Doğu Roma İmparatoru I. Justinian'ın saltanatının yarısında ciddi hastalıkla cebelleştiği 542, insanlığın üzerine bulaştırdığı veba ile dünyanın büyük bir bölümünü kasıp kavurdu ve tahminen 25-50 milyon arası ölüme yol açtı. İstanbul'da 200 yıl daha sürecek olan Justinian Vebası, tahıl fiyatlarının artışıyla birlikte ekonomik anlamda da çok zor bir yıla yol açmıştı. Neyse ki dünya nüfusunun %60'ı bu lanet hastalıktan kurtuldu.
1783'te İzlanda'da patlayan volkanik bölge, tüm dünyada derin bir iz bıraktı. Nüfusun seyrek olduğu Alaska'da yazı yaşatmayan bu patlama, en büyük etkisini ise Hindistan'da gösterdi. Bir yıl içinde kıtlıktan dolayı tahminen 11 milyon insan öldü. Hatta bazı tahminlere göre nüfusun %30'u yok oldu. Yükselen sıcaklıklardan göllerin kurumasına kadar Hint ikliminde değişen şartların düzelmesi iki yıl sürdü.
Avrupa'nın büyük bir kısmında devrim niteliği taşıyan 1848, elliden fazla ülkede yüz binlerce insanın protestolar sırasında ölümüne neden oldu. Kan gölüne dönen sokaklardan taşan direniş, orta sınıfın değer kazanmasını sağladı. Ayrıca İrlanda Kıtlığına neden olan 1848, ardında bıraktığı ölüm, kan ve gözyaşlarıyla hatırlanıyor.
Berlin Duvarının yıkılmasıyla başlayan istikrar 2001'de ABD'deki terörist saldırılarıyla birlikte son bulacaktı. Afganistan, Irak gibi ülkelerin işgaliyle Orta Doğu'da her şeyin daha da karmaşıklaştığı 2001 yılı, terörün merkeze girmesiyle birlikte tarihin en kötü yıllarından birini yaşattı.
Birinci Dünya Savaşı'nın bittiği, yani artık savaşın sustuğu 1919 getirdiği barışa rağmen karanlık bir dönem olarak hatırlanıyor. Versailles Antlaşması ve Rusya'daki kanlı İç Savaş, dönemi karartan başlıca maddelerdendi. Tüm bunların yanında zirvesini gördüğü 1918'in etkilerini bir sonraki yıla da aktaran İspanyol Gribi, 500 bini aşkın Amerikalının ölümüne neden oldu.
Amerika'da milyonlarca insanın ölümüne neden olan çiçek hastalığının ortaya çıktığı 1520'yi de iyi hatırlamak pek mümkün değil. Bulaştığı insanların %70'ini öldüren bu hastalık, Kızılderelilerin nüfusunu büyük oranda azalttı. Savaştan daha fazla zararla birlikte 1520 tarihe kötü bir şekilde iz bıraktı.
Kristof Kolomb'un Amerikaya ilk kez yelken açtığı 1492, eski-yeni çatışması altında milyonlarca insanın ölümüne neden oldu. İspanya'da 500 bini aşkın Müslümanın öldürüldüğü veya köleleştirildiği bu sözde 'medeni dönem'i iyi veya barışçıl hatırlamak pek mümkün değil.
Dünya genelinde milyonlarca insanı ekonomik anlamda buhranlı bir döneme sokan 1933 yılı Wall Street'in çöküşü ile başlayan Büyük Buhranın da zirve yaptığı yıldı. Her dört yetişkin Amerikalıdan birinin işsizliğiyle sonuçlanan bu süreçte Almanya'da ise Hitler'in diktatörlüğü tescillendi. Tüm bunların yanında Milletler Cemiyetinden ayrılan Japonya ve dünyanın geri kalanını düşünürsek 1933 tarihe felaketler yılı olarak geçti desek yeridir.
Eğer varlıklı bir aileden gelmiyorsanız 1316'nın kötü piyangosu sizi de vuracaktı. Özellikle Britanya'nın fakirlikle kasıp kavrulduğu bu yıl İngiltere Kralı II. Edward'ın St. Albans şehrinde yiyecek ekmek bulamamasıyla hatırlanıyor. Hem hayvan hem tarım mahsullerinin tükendiği 1316 ailelerin çocuklarını terk ettiği, insanların açlıktan öldüğü bir yıl olarak tarihe geçti.
Rusya'da kıtlığın ortaya çıktığı ve milyonlarca insanı hayatından ettiği 1601 ayrıca bir önceki sene Peru'da patlayan yanardağın etkilerinin de tam anlamıyla ortaya çıktığı bir yıl oldu. İnsanların yemek bulmak için her yolu denediği bu yıl sıcaklıkların düşüşüyle birlikte tarımda artan verimsizlik büyük bir çileyi beraberinde getirdi.
Evet İkinci Dünya Savaşı'nın altı yıllık sürecinde iyi bir yıl bulmak mümkün değil. Ancak 1943 bunların arasında kesinlikle en kötüsü. Çatışmanın zirveye çıktığı bu yılın ilk yarısında tahminen 1,2 milyon Yahudi ölüm kamplarına gönderildi. Bengal'de üç milyonu aşkın kişinin açlıktan hayatını kaybettiği 1943 ayrıca ABD'deki ırkçılık eylemleri nedeniyle de tarihe kara bir leke olarak geçti.
Sıcaklıkların inanılmaz derecede değiştiği, yazın kar yağdığı o tarihi 1816 senesi sefaleti de beraberinde getirdi. Düşen mahsullerle birlikte kıtlığın ve huzursuzluğun baş gösterdiği bu yılın nedeni ise nisan ayında Endonezya'da patlayan yanardağın püskürttüğü kükürttü. Sıcaklık değişimiyle birlikte baş gösteren hastalıklar ve patlamada ölen 10 bini aşkın Endonezyalıyla birlikte birçok kişi için tarihin en kötü yıllarından biriydi.
Önceki yıllara nazaran birçok şeyin istikrara kavuştuğu, dünya genelinde huzurun arttığı 1914'ün bitişi ne yazık ki bu kadar iyi olmadı. Haziran ayında Franz Ferdinand'ın suikastıyla başlayan çalkantılı süreç Avrupa'yı savaş alanına çevirirken milyonlarca kişinin de ölümüne neden oldu.
Hıyarcıklı vebanın zirveye ulaştığı 1347, hastalığın bulaştığı kişiyi öldürmesi nedeniyle hayli zorlu geçti. Ölüm sayısının 200 milyonu aştığı tahmin edilen bu dönemde Avrupa nüfusunun yarısından fazlası kısa sürede yok oldu. Ayrıca hayatta kalanlar için psikolojik yıkımın başladığı bu dönemin etkisinden kurtulmak hayli uzun sürecekti.
Yapılan araştırmalara göre Karanlık Çağ'ın en kötü yılı olan 536'da büyük bir volkanik patlama tüm dünyada iklimin değişimine neden oldu. Sıcaklıların düşüşü ve güneş ışığının eksikliğinden doğan sıkıntılar bir yana Roma İmparatorluğunun düşüşü savaş tarafında da büyük bir kaosu beraberinde getirdi. Bu yıldan kurtulan şanslı insanlardansanız sevinmek için de henüz erken. Zira çok değil beş sene sonra yeni bir volkanik patlama ve veba patlak verecek.