsinizi aldığını ve aynı zamanda Broncos'a da bahis teklif ettiğini varsayalım, ki bu da ona totalde yüzde 10'luk bir avantaj sağlıyor. Ama şimdi diyelim ki Broncos yıldızı oyun kurucu ısınırken sakatlandı veya Giants oyun sırasında erkenden öne geçti. Artık Broncos'a 3/2 oranında bahis alabilirsiniz. Böylece, toplamlarınızı doğru yaparsanız (ve oyundaki değişiklikler sizin lehinizeyse) hangi takım kazanırsa kazansın, garantili bir kâr elde edebilirsiniz.
Tüm kumar sistemlerindeki temel kusuru anlamanın iyi bir yolu, kötü şöhretli Martingale sisteminin matematiğini incelemektir. Bu, rulet masasında kırmızı veya siyah gibi bir eşitlik bahsine tek bir birim bahisle başlamayı içerir. Kazanırsanız, kazancı bankaya yatırır ve yeniden başlarsınız. Kaybederseniz, bir sonraki tur için bahsinizi ikiye katlarsınız. Tamamlanan herhangi bir döngü için 1 birim kazançla geri dönersiniz: örneğin, üçüncü turda 1 + 2 + 4 = 7 birim için 8 birim iade edilir, 1 + 2 + 4 + 8 = 15 birim bahis için 16 birim iade edilir vb. Tabii ki sorun, bahis tutarınızın katlanarak artmasıdır, bu nedenle tüm kazancınızı kaybetmek için olması gereken tek şey orijinal paranızdan daha büyük bir kayıp dizisinin gelmesidir. Örneğin, arka arkaya 10 kayıp, 1 + 2 + 4 + 8 + 16 + 32 + 64 + 128 + 256 + 512 = 1023 birim desteler. 1024 birim ile başladıysanız, o zaman sadece 1 biriminiz kaldı ve bunu da kaybetmeden kalkıp kendinize bir keder içkisi ısmarlasanız iyi olur. Çoğu sistem gibi, Martingale sistemi de tüm riski nispeten seyrek görülen tek bir olayda toplar, bu yüzden pek çok saf kumarbazı iflas ettirmiştir.
1991'de, İngiltere'deki Essex'ten Paul Simmons ve John Carter, potansiyel bir 'kârlı iş' keşfettiler. Birçok bahisçi, golf turnuvalarında 'tek atışta topu deliğe sokma' başarısı için 100/1 gibi astronomik bahis oranları veriyordu. Bununla birlikte, kesin istatistiklerin ikili tarafından yakından incelenmesi, herhangi bir oyuncunun belirli bir turnuvada tek atışta topu deliğe sokma olasılığının oranlara göre çok daha mümkün olduğunu onlara söylüyordu. Bu nedenle avantaj bir kez olsun, kumarbazların lehineydi. Bu internet öncesi dönemiydi, bu yüzden ikili İngiltere'nin etrafındaki kasabalarda hızlı bir yolculuğa çıktılar ve büyüklü küçüklü bahisçilerle bahse girdiler. İkili, bahislerinin tümünü kazandıklarında, en az bir bahisçi ödeme yapmak yerine ülkeyi terk etti, ancak birçoğu borcunu ödedi ve bu sayede Simmons ve Carter birkaç yüz bin pound kazanmış oldular. Hikayenin ana konusu ise şu; insanların riski istatistiklerden ziyade sezgilerine göre fiyatlandırdığı durumlarda, genellikle ortaya çıkan hatalardan yararlanma fırsatı olacaktır.
Çoğu kumar durumunda, oranlar önceden ayarlanmıştır, böylece size verilen her seçeneğe bahis oynayıp kesin bir kârı garanti edemezsiniz. Bununla birlikte, piyango söz konusu olduğunda, bazen her bir bileti satın almanın ve kazanacağınızdan emin olmanın teorik olarak mümkün olduğu durumlar mevcuttur. 1960'ların başında, Rumen ekonomist Stefan Mandel, ülkesinin piyangosunda bunu yapmak için bir fırsat gördü. Her bir bileti satın almak için mali durumu yoktu, bunun yerine altı sayıdan en az beşini elde etmeyi garantilemek için gereken kombinasyonları manuel olarak hesapladı. Neyse ki, ilk seferinde ikramiyeyi vurmayı başardı ve ailesiyle birlikte Avustralya'ya göç etmek için yeterli parayı topladı. Orada, daha sonraki girişimlerini finanse etmek için yeterli parayı toplayabilecek bir sendika örgütledi. Avustralya'da tam 12 kez daha piyangoyu kazandı ve Küçük bir Güney Pasifik adasında lüks içinde yaşamaya gitti.
Bizi dolandırmak isteyenlere karşı birçok dezavantajımız, temel olasılığı anlama konusundaki başarısızlığımıza güvenir. Örneğin, 'mükemmel tahmin dolandırıcılığı'nda dolandırıcı, tekli futbol maçı gibi ikili sonucu olan bir olayı seçer. Ardından, dolandırıcının mükemmel bir tahmin yöntemine veya içeriden bilgiye sahip olduğunu iddia eden 16 bin e-posta gönderirler, bu e-postaların yarısı kazananı A, ve diğer yarısı kazananı B olarak tahmin eder. Ertesi hafta, kazanan olasılıkla gönderdikleri 8 bin maili ikiye bölerek, o hafta oynanacak olan maçın aynı şekilde A veya B sonucu ile biteceğini söyleyen epostalar gönderirler. Bunu dört kere yaptıktan sonra, ellerinde arka arkaya dört kez doğru tahmin alan 1000 kişi vardır. Şimdi dolandırıcı, diyelim ki 100 dolar gibi bir ücret karşılığında bu kişilere tahmin göndermeye devam etmeyi teklif eder. 1000 kişinin sadece yüzde 10'u bile teklifi kabul ederse, dolandırıcı 10 bin dolar kazanmış olur. Pratik olarak hiç bir şey yapmadan çalınan binlerce dolar...
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!
Baştan sona sallamışsın amk. Yazdıklarını sen anladıysan beni yatırıp s.ksinler. Yabancı kaynaktan içerik çalarken önce kendin anla, sonra çevir.
çalışarak emek vererek kazanmak en iyisi