Pandeminin Ayak Sesleri Duyulurken Hafifleyin!

Bir önceki makaleyi okuyanlar bilirler, maddi refahın beden üzerindeki hafiflik etkisinden bahsetmiştim. Ekonominin daralması ruhunuzu hala daraltmadıysa bile tedbir için okumanızı öneririm. (Hala okumadıysanız link burada.) Yarın bir gün kilo almaya başlarsanız kilolarınızın nedeni konusunda fikir sahibi olmanız açısından söylüyorum tabii. Benim kilolarım genetik, haşimatom var, tatlı seviyorum, yemeyi seviyorum filan diyorsanız da bu yazıyı okumaya devam edin.

“Ekonomik baskının kilo artışıma neden olmaması için nasıl tedbir alayım?” diyorsanız sorularla ulaşın demiştim bir önceki makalemde. Yazan birkaç kişiye bire-bir rehberlik ettim, o nedenle bu yazımda paranın kilolarımız üzerindeki gücünü azaltmak yerine yavaş yavaş ayak seslerini duymaya başladığımız pandemiden bahsetmek istiyorum.

2020 yılında derinden yaşadığımız ve aslında hepimizin yakından tanıdığı pandemi senaryoları son günlerde kısık sesle de olsa dile getirilir oldu.

Geçen sefer hazırlıksız yakalandık, neye uğradığımızı şaşırdık. Birdenbire kapanmalar gelince hem psikolojimizi hem de hayatlarımızı yönetmek zorlaştı hepimiz için, hatırlıyoruz. Önce panikledik, ardından biraz rahatladık, sonra sıkıldık, biraz içe döndük, ekşi mayalı ekmek yaptık, sağlıklı beslenmeye sarıldık filan ama günün sonunda IPSOS verilerine göre pandemi sürecinde ülke olarak ortalama 3,26 kilo aldık. Kilo alanların aldığı ortalama kilo rakamı ise 6,66. 

Toplum olarak balık hafızalıyız, kabul edelim. Bu sonuçtan ders çıkarıp, olası benzer süreçte farklı bir sonuç alır mıyız bilemiyorum ama açıkçası çok da öngörmüyorum. Karşı konulmaz lezzetlere sahip olduğumuz ve yemeğin bir kültürel değer olduğunu da göz önünde bulundurursak kilo almak zaten kader gibi. Coğrafya kaderdir diye boşuna söylenmiyor. Evlere kapanırsak çoluk çocuk yine kendimizi mutfakta bulacağız.

O günler geldiğinde herkes bir şey söylüyor olacak, elbette ben de yazarım. Şimdi biraz tedbirlerden bahsedelim istiyorum. Perşembenin gelişini Çarşamba’dan görüyorsak Çarşamba’yı doğru planlayalım.

Yazının başlığında dedim. Hafifleyin!

Yaz aylarına her ne kadar bikini body’ler uğruna diyetler yapılmış, kilo verme süreçlerine girilmiş olsa da tatilin verdiği rahatlıkla kilo aldıysanız, üzerine hızla başlayan çalışma dönemi, değişken hava durumları ve gökyüzünde durmaksızın bir ileri bir geri giden gezegen etkilerini de hissedip hafif depresif ruh hallerine giren hassas bir ruhunuz varsa ağırlaşmış olmanız muhtemel. “Aman nasılsa yaza doğru veririm” deyip kendinizi boşlamayın. Çünkü havalar soğuyup grip başta olmak üzere bakteriyel/virütik kaynaklı hastalıklar baş göstermeye başlarsa bağışıklık sisteminiz baş role geçecek ve o gün geldiğinizde ona bir de kilolarınızı taşıtmayın!  

Manken gibi görünmek değil kastettiğim. İdeal beden kilonuzun fazlasını taşıyorsanız (altındaysanız da tehlike var onu da söyleyeyim). Fazladan taşıdıklarınız ya da eksik bıraktıklarınız bağışıklık sisteminize iyi gelmeyecek. İstediğiniz kadar takviye alın, istediğiniz kadar iyi beslenin kendinizi hastalıklardan korumak için yeterli değil. Yani sağlıklı beslenmek, bedeni takviyelerle güçlendirmek işi çözmeye yetmeyecek o gün geldiğinde. Hala kış gelmeden, içinde bulunduğumuz dönem, sonbahar aylarından bahsediyorum, bırakmaları, detoksu desteklerken değerlendirin.

“Nasıl yapalım?” diyenler için birkaç maddeyi aşağıda sıraladım. İstediğinizden başlayabilirsiniz :)

1- Kilo artışınızın nedenlerini tespit edin.

2- Kilo artışınızın nedeni aşırı yemek/abur-cuburlar/karbonhidrat ağırlıklı beslenme ise psikolojinizi düzenleyin. (Çünkü hepsinin altında bir duygu mutlaka vardır)

3- Hareketsiz bir yaşam sürüyorsanız harekete geçmek için çareler arayın. (Biliyorum kolay değil ama emin olun kolaylaştırmak mümkün)

4- Geçmişten bugüne taşıdığınız duygusal ağırlıklarınızdan özgürleşin. (Geçmişi yaşanmışlıklarıyla kabul edip tekrarlarını yaşamamak için kendinize notlar alın ve çıkardığınız dersleri uygulayın)

5- Uyku kalitenizin beden sağlığınız üzerindeki etkisini dikkate alın.

6- Mümkünse size özel planlanmış, değilse gluteni, süt ürünlerini, şekeri arındırdığınız bir beslenme düzenine yavaş yavaş geçerek bedeninizi temizleyin.

7- Size neşe veren aktiviteleri keşfedin ve hayatınıza katın. (Hiçbir şey yapamıyorum derseniz günde en az bir kez sizi güldüren bir şeyler izleyin) 

8- Fazla kilolar her zaman duygu dünyanızda yolunda gitmeyen şeyler olduğuna işaret eder, duygu dünyanızda neler olup bittiğini anlamaya çalışın.

9- Stres hayatın gerçeği, mutluluk bile stres yaratır bedende. Stressiz bir hayatın hayalini kurmaktan vazgeçip stresi yönetmeyi öğrenin.

Biraz didaktik bir yazı oldu ama bunların hepsi öneri. Elbette siz bilirsiniz. Benim görevim uyarmak, uyandırmak.

Okuyan, dikkate alan herkese şimdiden şifa olsun. 

Cemal Süreya’nın dediği gibi “Sonbahar sanattır, diğerleri mevsim.” Sonbaharda beden mabedimizi güçlendirmek, temizlemek, en güzel şekline getirmek için elimizden geleni yapalım. Mevsimleri keyifle yaşayalım.

Yeni yazımda görüşmek üzere.

Tüm okurlarıma hafif, sağlıklı günler diliyorum.

Instagram

Facebook

X

Web

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu