20. yüzyılın başında Katolik Kilisesi içerisinde bir görüş, Kilisenin asli köklerine dönerek, şatafattan uzak, basit bir hayat tarzının sembolü olması gerektiğini ileri sürdü. Bir çok dogmanın kaldırılmasını talep eden bu hareket modernleşmeyi savunuyordu. Bu harekete karşı çıkan bazı Kardinaller ise böyle bir dönüşümün kilisenin sonunu getireceğini iddia ettiler. 1960 yılında yapılan İkinci Vatikan Konseyi'nde Modernizm'in bazı görüşleri Konsey tarafından kabul edildi. O tarihten bugüne kadar da özgürlükçülerle muhafazakarlar arasında Papalığı ele geçirme yarışı sürüyor. Papa Francis, halefi Benedictus gibi 'muhafazakar' kanatta yer alan bir kişi olarak biliniyor.