Karamsarlar için; Dolar artışını sürdürebilir, tedarik zincirleri kopmaya başlayabilir; erken seçim daha yüksek sesle gündeme gelebilir; yeni kadın cinayetleri işlenebilir; Arap Yarımadası’ndan yeni konuklarımız gelebilir (!); ilave zamlar sayesinde aramızdaki veganlar çoğalabilir; Covid19 kardeşimiz ziyaretlerini abartabilir, kapanabiliriz ☹
İyimserler için; yeni sergiler açılabilir, sanat daha çok iyileştirebilir; Devlet Baba emeklilere yılbaşı ikramiyesi dağıtabilir; insanlar indirim uğruna kavga etmeden, sulh içinde yeni yıl hediyelerini alabilir; yılbaşı kermesleri sayesinde muhtaçların yüzleri gülebilir; Tarkan’ın Mısır konserine bilet satılabilir; milli piyango hak edene çıkabilir; ihtiyaç olduğunda kolaylıkla taksi bulunabilir; Covid19 ilacı piyasaya sürülebilir ve aşı zorunluluğu kalkabilir 😊
Tahminler onlarca kat çoğalabilir. Kendi ülke sınırlarımız içinde ve Dünya’ya açılan sanal sahnelerimizde bizleri nelerin beklediğine dair iyi-kötü tahminler yürütebiliriz. O kısmı bedava. Zaten tahmin yürütemeyeceğimiz pek bir konu da kalmadığını düşünüyorum. Mesela uzaylıların istilasını Aralık 2021 başında bekleyenler bile olabilir aramızda 😊
Bir de kendi sınırlı dünyalarımız dışında, makro pencereden bakarsak bu yeni hafta ve ayda gezegenimiz üzerinde neler olabileceğini tahmin edebilir miyiz?
MESELA BİR FİKİR EDİNMEK İÇİN ÖNCEKİ HAFTANIN RESMİNİ UZAYDAN ÇEKEBİLSEYDİK NE GÖRÜRDÜK?
(Bence on binlerce haftanın resmi olsa hepsi birbirine benzerdi. Roller, metotlar, teknolojiler değişse de olaylar hep birbirinin aynısı. Eskinin kopyası. Tarih ve tekerrür durumları yani kısaca…)
The Guardian Gazetesi’ni biliyorsunuzdur; 1821'den bugüne dek yayımlanmakta olan önemli bir İngiliz günlük gazete. Onlar kabaca buna benzer bir şey yapıyorlar. Tüm Dünya’dan fotoğraflarla (20 çarpıcı kare) haftanın panoramasını sunuyorlar bize. Geçen haftanın makro resmi ağırlıklı olarak 2 temel konuya işaret ediyor. #İLTİCA ve #COVİD19İSYANLARI !
İklim krizi ve pandemi gerçeklerinin yanında maalesef Dünya’da sürmekte olan en acı gerçeklerden biri “iltica ve zorunlu göç” konusu. Yani iç savaşlar, asimilasyon, dini, ekonomik, siyasi ve etnik baskılar yüzünden insanca yaşama dürtüsü ile topraklarını, yuvalarını terk etmeyi göze alanların gerçeği. 2020 yılı sonu itibariyle zulüm, !!çatışma, şiddet, insan hakları ihlalleri veya kamu düzenini bozan olaylar sonucunda dünya çapında 82,4 milyon kişi zorla yerlerinden edilmiş durumda. Bunun 26,4 milyonu kendi devletlerine güvenini kaybetmiş, başka ülkelere sığınma izni olan mülteciler, 48 milyonu kendi ülkeleri içinde yerlerinden edilmiş kişiler ve 4, 1 milyonu da henüz sığınma izni olmayan sığınmacılar. Resmi sayamayacağım (bence çok daha yüksek rakamlar) raporlara göre ise 2014’den Haziran 2021’e kadar sadece Akdeniz’de boğularak ölen mülteci sayısı 20.000’ler civarında!!
Göç ve sığınma konusunda sayfalar dolusu yazılacak done var. İnsanlık tarihi kadar eski bir konu. Belki okuduğum gerçek hikayeler, romanlar, izlediğim filmler, rastladığım haberler; belki de rüyalarımda bazen kendimi salaş bir teknede karanlık sularda gördüğümden, bilemiyorum, ama beni çok yaralayan, çaresiz hissettiren bir konu bu. Elbette yeri burası değil; ben de uzmanı değilim. Yine de bu çarpıcı foto albümüne bir göz atarak Dünya gerçeklerini hatırlayabiliriz.
Başa dönersek; istatistiklere dayanan realistik bir tahminle, çok acıdır ki bu yeni ayda da karaya vuran bedenler olabilir…
Not: The Guardian listesinin içinden ben 8 tanesini seçip, size buradan Dünya’nın genel hali ile ilgili mini bir panorama sunmaya çalıştım. Orijinali için linke tıklayabilirsiniz.