Özlem Gökbel Yazio: Ne Olacak Bu Sokak Hayvanlarının Durumu?

“Sokak hayvanı” dendiğinde farelerden, tırtıllardan, salyangozlardan, artık sokaktaki kedilere bırakılan mama kaplarından beslenen martılardan bahsetmiyoruz, değil mi? Kendimizi en yakın hissettiğimiz iki tür dışında, kedi ve köpekten başka bir canlı geliyor mu aklınıza? Hollandalı sokak hayvanı vakıflarının girişimiyle 2010'da ilan edilen 4 Nisan Dünya Sokak Hayvanları Günü aslında bu ikili içinde ağırlıklı olarak köpekler üzerine yoğunlaşmış, onların yaşadıkları sorunlara dikkat çeken bir gün. Yani ülkelerin derdi köpekler! Yeri geldiğinde bizim için hayatlarını feda edebilen can dostları… 

Sadece biz insanlara ait olmadığını artık kabullenmemiz gereken bu Dünya genelinde 600 milyon sokak hayvanı olduğu tahmin ediliyor. Ülkemizde ise AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in geçen seneki tahmini, kısırlaştırılma yapılmazsa 10 yıl içinde köpeklerin 60 milyona ulaşacağı doğrultusunda. Bu tüm belediyeler hatta bakanlıklar için dahi ciddi bir sorun. İçişleri Bakanlığı'nın 1105 kişinin katılımıyla Mart 2022'de yaptığı 'Sokak Hayvanlarına Bakış' anketine göre Türkiye'de halkın yüzde 34,3'ü sokak hayvanlarını tehlikeli buluyor. Kendisi veya bir yakını sokak hayvanları tarafından saldırıya uğrayanların oranı yüzde 40,5 olan bir ülkede bu sonucun normal olması beklenir tabii. Öte yandan hayvanlar arasında böyle bir anket yapılsa iyi ihtimalle %90’ı insan türünü tehlikeli bulacaktır…

Belediyeler ve bakanlıklar neden dertleniyor?

Çünkü sokak hayvanlarının beslenmesi, rehabilite edilmesi belediyelerin sorumluluğunda. Yani aslında sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan bir kişi bulunduğu belediyeye ya da ihmalkâr davranan başkana dava açabilir. Mesela geçen yaz Konya'da yaşayan biri, sahipsiz köpekler tarafından saldırıya uğrayıp, kuduz tedavisi gördüğünde idarenin hizmet kusuru bulunduğunu ileri sürerek Karatay Belediye Başkanlığı aleyhine 3 bin lira manevi tazminat davası açmıştı. Yargılama sonucunda mahkeme, olayda ilçe belediyesinin görevini gereği gibi yapmadığına, başı boş köpeklerin saldırması sonucu yaralanan ve tedavi gören davacının yaşadığı acı ve üzüntüsünün hafifletilebilmesi amacıyla 3 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetmişti.

Bakanlıklar açısından durum daha da global, çünkü bazı ülkeler, sokak köpekleri nedeniyle Türkiye'ye seyahat uyarısı yayınlıyor. Güvenlik riskleri arasında Suriye sınırında olmamız gösterildiği gibi başı boş sokak köpekleri de risk olarak gösteriliyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum da bu hayvanlara yönelik barınak, bakım ve tedavi hizmetlerinin artırılacağını, belediyelerin belli alanlarda sokak hayvanlarını besleyerek aç kalmalarını önlemesi gerektiğini söylemişti.

Barınak demişken…

Türkiye'de 1300'den fazla belediye olmasına rağmen belediyelerin, sokak hayvanlarını rehabilite etmesi için kurulmuş “geçici” barınma yeri olarak kayıtlı 255 adet hayvan barınağı var. Hasta, yaralı, doğurmak üzere olan bakıma muhtaç hayvanlar geçici olarak buralara getiriliyorlar. Tedavileri ve bakımları sonlanınca da kısırlaştırılıp, aşılanıp, alındıkları yerlere bırakılıyorlar. Getirilenler arasında üretimi ya da satışı yasaklı ırklar ya da sokakta yaşayamayacak, özel bakıma muhtaç olanlar varsa onlar için sıcak ve güvenli bir yuva şansı oluşuncaya kadar kalıcı yerler barınaklar. O yüzden sıklıkla “satın alma, barınaktan sahiplen” diyoruz. Allahtan pet shoplardan satış yasaklandı da bir nebze rahat ettik.    

Medyaya yansıyan barınak haberlerine; aç kaldığı için dışkısını yemek zorunda kalan, aynı kafeste kavga ederek birbirini öldüren, orada bulunduğu süreç içinde hasta olan, veteriner eksikliği yüzünden mecburen uyutulan hayvanlara rastladıkça kahroluyor insan. Zulüm kamplarından farkı olmayan bu alanlar hem yerel yönetimlerden hem de hayvan severlerden daha çok ilgi, daha çok destek görmeli. Hijyen ve özenin eksik olduğuna emin olduğum bu ortamlar acilen revizyona, kontrollü ve sistematik bir çalışma düzenine girmeli.  

Dünya Sağlık Örgütü ne diyor? 

WHO’nun sokak hayvanlarının sayısını azaltmada etkili olarak önerdiği 3 madde var. 

1) kısırlaştırma 

2) insanların eğitilmesi 

3) hayvanlarla sahiplerinin kayıt altına alınması ve hayvanlarını sokağa bırakanların cezalandırılması

Örgüt özellikle altı ayda bir beş yavru doğurabilen dişi köpeklerin yüzde 70'inden fazlasının aşılanmasını önemsiyor.   

Sokak köpekleri sorununu gideren Hollanda’nın sırrı neydi?  

1800’lerde sokaklarında köpeklerden geçilmeyen Hollanda aldığı çeşitli önemlerle bu sorunun ortadan kalkmasını sağladı. 1962'de getirilen bir yasayla hayvanına gerekli bakımı sağlayamayan kişilere 16 bin 750 euroya (yaklaşık 272 bin TL) kadar para cezası ve üç yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. Bunun bizim ülkemizde nice acıya caydırıcı bir yöntem olacağı kesin. Keşke uygulamaya alınsa. Tabii hayvanlara zulmedenlerin de daha da ağır cezalar almasını diliyor gönlüm, o ayrı. 

Hollanda ayrıca uzun yıllardır, sokak hayvanlarının sayısının yüksek olduğu ve durumun umutsuz gözüktüğü ülkelerde bile işe yaradığı bilimsel olarak ispatlanmış, dört aşamalı 'Topla, Bakımını Yap, Aşıla, Aldığın Yere Bırak' yöntemini uyguluyor.

Sokak hayvanları toplumsal hayatın parçası!

Türkiye'deki yasa da bu yöntemi baz almış durumda. 2004 yılında yürürlüğe giren Hayvanları Koruma Kanunu; hayvanların kısırlaştırılması, aşılanması, rehabilite edilmesi ve kayıt altına alındıktan sonra alındıkları ortama bırakılması şeklinde. Yani sokak hayvanları toplumsal hayatın resmi olarak da bir parçası. 

Çoğu köpeğin daha toplanma aşamasında hayatını yitirmesi, toplansa bile barınaklar yerine ormanlara götürülüp, açlığa terk edilmesi bizi üzen diğer önlem alınması gereken noktalar. 

Mahallede, sitede kendi kafasına göre hayvan toplamaya, uzaklaştırmaya çalışanlarsa aslında suç işliyor.

Site, apartman, resmi ve özel kurum görevlilerinin kedi ve köpeklerin yerini değiştirmesi, başka yerlere götürmesi, toplaması yasa ihlalidir, şeklinde açıklama mevcut. 5199 Sayılı Kanun’un Uygulama Yönetmeliği’nin 21. maddesi de aynen şunu anlatıyor: Kedi ya da köpek, hiçbir hayvanın yeri, keyfi olarak kısırlaştırma amacı dışında değiştirilemez, alıştığı yerde yaşamı, kanunlar ile devlet tarafından desteklenir. Bu nedenle, belediyelerin, yönetimler veya kişilerce ‘hayvanların alınması, başka yere atılması’ talebi ile aranmasının da, belediyeden yasaya aykırı talepte bulunmak demek olduğunu ve yasa ihlaline girdiği bilinmelidir.

Beslemek yasal hak!

Mahallede ağaç diplerine, kuytu köşelere mama koyanları şikayet edenlere duyurulur! Kanun, hayvanların bulunduğu her yerde beslenmesini hükme bağlamış durumda. Bir hayvansever, her yerde sahipsiz hayvanların önüne, yemek-su koyabilir, bir başka ifade ile; besleyebilir. Dolayısıyla, sahipsiz kedi-köpeğe bahçeli alanlarda mama-su vermek, doyurmak ve barındırmak yasal hak. Buna engel olmaya çalışmak ise yasayı ihlal etmek demek. Ancak, tabii bu beslemeleri yaparken, toplu müşterek bir yaşam sürüldüğü ve özen gösterilmesi gerektiği de unutulmamalıdır. Apartmanın önüne 3.kattan tavuk parçaları atmaktan bahsetmiyoruz elbette!

Özetle; sokak hayvanları konusu ile bir barışalım artık. İnsan olarak bizlere düşen duyarlılıkta, toplum olarak özenle hareket edelim. Çocuklarımızı hayvan ve doğa sevgisi aşılayarak, küçük yaştan evcil hayvan sahiplendirerek büyütelim, ve o canının sorumluluğunu ömrü boyunca alalım, sokaklara atmayalım. Korkmayalım, onları sevelim, onlar saf sevgiden başka bir şey veremiyor zaten 😊 Doğal ortamlarını istila ettiğimiz bu gezgende milyonlarca sokak hayvanı açlık, barınma ve hava şartlarının yanı sıra ne yazık ki şiddet ve istismar ile de mücadele etmekte. Can dostlarımızın yaşam haklarını güvence altına almak ve huzurlarını sağlamak bizlerin evrensel sorumluluğu. Görmezden gelemeyiz.

Köpeklerle azıcık empati kurabilmemiz için birkaç film önerisi:

The Call of The Wild - Vahşetin Çağrısı (2020)

Isle of Dogs - Köpek Adası (2018)

Köpekler Belgeseli (2018)

A Dog’s Purpose - Can Dostum (2017)

Eight Below - Kutup Macerası (2006)

White God - Beyaz Tanrı (2004) 

Instagram

Web

Linkedln

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
Gazeteci Fulya Öztürk'ün Azerbaycan Milletvekiline Ağladığı Anların Beden Dili Analizi Çok Konuşuldu
YORUMLAR
04.04.2022

kuduz aşısıyla ilgili kayda değer bi sorun çıkmadı bugüne kadar bildiğim kadarıyla..ama barınak sistemi başlı başına sorun. ben şahsen beş on yıldır bu 'küpele, aşıla, kısırlaştır' politikası etkin olarak uygulansaydi popülasyon minimum yarı yarıya düşerdi, barınak ihtiyacı da azalırdı. tabi üretim de ciddi manada kısıtlanmalı, yoksa bunun bı anlamı kalmaz

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ