Bu soruyu cevaplamak için öncelikle koronavirüslerin geçmişine bakmak lazım. Virologlar, bu virüsleri 1930’lu yılların sonlarına doğru keşfetmişler. Biz bugün 6 farklı koronavirüsü tanıyoruz. Bu virüsleri HCoV-229E, HCoV-OC43, HCoV-NL63, HKU1-CoV, SARS-CoV ve MERS-CoV olarak sıralayabiliriz.
2019’da bir pandemiye sebep olan ve SARS-CoV-2 olarak isimlendirilen virüs de bu tabloya eklendi, sayı 7’ye çıktı. Genetik materyalleri RNA olan bu virüsler normalde sınıf olarak üst solunum yolu enfeksiyonu yapıyor.
Kış aylarında mevsimsel olarak koronavirüsle enfekte olan insanlar var. Tabii burada SARS-CoV-2’den değil, yukarıda saydığımız diğer koronavirüslerden bahsediyoruz. Bunlar her yıl bizde enfeksiyon oluşturabildiğine göre, bu virüslere karşı oluşan antikorlar kalıcı değil. Yani koronavirüsler için kalıcı bağışıklık oluşturamadığımız bir virüs sınıfı diyebiliriz.
Bu aileye ait olan SARS-CoV-2 virüsünün de böyle bir karaktere sahip olabilme veya influenzaya benzer mutasyonlar yaparak sürekli yeni varyantlar oluşturarak karşımıza farklı şekillerde çıkabilme ihtimali bulunuyor. Eskiden geçirdiğimiz enfeksiyona veya yapılan aşıya bağlı antikorumuz olsa bile onların korumama ihtimali söz konusu. Bu nedenle her yıl grip aşısı gibi Covid-19 aşısı yaptırma durumu ile karşı karşıya kalma ihtimalimiz bulunuyor.