Özlem Gökbel Yazio: Satranç Oynamanız için İkna Edici 6 (Kişisel) Neden!

İtiraf edeyim; ben iyi bir satranç oyuncusu değilim. Hatta baya emekleme döneminde, korkunç hatalar yapabilen, sürekli “mat olan” bir amatör bile sayılabilirim. Ama öğreniyorum. Azmim var. Düşünüyorum ve genç kalıyorum ben!

Üniversite döneminde merak sarıp, sonra yüzüne bakmadığım satranca neredeyse bir çeyrek yüzyıl sonra yeniden başlamamda beni gaza getiren; Pandemi boyunca bir Netflix müptelası olup, başarılı yapım Queens Gambit’i ya da Amerika şampiyonu Joshua Waitzkin’in çocukluk yıllarını anlatan 1993 yapımı (özellikle velilere %100 tavsiye edeceğim) Masum Hamleler filmini izlemiş; ve hatta yazın Stephan Zweig’ın Satranç kitabını okumuş olmam gibi faktörleri de inkar edecek değilim.

Ancak her gün hiç aksatmadan oynamaya / öğrenmeye devam etmemdeki sebepler çok başka.

Önce kısa bir tarihsel giriş ve sunum

Hiç bilmeyeni korkutan, az bileni ürküten Satranç; iki kişinin 8 satır ve 8 sütunda, 64 kare üzerinde, farklı yetkinliklerdeki karşılıklı 16'şar taşla birbirini yenmek için oynadığı bir oyundur. Satrançtaki tüm taşların yegane görevi kendi şahını korumak ve rakip şahı mat etmektir. 8 piyon, ikişer at, kale ve fil dışında, şahın en önemli koruyucusu, mücadelenin generali ise vezirdir.

Basit kurallarının altında gizlenmiş karmaşıklığından dolayı kimimiz uzak dursa da yine de saygı duyarız satranca.

Oyunun da oynayanın da bir ağırlığı vardır sanki değil mi, kelimelere dökülmemiş. Edebi eserlerin, önemli filmlerin çoğunda kahramanlar ya da anti-kahramanlar satranç oynar, o esnada stratejiler kurar, cinayetler planlar ya da çözer, savaşlar kazanırlar. Haşmetlidir satranç. Ne de olsa geçmişi taa 600’lü yıllara (Hindistan taraflarına) uzanan, oradan ufak değişimler göstererek Doğu’ya ve Batı’ya dağılan, bugün halen Dünya’nın her köşesinde oynanan en köklü oyundur. (Mısır’da bazı piramitlerde M.Ö. 2000’li yıllardan kalma olduğu düşünülen kabartmalar da bulundu.) Dünya üzerindeki ortak bir kültürel varlığa işaret eden nadir kanıtlardan biridir Satranç.

Kelimenin etimolojisine girmeyeceğim ancak isim atası olan “caturanga”yı (Hindistan satrancı) incelediğimizde Sanskritçe catur’un “dört” ve anga’nın “uzuv” anlamına geldiğini görüyoruz.

Bu da geleneksel Hint ordularının dört üyesini yani piyadeler, süvariler, savaş arabaları ve filleri temsil ediyor. Oyuna baktığımızda da bu üyeler sırasıyla; piyon, at, kale ve fil. Birisi savaşlar, planlar, strateji falan mı demişti? :)

Satranç oynamanız için “kişisel olarak” test edilmiş 6 neden

1) Beyninizi işlevsel ve genç tutmak için oynayın: İnsan beyni ne kadar çok kullanılıp nöronlar aktif edilirse, bunlar diğer beyin hücreleriyle daha çok

bağlantı kurarak büyük bir nöronal bağ oluşmasını sağlıyorlar. Bir hücrenin nöronal ağı genişledikçe hayatta kalma ihtimali artar. Beyin de diğer kas grupları gibi zorlandıkça gelişen bir uzuvdur ve beyni zorlamanın en etkili yöntemlerinden birisi de satranç oynamaktır. Oynadıkça beynimin de canlandığını hissediyorum.

2) Hafızanızı güçlendirmek için oynayın: Zekayı geliştirdiği gibi hafızayı güçlendiren temel unsur da belleği zorlamaktır ya satranç da hafızayı sürekli zinde tutarak beynin hippocampus bölgesindeki nöron sayısını arttırarak unutmayı önemli ölçüde azaltıyor. Şahsen artık daha az unutuyorum.

Hele ki günümüzün orta yaşına (yani 65lere) yaklaşıyorsanız, satrancı mutlaka hayatınıza dahil edin. ABD’deki Albert Einstein Tıp Koleji’nde 75 yaşın üzerinde, akıl sağlığı tam 469 kişi üzerinde beş yıl boyunca yapılan araştırmada, birkaç adım ilerisini düşünmeyi gerektiren satranç gibi zihni çalıştıran aktivitelerin bunama, Alzheimer gibi hastalıklara yakalanma riskini ciddi oranda azalttığı kanıtlandı.

3) Konsantrasyonunuzu geliştirmek için oynayın: Çok zor odaklanabilen bendeniz bile, artık dikkatimi birkaç saat sıkılmadan tahta üzerinde olabileceklere verebiliyorum. Satranç konsantrasyonunuzu, odaklanmış dikkatinizi geliştirmek için bire bir, sonra demedi demeyin :)

4) Geleceğinizi kurgulamak için oynayın:

Kimse kaybetmek için oynamaz. Siz de kazanmak istiyorsanız rakibe nasıl saldıracağınızı planlamalı (strateji)bunu nasıl yapacağınızı bilmeli (taktik) ve bu esnada rakibin yapabileceği hamleleri düşünerek önlem almalısınız (hesaplama). Bu temel bilişsel işlevlerinizi geliştirmek yaşamda kendi yarınınızı kurgulamak içinde zihninizde size yepyeni yollar açacaktır. Bende ufak kıpırtılar başladı 😊  

5) Göremediklerinizi görmek için oynayın: Satranç oynarken bakmakla görmek arasındaki evrensel boyuttaki önemli farkı ortadan kaldırabilirsiniz. Kendimden biliyorum; tahtaya bakarsınız bakarsınız ve bir gün görebileceğiniz halde göremediklerinizi görmeye başlarsınız. Yaşamda size fener olacak bir yeti kazanırsınız.      

6) Yaşamda önemsiz gibi gözüken şeylerin önemini /değerini hatırlamak için oynayın: Kolaylıkla kurban verilen bir piyon yeri geldiğinde koskoca şahı mat edebiliyor. Çevrenizde olup biten onca şey arasında size önemsiz gözüken, harcadığımız pek çok şey (bazen de kimse) bize büyük faydalar getirebilir. Olaylara / kişilere farkındalıkla yaklaşın. Ben cidden deniyorum.

İyi bir oyuncu olmak için daha çooook yolum var. Çabalıyorum. Ama sıkıntı yok, bana şimdiye kadar kazdırdıkları bile çok kıymetli. Satrancı sadece öğrenmiyorum. Onu yaşıyorum. Hayat kalitemi artırdığını hissediyorum. Siz de deneyin; mat edildikçe yılmayın! Pişman olmazsınız.

Özlem Gökbel 

Instagram

Web

Popüler İçerikler

Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
YORUMLAR
22.06.2021

Satranç şans oyunlarından farklı tamamen strateji ile oynanan bir oyundur.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ