Pandemi Döneminde Kadın Mahkumları Sömüren Dev Yumurta Çiftliği

Pandemi döneminde, eşi benzeri görülmemiş bir sömürü yapıldı. Arizona'da hafif suçlardan hapiste olan kadınlar, milyonlarca dolarlık dev bir çiftlikteki bir esir kampına götürüldü ve burada hem tehlikeli işlerde hem de neredeyse bedavaya çalıştırıldılar. Sayısız açılan davalar ise ne yazık ki olumlu sonuçlanmadı.

Ceza infaz memurları, bir gün ansızın Arizona'daki kadınlar hapishanesine akın ederek emirler yağdırmaya başladılar ve eşyalarını bir an evvel toplamaları için çöp poşetleri dağıttılar.

Memurlar çok fazla ayrıntı paylaşmadığı için kadınlar ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyordu.

Belli olan tek şey, hepsinin araçlara yüklenip, çok uzakta olmayan başka bir yere gittiğiydi. Ama ne için gittiklerini kimse bilmiyordu.

Memurlar, gitmeyi reddeden kadınların, yumurta çiftliğindeki işlerini kaybedeceklerini hatta farklı disiplin cezalarına da çarptırabileceklerini söyleyerek onları korkutuyordu.

Tarih 25 Mart 2020 idi ve Covid-19 salgını yeni başladığı için dünya bir kriz halindeydi.

Kadınların hiçbiri yumurta çiftliğindeki işlerini kaybetmek istemiyordu çünkü hapishanedeki bir işe kıyasla daha yüksek ödeme alıyorlardı. Üstelik bu paraya hem hapishanedeki genel temizlik ihtiyaçları için hem de hapishaneden çıktıktan sonraki yaşamlarına devam edebilmek için ihtiyaçları vardı.

Memurların bağırması mahkumlardan Shelly'yi uykusundan aniden uyandırdı. Çiftlikteki işinden yeni dönmüştü ve her yeri dökülüyordu ama yeni bir iş için çağırıyorlarsa da gitmeme gibi bir lüksü yoktu.

Çünkü birkaç ay sonra dışarı çıkacaktı. Çıktığında kızı ile birlikte yeni bir hayat kuracakları için şu anda her kuruşa ihtiyacı vardı...

O gün, Shelly ve yaklaşık 140 diğer kadın hep beraber Hickman's Yumurta Çifliği'ne gönderildi.

Sürücülerden biri, kadınları sakinleştirmeye çalışıyordu: "Sakin olun ve bekleyin, hep beraber tarih yazacaksınız."

İlk kez olan bir şeydi, ne olduğu belirsizdi ama tarihe adlarını yazdıracaklardı.

Ne olabilirdi ki?

Sonradan bunun sadece onlar için oluşturulmuş bir hapishane çalışma kampı olduğu ortaya çıktı.

Ülkedeki en büyük yumurta üreticilerinden biri olan çiftlik, pandemi yüzünden hapishaneden aldığı ucuz işçilerini kaybetme riskini göze alamazdı.

Pandemi şartları ve kısıtlamaları sebebiyle de, bu ucuz mahkum işçilerden faydalanabilmesinin tek bir yolu vardı, o da onları hapishane dışında kendi mülklerinde barındırmaktı.

Bu kararın ardından hızlıca çiftlikteki bir hangar yatakhaneye dönüştürüldü.

Sonra yaklaşık 14 ay boyunca, toplamda 300 kadın, salgın şiddetlenirken çiftliğin tüm operasyonlarını sürdürmek üzere görevlendirildi.

Pek çok kişi tarafından korkunç olarak tanımlanan koşullarda barındırılan bu kadınlar, saati 4 dolar gibi düşük bir ücretle tehlikeli işler yaptılar.

Aralarından bazıları yaralandı hatta bir tanesi onu kalıcı olarak sakat bırakan bir yaralanma geçirdi.

Aslında bu kadınlar ilk günlerde hallerinden oldukça memnundu çünkü hapishanede alışık olmadıkları bir lüks içindeydiler.

Yemekte jambonlu sandviç, salata gibi şeyler yiyebiliyorlardı. Orijinal boy diş fırçaları, yepyeni battaniyeleri ve yumuşacık yastıkları vardı.

Bunlar hapishanedeyken hayal bile edemeyecekleri şeylerdi. Bu yüzden de kendilerini oldukça şanslı buluyorlardı.

Fakat bunların sadece ilk günler için bir göz boyama olduğunu kısa sürede anladılar.

Kadınlar, ranzalara o kadar sıkı aralıklarla yerleştirildiler ki sosyal mesafeyi korumak imkansızdı. Bu tatsız detaylardan sadece biriydi.

Kaldıkları yerde ısıtma ve soğutma sistemi yoktu. Bu yüzden kat kat giyinip yine de titreyerek uyumak zorunda kalıyorlardı.

Bu kadar da değil. Su tesisatı olmadığı için, kişisel hijyen için seyyar duşakabin kullanıyorlardı. Ve bunlardan sadece 6 tane vardı.

Haliyle hijyen büyük bir problemdi. Özellikle pandemi sürecinde olduğu düşünülürse...

Tuvalet için de 10-12 tane portatif tuvalet kabini vardı. Bu kabinler uyudukları yerin dibindeydi.

Shelly'nin anlattıklarına göre, tuvaletler o kadar hızlı doluyordu ki, temizlik ekipleri yetersiz kalıyordu. Tuvaletlerin uyku alanının yanında olduğu düşünülünce de, pis koku sebebiyle hayat giderek zorlaşıyordu.

Lağımın mide bulandırıcı kokusu havalar ısındıkça daha da yoğunlaştı ve çekilmez bir hal almaya başladı.

Mahkum kadınların işleri o kadar iğrençti ki, bazı yeni gelenler ilk vardiyalarında kusuyorlardı. Ancak Arizona yasaları, diğer birçok eyalette olduğu gibi, mahkum işçilere "gerçek" çalışanlar gibi haklar tanımıyordu.

Shelly'nin ekibindeki kadınlar her bir kırık yumurta kabuğu ve kuş pislikleri de dahil olmak üzere dev fabrika alanına baştan aşağı, aletler, hortumlar ve endüstriyel maddeler kullanarak temizliyorlardı.

Diğer kadınlar ise devasa canlı kümes hayvanlarını aşılıyor, dev yumurta paletlerini paketliyor ve binlerce yaşlı tavuğu kesiyorlardı.

Kadınların bir çoğu bu işler yüzünden yara bere içindeydi. Derileri kimyasallardan yanıyor, üstleri başları tavuk pisliği yüzünden mikrop doluyordu.

Burada çalışmak, dumanlara, aşırı ısıya, zehirli kimyasallara, tehlikeli yüksekliklere ve elektrik çarpması riskine maruz kalmayı da beraberinde getiriyordu.

2018'den bu yana, bu hikayenin kahramanlarından 14 kişi, Hickman's'a işyerinde meydana gelen yaralanmalar nedeniyle dava açtı.

Hickman's, yaralanmaların sorumluluğunu her seferinde reddetti.

Üstelik çiftlikteki makinelerden birinde bir iş kazası sonucu parmağını kalıcı olarak kaybeden bir kadın olmasına rağmen...

Bazı kadınlar, pandemi sürecindeki bu iş için, erkeklerden daha iyi çalışanlar oldukları için kendilerinin seçildiklerini düşünüyordu ancak işin aslı öyle değildi.

Kadın mahkumlar, erkek mahkumlara tercih edildi çünkü bir şekilde kadınları yönetmenin daha kolay olduğunu düşünüyorlardı.

Ayrıca kadınların daha önce çiftlikte çalışmış olmaları ve bu nedenle çiftliği pandemi döneminde tam kapasite çalışır durumda tutmak için hazır olmaları da önemli bir faktördü.

Hijyenik olmayan koşullar sebebiyle, çalışan kadınlardan bazıları Covid semptomlarını göstermeye başladı.

Testleri pozitif çıkan kadınların bazıları haftalarca hatta aylarca hastalıkla mücadele ettiler ve bu süreçte hasta olmalarına rağmen mahkum statüsünde çalışan oldukları için hiçbir ödeme alamadılar.

Virüse yakalanan kadınların bazıları iyileştikten sonra kampa dönmeyi reddetti ve bu yüzden çiftlikte çalışan kadın sayısı giderek azalmaya başladı.

Sonrasında çalışma kampında Hickman'ın iki ahırını da darmadağın eden büyük bir yangın çıktı ancak bu yangına neyin sebep olduğu bilinmiyordu.

Yangında bir işçinin yaralandığı ve yaklaşık 165.000 tavuğun öldüğü bildirildi.

Yangın sonrasında, bazı kadınlar binlerce metre kareyi kapsayan bir alanda çok katlı yüksek kafeslerde istiflenmiş tavuk leşlerini temizlemekle görevlendirildi.

Bu görevdeki kadınlardan birinin 2020 yılında oğlu korkunç bir kazada öldü. Hapishane, kötü şartlarda neredeyse bedavaya çalıştırılan bu kadının, oğlunun cenazesine katılmasına bile izin vermedi.

Hickman'ın bu sömürgeci programı, COVID aşılarının yaygın olarak bulunmasıyla Haziran 2021'in başlarında sona erdi.

Kuş Gribi, Mpox ve Marburg: Her Gün Yeni Bir Virüsün Ortaya Çıkmasının Sebebi Ne?
Guatemala'da Korkunç Boyutlara Ulaşan Su Kirliliği ile Yaşamanın Zorlukları
Amazon'da Yaşayan Yanomami Kabilesi'ne Hayatını Adayan İdealist Bir Kadın: Claudia Andujar

Popüler İçerikler

RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi