Uyguladığı ve aldığı kararlarla her yaptığı hareketi sorgulatan Padişah Deli İbrahim, koca bir haremin içerisinde kimseye ilgi duymamıştı. Ta ki Zehra Şehsuvar Hatun'u görene kadar... Osmanlı Sarayı'nı birbirine katan, çevirdiği dolaplar sonucu sürgün edilen Şekerpare Hatun ve Padişah Deli İbrahim arasındaki ilişki bakın nasıl başlamış!
18. Osmanlı Padişahı İbrahim, IV. Murad'ın ölümünün ardından 25 yaşında tahta geçti. Zor ve sıkı şartlar altında bir saray hayatı yaşadı. Erkek kardeşlerinin IV. Murad tarafından öldürülmesinden dolayı sürekli olarak ölüm korkusu duydu. Hüküm sürdüğü yıllarda Osmanlı Devleti'nin en ilginç olaylarının yaşandığı düşünülmektedir. Kimilerine göre deli olarak anılsa da kimilerine göre Osmanlı hanedanlığını kurtaran kişi olarak anılmaktadır. 8 yıllık hükümdarlığına kattığı birbirinden ilginç olaylardan bir tanesi de cariyesi Şekerpare Hatun'du...
Bazı kaynaklara göre Sultan İbrahim'in psikolojik sorunları olduğunun altı çiziliyor. 22 yıl boyunca bir kafeste yaşaması ve beraber büyüdüğü şehzadelerin gözünün önünde öldürülmesi, bu sorunların artmasına neden olduğunu kanıtlar nitelikte. Aynı zamanda her an öldürüleceğini düşünen Sultan İbrahim, IV. Murad'ın öldüğüne dahi inanmadığı, öldürüleceğini düşündüğü için bir süre saklandığı da bilinmekte. Tarihçiler, yaşadığı tüm bu olumsuzlukların hüküm sürdüğü yıllarda yaptığı acayip şeylerin nedeni olduğunu düşünmekte.
Sorunlarıyla baş etmeye çalışırken bir yandan da tahta oturan ve birçok sorumlulukla yüzleşen Sultan İbrahim'in önceliği Osmanlı soyunu devam ettirmekti. Sultan İbrahim'in şehzadesi yoktu ve bu durum halk tarafından tedirginlikle karşılanıyordu. Osmanlı soyunun devam ettirilmesi adına herkes harekete geçti ve hazırlıklara başlandı. Özellikle Kösem Sultan ve harem görevlileri, Padişah'ın her şeyini temin ediyor ve dört dörtlük bir harem hizmeti sunuyordu.
Tüm harem doğacak şehzade için birlik oldu ve padişah için çalışmalara başladı. Tüm bu hizmetlere rağmen Padişah İbrahim ise harem hayatına ilgisiz tavırlar sergiledi. Padişah İbrahim'in hareme karşı ilgisizliği sonucu tüm hizmetler yerini cinci hocalara bıraktı. Binbir ilgi ve hizmete karşı sonuç alamayan görevliler, Topkapı Sarayı'na cinci hocalar, üfürükçüler ve yeni cariyeler dolduruldu. Bu dönem Topkapı Sarayı'na getirilen kişilerden biri de sonrasında çok konuşulacak olan gerçek adıyla Zehra Şehsuvar Hatun'du.
Öncesinde iki evlilik yapmış olan Zehra Şehsuvar Hatun'un padişahın ilgisini çekeceği düşünülmemiş ve hareme veznedar olması için getirtilmişti. Kösem Sultan'ın gözüne girmek için bağlılığını hiç bozmadan çalışan Zehra Şehsuvar Hatun, kısa sürede haremde yükseldi. Bir süre sonra Sultan İbrahim'le karşılaşan Zehra Şehsuvar Hatun, padişahın ilgisini çekti. Saraya doldurulan yerli yabancı yüzlerce hatun arasından hiçbiri padişahı bu kadar etkilememiş ve iyi edememişti. Zehra Şehsuvar Hatun, Padişah Deli İbrahim için meğerse biçilmiş kaftandı!
Gözde cariye Şekerpare Hatun çok geçmeden padişahın iyi niyetini suistimal etmeye başladı. Parasız olduğunu öne sürerek sürekli para istedi. Sultan İbrahim bu durumdan rahatsız oldu ve ilk iş olarak Şekerpare Hatun'a ağırlığınca altın verilmesini emretti! 150 kilo olduğu için tam tamına 150 kilo altın verilen Şekerpare Hatun bununla da yetinmedi. Devam eden ısrarları sonucu Padişah Deli İbrahim, Şam eyaletinin tüm gelirlerini Şekerpare Hatun'a bağlanmasını buyurdu. Bir de konak sahibi olan Şekerpare Hatun asla elindekilerle yetinmedi.
Sultan İbrahim tarafından çok sevilen ve sürekli olarak ödüllendirilen Şekerpare Hatun gittikçe daha fazlasını istiyor ve yetinmiyordu. Gözü kararmaya başlayan Şekerpare Hatun, Osmanlı Devleti'nde önemli kademelerde çalışmak isteyen kişilerden rüşvet toplamaya başladı. Topladığı rüşvetleri saklayan Şekerpare Hatun, tatlı diliyle padişahı etkisi altına alıyor ve istediği kişileri sarayda işe aldırtıyordu. Aldığı rüşvetleri ise daima kayıt altında tutuyordu. Öncesinde yaptığı iki evliliğinden de hiç çocuğu olmayan Şekerpare Hatun, rüşvet kayıtlarını ilk kocasının oğluna ve ikinci evliliğinde birlikte olduğu eski eşine kaydettiriyordu.
Tüm bu yaşananlar haremin başı aynı zamanda padişahın annesi Kösem Sultan'ı rahatsız etti. Sık sık tartıştıkları bilinen ikilinin bazı kaynaklara göre saç başa kavga ettiği de söylenmekte. Sultan İbrahim, bir süre sonra Şekerpare Hatun'un annesine yaptığı davranışlardan rahatsız oldu. Bu durumu hem annesine hem kendisine hakaret olarak algıladı ve Şekerpare Hatun'un tüm mal varlığına el konulmasını emretti. Sadece bu cezayla kalmamasını ve aynı zamanda Şekerpare Hatun'un Sakız Adasına sürgün edilmesini buyurdu. Şekerpare Hatun tarafından toplanan rüşvetleri kayıt altına alan eski kocası ve evlatlığı ise idam cezasına çarptırıldı.
Çok kısa bir süre içinde İstanbul'un en zengin insanlarından biri olan Şekerpare Hatun'un kayıt altında tutulan serveti şu şekildeydi:
16 büyük sandık altın ve mücevherat
Yüzlerce ton kıymetli kumaş
200'den fazla kaz tütünden yapılmış yorgan
200'den fazla deve postu
Altın ve gümüşten yapılmış yüzlerce değerli süs eşyası
Neredeyse yaptığı, emrettiği her şey olay oluyordu. Padişah Deli İbrahim hüküm sürdüğü 8 yıl boyunca birbirinden saçma karar ve ilginç uygulamalara imza attı. Bunlarsa şöyleydi:
Ani sinir patlamaları yaşadığı için birçok devlet adamını yok yere idam ettirdi.
Zafire adında bir kadının çocuğunu, kendi çocuğu olmadığı halde şehzadesi yapmaya kalktı.
Bu durumun kabul edilmemesi üzerine sinirlenip, şehzadesi IV. Mehmed'i havuza fırlattı.
Osmanlı hazinesini cinci hocalara, cariyelere ve üfürükçülere peşkeş çekti.
'Sarayını samurla kaplayan kral' hikayesinden çok etkilenip, sarayı samur kürküyle kaplatmaya kalktı.
Harcamalarını karşılayabilmek için halktan yüklü miktarlarda vergi aldı.
Tüm bu enteresan uygulamaları ve yanlış çalışmalarına saray yöneticileri daha fazla dayanamadı. Saltanata darbe yapan yöneticiler, Sultan İbrahim'i tahttan indirdi ve esir tuttu. Bir süre mahkum hayatı yaşayan Sultan İbrahim, şeyhülislam fetvası ile katledildi. Sultan İbrahim: 'Elhamdülillah cemaat başıyım.' diyerek son sözlerini dile getirdi.
Padişah Deli İbrahim'in ölümünün ardından Şekerpare Hatun İstanbul'a geri döndü. Bir sürü güzel kızı yanına alarak, eski tanınırlığını kullanmaya başladı. Etrafını bir sürü güzel kızla donatan Şekerpare Hatun, kızları satarak geçimini sağladı. Çok geçmeden Kösem Sultan tarafından suikasta kurban gitti ve içtiği kahveye cam parçaları atıldı. Üç gün boyunca acı çeken Şekerpare Hatun üçüncü günün sonunda vefat etti.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın.
Al sana mis gibi senaryo çekeceksen birde bunu çek görsün sandalye üstünde kalkan kılıç kuşananlar ,osmanlıcılık oynayanlar... osmanlının bu yüzlerini hiç bilmez, bilseler bile bahsetmezler. Padişah halife diye pür müslüman yaşamı yaşadı sanırlar. Onlara göre osmanlı şeriatle yönetilen süper güçlü dosdoğru bir devletti.
4. Murad ben ölünce kardeşimi boğun ve Kırım hanlığını Osmanlı'nın başına getirin demiştir. Zira onun deli olduğunu biliyordu.
Cam parcali kahve kabus gibi 😱