Özlem Güsar Yazio: Entelektüel Well Being

Dünyanın en büyük fütüristlerinden olan Alvin Toffler; '21. yüzyılda cahiller, okuyup yazamayanlar değil; öğrenmeyi bilmeyeneler olacak” diyor.  Hem de 1996 yılında basılan Rethinking the Future isimli kitabında.

Dünya Ekonomik Forumu Raporuna göre 2025 yılında öne çıkacak en önemli yetenekler; aktif öğrenme, karmaşık problem çözme, eleştirel düşünme ve analiz, yaratıcılık olacak.

Bu durum var olabilmek için hepimizi 'kendisini hep yenilemek zorunda olan daimî öğrenci olma” zorunluluğuyla baş başa bırakıyor. 

Yeni dünya düzeninde ayak uydurabilmek için; LEARN- UNLEARN- RE-LEARN yani öncelikle öğrenmek sonra gerektiği zaman bildiklerimizi unutmak ve her şeye yeniden başlamak gerekiyor. Bunun için de yol ilk olarak, değişim algımızı değiştirmekten geçiyor.

Well being yani esenlik kavramı, 1950’lerde Amerikalı doktor Halbert Dunn tarafından yaşam kalitesini artırmak, fiziksel veya zihinsel hastalıkları önlemek amacıyla ortaya atılmış bir yol haritası.

İnsanın potansiyelinin üst noktasını ulaşıp bundan sonuna kadar yararlanarak yaşaması amacıyla zihin ve beden sağlığını bir arada inceleyen bir düşünce şekli. Bu sistemin bir parçası olan entelektüel well being ise, zihni yeni fikirlere, kavramlara, bakış açısı ve yeteneklere açmayı, mutluluğun anahtarı olarak belirliyor. Buna göre aktif, meraklı ve her şeyden önemlisi, bizi çevreleyen her bilgiye açık olmak, yaşam kalitenizi iyileştirmenin harika bir yolu. Çünkü insanın düşünce yapısındaki küçük bir değişiklik, zaman içinde domino etkisiyle çığır açıcı bir fikir veya olaya dönüşebiliyor.

Microsoft CEO'su Satya Nadella, 'Her şeyi öğrenen kişiler, her şeyi bilen kişilerden her zaman daha iyi iş çıkaracaklar' diyerek öğrenmenin önemine vurgu yapıyor.

İş dünyasında kendi konusunda uzmanlaşmış specialistlerin yerini generalist diye nitelenen yani birden fazla alanda bilgi ya da tecrübeye sahip kişiler alıyor ve bu da entelektüel well- being’in önemini arttırıyor.  

Günümüz dünyasında karmaşık sorunları çözmek ve 360 derece düşünebilmek için; birden fazla disiplinden beslenme, farklı alanlara ilgi duyma eğilimi gitgide yükseliyor. LinkedIn’in yaptığı bir araştırmaya göre generalist yöneticilere sahip şirketlerin patent sayısı, diğer şirketlerden yüzde 7-19 oranında daha fazla.

İş dünyasına özgü gibi gözüken generalist yaklaşımın spor dünyasındaki en yakın karşılığı ise bizden bir isim.

2021 Tokyo Olimpiyatlarında Türk okçuluk tarihinin ilk Olimpiyat altın madalyasını kazanan Mete Gazoz’dan bahsediyorum. Mete, okçuluk antrenmanlarını bambaşka dallarla zenginleştiren gerçek bir generalist sporcu. Sırt ve omuz kasları gelişsin diye yüzme dersleri alıp, sol-sağ el koordinasyonunu geliştirmek için okulunun basketbol takımına girmiş. Görme ve algı becerilerini geliştirmek için resim, göz-el koordinasyonunu ilerletmek için piyano gibi sanat dallarında eğitimler almış. Ve sonuç komple bir sporcu olarak ülke tarihinde bir ilke imza atmayı başarmış.

Entelektüel well being kavramı önümüzdeki dönemde adını gittikçe daha çok duyacağımız bir kavram olarak hayatımızdaki yerini sağlamlaştıracak. Albert Einstein’a ait bir cümleyle yazımı sonlandırmak istiyorum. “Ben iflah olmaz bir meraklıyım. Başarımın tüm sırrı burada yatıyor.”  Sanırım hepimizin bir Einstein olmasının zamanı geldi de geçiyor bile. 

Instagram

Linkedln

Popüler İçerikler

Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
Erdoğan’dan Ortak Türk Alfabesi Açıklaması: “Ortak Türk Alfabesi Projesi Tarihi Adımdır, 34 Harften Oluşuyor”