Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Papa basın toplantısı düzenlemedi, basından soru alınmadı. Onun yerine ortak bir açıklama yapıldı. Konuşmaya ilk olarak Erdoğan başladı.
Konuşmasında barış ve hoşgörü mesajları veren Erdoğan, dünyaya mesaj göndererek 'Türkiye kendi içinde birlikte yaşama kültürünü güçlü şekilde desteklerken bölgesinde ve dünyada da bunun mücadelesini samimi şekilde veriyor. Birlikte yaşama kültürünün küresel ölçekte desteklenmesi adına Türkiye'nin tavsiyelerinin dikkate alınması gerekir. Batıda yükselen tehditler konusunda da Türkiye'nin uyarı ve tavsiyelerine dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum' dedi.
Papa ise konuşmasında Türkiye'den övgüyle bahsedip konuşmasını 'Her şeye kadir yüce Tanrı Türkiye'yi kutsasın ve korusun ve onu etkin kabul görür bir barış inşacısı yapsın.' sözleriyle bitirdi.
ERDOĞAN'IN AÇIKLAMASINDAN SATIRBAŞLARI:
'Dünyadaki olaylarla ilgili farklı düşündüğümüz konu neredeyse hiç yok. Teröre bakışımız tamamen aynı. Dünyada özellikle şiddete yönelik bakışımız aynı. Paranın egemenliğine yönelik bakışımız aynı. Bu egemenliğin neleri doğurduğuna yönelik bakışımız aynı. Bu ziyaretin bölgemizin kritik süreçten geçtiği zaman diliminde gerçekleşiyor olması çok çok anlamlı.
'PATRİK HAZRETLERİNİN KARDEŞLİK VURGUSU ÇOK ÖNEMLİ'
Bu ziyaretin çok hayati bir adım olduğuna inanıyorum. Bugün buradan verilecek mesajlar sadece Türkiye'ye ve Vatikan'a değil tüm İslam ve Hıristiyan coğrafyasına ulaşacak ve barış umudunu artıracak şekilde yankı bulacaktır.
Patrik hazretlerinin kardeşlik vurgusu çok önemlidir . Önyargıların hiç arzu edilmeyecek şekilde büyüdüğüne şahit oluyoruz. Batıda ırkçılık ayrımcılık, farklı olana nefret ve islamofobi ne yazıkki hızlı şekilde tırmanıyor. Müslüman coğrafyalarada batıya karşı önyargı artıyor. İnsanlar mensup olduğu dinlerden dolayı peşinen gerici hoşgörüsüz tutucu ya da şiddet yanlısı olarak yaftalanabiliyorlar.
'MEDYA BU IRKÇI ALGIYI ÇOĞALTIYOR'
Medya bu ırkçı algıyı bilerek veya bilmeyerek çoğaltıyor. Batı dünyasında İslam'ı terörle özdeş hale getirmek gibi girişimlerin milyarlarca Müslümanı derinden incittiğini müşahade ediyoruz. Buna karşılık İslam dünyasında da Müslümanlara yönelik olumsuz algıyı besleyecek şekilde öfke, nefret ve şiddetin yaygınlaştığını esefle görüyoruz. Kendisini yenilmiş ve mazlum hisseden milyonlarca insan umutsuzluk içinde terör örgütlerinin istismarına açık hale gelebiliyor.
'SURİYE'DE BİR DEVLET TERÖRÜ ARDIR'
DEAŞ gibi El Kaide gibi, Boko Haram gibi terör örgütleri uzun yıllardır devam eden yanlış politikaların sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Yalnızlığa itilen ayrıma tabi tutulan yoksullukla başbaşa bırakılan çifte standarta uğrayan yığınlar bu terör örgütlerinin istismarına açık hale gelmiştir. DEAŞ terör örgütü tüm dünyada biliniyor. Hakkında her gün konuşuluyor. Her gün bu soruna tedbir aranıyor. Ancak Suriye'de kendi halkından 300 bin masum insanı öldüren, 7 milyon insanın ülkesinde veya ülke dışına iltica veyahut sığınmacı olarak gönderen insanların durumu gözardı ediliyor. Bu konuda kimse bir şey ciddi anlamda konuşmuyor. Burada bir devlet terörü var. Kişisel terörler var bunu biliyoruz ama Suriye'de de bir devlet terörü var. Orada devlet terörü estiren bir kişi var. Böyle bir zalime karşı acaba o giderse onun yerine kim gelir gibi hiçbir mantığı olmayan bilimsel altyapısı olmayan bir yaklaşım sergileniyor.
'ULUSLARARASI CAMİA DUYARSIZ'
Gazze'de mazlumların ölümüne yol açan devlet terörü dünyanın dikkatini çekmiyor. Kudüs'te Müslümanların en kutsal mekanlarındaın biri olan Mescidi Aksayı hedef alan ihlal ve saldırılar gözardı ediliyor. farklı dini cemaatlerin özgürlüklerine yönelik kısıtlama yapılıyor. Ama uluslararası camia buna da duyarsız kalıyor.
Türkiye'de 50 bin insanın ölümüne neden olan PKK terörü dünyadan gereken tepkiyi almıyor. Bazı ülkelerdeki darbeler, katliamlar, hak ihlalleri dünyadan gereken cevabı almayarak adeta teşvik ediliyor. İşte bu çifte standartlı tutum, adaletsiz yaklaşım, sadece İslam dünyasının ruhunda değil adalete gönül veren tüm insanların ruhunda tamiri zor tahribata yol açıyor.
'BİZİM VERMEKTE OLDUĞUMUZ MESAJ; HOŞGÖRÜ VE İTTİFAK'
Bunlara çözüm üretecek olan hoşgörü ve ittifaktır. Buradan vermekte olduğumuz mesaj aslında bu olacaktır. Medeniyetler arasında, inançlar kültürler mezhepler arasında uçurumlar derinleşiyor. Bunun karşısında eli kolu bağlı durmak tarihe karşı büyük bir haksızlık olacaktır. Dünyayı tehdit eden ırkçılık, ayrımcılık ve nefret suçlarına birlikte çözümler üretmek zorunda olduğumuza inanıyorum. BM çatısı altında İspanya ile başlattığımız Medeniyetler İttifakı'nın önemli bir fırsat olduğunu düşnüyorum. Bu girişimin yaşatılması gerekmektedir.
'TÜRKİYE'NİN UYARILARINI DİKKATE ALIN'
Şu anda ülkemiz sınırları içinde yer alan azınlıklara yönelik olarak tarihi nitelikte reformlar gerçekleştirdik. Samimi adımlar attık. Türkiye kendi içinde birlikte yaşama kültürünü güçlü şekilde desteklerken bölgesinde ve dünyada da bunun mücadelesini samimi şekilde veriyor. Birlikte yaşama kültürünün küresel ölçekte desteklenmesi adınaTürkiye'nin tavsiyelerinin dikkate alınması gerekir. Batıda yükselen tehditler konusunda da Türkiye'nin uyarı ve tavsiyelerine dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye'nin tavsiyeleri siyasi polemikler içinde görmezden gelinmesin. Biz yaklaşan tehlikeyi görüyoruz ve tedbir almaya çağırıyoruz. Daha yaşanabilir bir dünya için çırpınıyoruz. Sadece yakın coğrafyada değil açılım ile son yıllarda ulaştığımız Afrika, Uzak Doğu ve Latin Amerika gibi bölgelerdeki sorunlarla da yakından ilgileniyoruz.Türkiye bugün dünyanın donör ülkelerinden biri haline gelmiştir. 2015 yılı boyunca yürüteceğimiz G20 dönem başkanlığı sırasında da göç fakirlik ve gelir dağılımı eşitsizliği gibi konuları önceliğimiz arasında değerlendireceğiz.
'ZİYARETİNİZ ÖNYARGIYI YIKACAKTIR'
Katoliklerin ruhani lideri Papa Fransuva Hazretleri, bu ziyaretiniz hiç şüphesiz İslam dünyası üzerinde olumlu bir iz bırakacaktır. Hırsitiyan dünyası üzerinde de nice önyargıyı kıracaktır diye düşünüyorum. Bu ziyaretin yeni bir sürecin ilk adımı olması en büyük arzumuzdur. Sizi ve heyetinizi ülkemizde görmenin memnuniyeti içerisinde tekrar teşekkür ediyor, bu ziyaretin hayırlara vesile olmasını Allah'tan temenni ediyorum.
PAPA'NIN AÇIKLAMALARINDAN SATIRBAŞLARI:
Doğal güzellikler ve tarihi açıdan zengin antik medeniyetler arasında köprü vazifesi gören ülkenizi ziyaret etmekten dolayı çok memnunum. Aziz Pavlus burada doğmuştur. Burası ilk dini kilise konsiline ev sahipliği yapmıştır. Halen Efes yakınlarında kilise geleneğinin Meryem Ana olarak bildiği İsa'nın annesinin bir kaç yıl yaşadığı yere dünyanın her yerinden insanlar hac görevi için gelirler. Bunlar sadece Hıristiyan kardeşler değil Müslüman kardeşler de vardır.
'BİZİM DİYALOĞA İHTİYACIMIZ VAR'
Bütün bunların yanısıra büyük bir canlılık çalışkanlık ve halkının cömertliğinde aranması gereken şey Türkiye'nin önemi ve takdir edilmesinin sebepleridir. Bu dostluğun karşılıklı değer verme ve takdir fırsatını değerlendirmek benim için sevinç kaynağıdır. Aynen seleflerimin yaptığı gibi bu diyalog döneminde papalık temsilcilği yapan sonrasında Aziz olan 23. Papa Johanna, 2. Vatikan konseyi tarafından hazırlanmıştır. Bizim diyaloğa ihtiyacımız var. Bir çok ortak unusurumuz ve değerimiz var.
'BARIŞ ÇABASINI SABIRLA İLERİ TAŞIMALIYIZ'
Sağlam bir barış inşa etmek çabasını sabırla ileri götürmemiz gerekmektedir. Bu barış temel haklara saygı üzerine kurulmalıdır. Bu yolda ancak önyargılar ve yanlış korkular yaşanabilir. Saygıya ve diyaloğa yer açılmalıdır. Bunun için Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan vatandaşların yasalara uygun olarak aynı haklara sahip olmaları ve aynı ödevleri yerine getirmeleri gerekir. Bu vatandaşların böylece birbirilerini daha kolay bir şekilde kardeş ve yoldaş olarak kabul edileceklerdir. Böylece her seferinde yanlış anlamadan uzaklaşarak işbirliğini besleyeceklerdir.
'KARDEŞ KATİLİNİN YAŞANDIĞI SAVAŞLAR'
Din özgürlüğü ve ifade özgürlüğü herkese garanti edilmelidir. Barışın anlamlı bir işaretidir bu. Dostluk böylece yeşerecektir. Ortadoğu ve Avrupa ve tüm dünya bu yeşermeyi bekliyor. Ortadoğu kardeş katlinin yaşandığı savaşlara sahne olmaktadır. Bir savaş başka bir savaşı doğurmaktadır. Savaşa verilecek yegane cevap sanki yeni bir savaşmış gibi devam etmektedir. Bu barış yetersizliği nedeniyle daha ne kadar acı çekecek Ortadoğu. Durumun daha iyi olması mümkün değilmiş gibi bu çatışmaların devam etmesine göz yummamalıyız. Tanrının yardımını her zaman hissetmeliyiz. Tüm müzakere yollarını kullanmaya ve barışla kalkınmanın yollarını aramaya çalışmalıyız.
Dinler arası ve kültürler arası diyalog büyük katkı sağlar. Bununla birlikte insanlığı ciddi derecede aşağılayan her çeşit köktenci yönelim ve terörizm bertaraf edilir. Anlaşmazlıkları körükleyen fanatizme ve kökten dinciliğe karşı gelinmelidir. Tüm inananların dayanışması insan hayatına saygının ibadet özgürlüğüne göre yaşama anlamına gelen dini özgürlüğün bir taşıyıcı sütunu gibidir. Bu çaba onurlu bir yaşamın korunması içindir. Ortadoğu'da bulunan halk ve devletler savaşa ve şiddete karşı çıkarak diyalogu hukuku ve adaleti isteyerek barış sürecini olumlu bir şekilde götürmeye acilen ihtiyaç duymaktadır.
'AZINLIKLARA YÖNELİK BÜYÜK ZULÜMLER GERÇEKLEŞİYOR'
Ne yazık ki bu güne kadar çatışmalara şahit olduk. Özellikle Suriye ve Irak'ta terör eylemleri halen aralıksız devam etmektedir. Tutukluluar ve farklı etnik gruplara karşı en basit insani kurallar dahi çiğneniyor. Azınlık gruplara yönelik büyük zulümler gerçekleşiyor. Sadece Hıristiyanlar ve Ezidiler değil yüzbinlerce insan evlerini ve vatanlarını hayatlarını kurtarmak ve inançlarına bağlı kalmak için terkediyorlar.
Türkiye cömertlik sergileyerek bir çok göçmeni kabul etti. Bu savaşlardan doğrudan etkilendi. Uluslararası camianın bu göçmenlere yardım etmesi ahlaki bir mecburiyettir. Bu durumu ortaya çıkaran sebeplere de duyarsız kalınmamalıdır. Her zaman uluslararası hukuka saygılı olmak şartıyla haksız saldırılara karşı sorunun çözümü olarak sadece askeri çözüm yeterli olmayacaktır. Barış için güçlü bir çaba gereklidir.
'TANRI TÜRKİYE'Yİ KUTSASIN VE KORUSUN'
Türkiye tarihi bölgedeki coğrafı konumu ve önemi nedeniyle büyük bir sorumluluğa haizdir. Türkiye'nin yaptığı seçimler özel bir değere sahiptir. Ayrıca medeniyetlerin bir araya gelmesine katkı sağlayabilir, izlenebilir barış ve kalkınma yollarını çizebilir. Her şeye kadir yüce Tanrı Türkiye'yi kutsasın ve korusun ve onu etkin kabul görür bir barış inşacısı yapsın.'