Bu sabah, karşı komşumuzdan beni hayli buruklaştıran bir mesaj aldım.
“Özlemcim günaydın, nasılsın? Canım kusurumuza bakmayın ne olur, sana ve eşine hoşça kal diyemeden biz evden bu sabah erkenden taşındık. Son iki hafta içinde çok hızlı gelişmeler oldu, ev satıldı ve hemen toplanıp çıkmamız gerekti. Sizlerle tanıştığıma çoook mutlu oldum. Bütün desteğiniz ve güler yüzleriniz için çok teşekkür ederim. Bir kahve içecektik onu artık başka bir vesileyle belki Datça'da gerçekleştiririz.
Tekrar güzel komşuluğunuz için çok teşekkürler. Kendinize çok iyi bakın, sevgiler 🤗💕”
Not: Onlar da bizim gibi yazları Datça’ya gidiyorlar.
Olay paralel bir evrende mi cereyan etmişti, biz tatile falan mı çıkmıştık? Nasıl oldu da hiç hissetmedik? Yaklaşık 4 sene önce karşı dairemize tek başına taşınan avukat kızla eve girip çıkarken karşılaşmış, tanışmış, hayırlı olsun demiş hatta eski komşuluk günlerine özenerek, bir kahveye gelmek istediğimi de söylemiştim. Biz o kahveyi içene kadar komşum bir hayat arkadaşı edindi, geçenlerde evlendiler. Tesadüfen Instagram’da gördüm de haberdar olduk. Yeni eve hayırlı olsun kahvesi evlilik tebriki kahvesine dönüştü. Ha bugün ha yarın gidelim derken, sabah oldu erken… Koca koca seneler aktı, pandemiler geçti, mevsimler üst üste bindi, o kahve içilemeden komşumuz evli bir kadın olarak İstanbul’un diğer yakasına göçtü.
Ev alma komşu al diye boşa dememişler kesinlikle katılıyorum…