Küçük yaşlardan itibaren yazar olmak istemişti, ancak işler hiç de beklediği gibi olmayacak, bu hayaline kavuşmak için birtakım zorlukların üstesinden gelmesi gerekecekti...
Küçük yaşlardan itibaren yazar olmak istemişti, ancak işler hiç de beklediği gibi olmayacak, bu hayaline kavuşmak için birtakım zorlukların üstesinden gelmesi gerekecekti...
Bu içerikte Biyografya ve İşte Kadınlar kaynak olarak kullanılmıştır.
Baba tarafından Boşnak, anne tarafından da Çerkez asıllıydı. Bununla ilgili 'Babam beni doğduğumdan itibaren a ile ç’nin arasını uzatarak Boşnakça ‘kedicik’ anlamına gelen ‘maço’ diye çağırırdı.' demişti.
Çocukluk yıllarını çok güzel ve geniş bir ailede geçti. Aşırı sevilen ve şımartılan bir çocuk olmuştu hep. Her fırsatta hayatının en mutlu yıllarının çocukluk yılları olduğunu vurgulardı.
Bu yıllarda memleketini çok iyi tanımış ve Anadolu'nun dört bir köşesinden arkadaş edinmişti. O dönemi, 'O zaman erkekler Robert Kolej'de okurdu. Oradan bize davet gelirdi. Topluca giderdik, erkeklerle utanıp sıkılmadan ezilip büzülmeden konuşmayı, flörtöz olmadan arkadaş olmayı öğrenirdik. Bunlar bize, biz farkına bile varmadan öğretilirdi.' şeklinde anlatırdı.
Yazmakla ilgili düşüncelerini, 'Yazmaya ortaokuldayken başladım. Yaşım icabı okuduğum Dickens ve Jane Austin romanları bende okuma, Nezihe Meriç'in öyküleri ise yazma tutkusunu geliştirdi.' olarak ifade etmişti. Okul yıllarında bir tefrika roman kaleme aldı.
Siyasi bir çerçevede büyütülen Ayşe Kulin, 27 Mayıs 1960 ihtilali öncesinde eylemlere katılmıştı. 1960 yazında Büyükada’da Mehmet Sarper’le tanıştı ve evlendiler. Aile baskısından kurtulmak, özgür olmak ve istediği her şeyi gönlünce yapabilmek için erken yaşta evlenmişti.
Ailesini seviyordu ama onlarlayken çok sıkı bir ortamda yaşamıştı. Daha sonra üniversite eğitimi için eşiyle Londra’ya gitti. Ancak hamile kalıp birer yıl arayla Mete ve Ali adında 2 çocuk dünyaya getirince, üniversite eğitimi ve gençliğini yaşamak isteği hayal oldu.
Ülke şartlarından dolayı, 4 yılın ardından Eren Kemahlı ile evlendi. Bu ilişkiden de 2 çocuğu olmuştu. Ama ne yazık ki mutlu değildi ve 1980’de bu evliliği de sonlandırdı. Kariyerine çeviri yaparak başladı. 1977’de bir şekilde Cumhuriyet Gazetesi’nde köşe kapmayı başarmıştı.
1984’te ilk öykü kitabı ‘Güneşe Dön Yüzünü’ yayınladı. Sürekli yükselmek için çabalarken üne kavuşmasını, 1997’de yayınlanan ‘Adı Aylin’ adlı kitabı ile gördüğü büyük ilgi sağlamıştı. Yaşanmış olayları, büyük bir sadelik ve akıcılıkla ele aldığı için kitap geniş kitlelere yayıldı.
Sonraları her kitabı ayrı bir ilgi gördü. 1998’de ‘Geniş Zamanlar’, 1999’da ‘Sevdalinka’, 2000’de ‘Füreya’, 2001’de Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu’nun bir köprünün açılması için verdiği mücadeleyi anlattığı ‘Köprü’ kitabı yayınlandı.
Çok sevilen romanı ‘Köprü’, televizyon dizisi olarak yayınlandı. 2002’de yayınlanan ‘Nefes Nefese’ kitabında, 2. Dünya Savaşı sırasında Türk diplomatların binlerce Yahudi aileyi, soykırımdan nasıl kurtardığını kaleme aldı.
Daha sonra ‘Gizli Anların Yolcusu’, ‘Bora'nın Kitabı’, ‘Dönüş’, ‘Hayal’, ‘Handan’, ‘Tutsak Güneş’, ‘Kanadı Kırık Kuşlar’ gibi nice kitaplar kaleme aldı. Ölene kadar da yazmayı sürdüreceğini her fırsatta dile getiriyordu.
Sözünde durarak hâlâ daha kalemi elinden bırakmış değildir diye umuyoruz ve çok uzun ömürler dileriz kendisine... 🦋