Özgür Akın Yazio: Yangınlarla Mücadele ve 5G İlişkisi

Ciğerlerimiz yanıyor.

Son birkaç gündür ülke olarak farklı bölgelerde bulunan yaşam kaynağı ormanlarımızda çıkan yangınları büyük bir üzüntüyle takip ediyoruz. Kahroluyoruz.

Meydana gelen yangınlarla geleceğimizin de yandığını biliyoruz.

Ne acıdır ki aynı zaman dilimi içerisinde dünyanın pek çok farklı noktasında da yangınlar var. NASA tarafından paylaşılan görüntü ve veriler bu yangınların Avrupa’dan Asya’ya çok farklı bölgelerde yaşandığını gösteriyor.

Başta Manavgat, Bodrum ve Marmaris olmak üzere ülkemizin 6 şehrinin farklı bölgelerinde onlarca yangın çıktı.

Bu yangınların eş zamanlı çıkmasının getirdiği soru işaretleri bir yana hemen her olayda olduğu gibi bu olay karşısında da farklı tartışmalar yaşanmaya başladı.

Bu tartışma gündeminin odak noktasında ise Türkiye’nin yangın söndürme çalışmalarında neden uçak kullanmadığı sorusu var. Orman Bakanlığı'nın envanterinde neden hiç yangın söndürme uçağının olmadığı da sorular arasında. Bu ve benzeri sorular çokça siyasi tartışmayı da beraberinde getiriyor.

Türkiye’de 2009 yılına kadar yangınla mücadelede çalışmalarında amfibik uçaklar değil, havaalanı dolum şeklinde uçaklar kullanılıyordu. Bu uçaklar ise sadece havaalanlarında su alımı yapabiliyor.

2009 yılından sonraki süreçte ise göl ve denizlerden su dolumu yapabilen amfibik uçakları kullanılmaya başlandı.

Öte yandan 2020 yılına kadar ülkemizde yangınla mücadelede 2.5 ton su kapasiteli helikopterler kullanılırken, 2020 ve 2021 yıllarında kapasitesi daha yüksek olan ve 3.5 ton ile 10 ton su kapasitesine sahip helikopterler kullanılmaya başladı.

Peki yangınla mücadelemizde uçak mı yoksa helikopterleri mi daha etkili?

Burada sıkça sorulan ve gündemi meşgul eden birkaç konu var. Bunlardan birisi, yakın zamana kadar Avrupa’nın en büyük yangın söndürme filosuna sahip olduğu söylenen Türk Hava Kurumunun bugün neden bu durumda olduğu sorusu.

Diğer soru ülkemizden çok daha küçük ülkelerin bile bizden daha fazla yangın söndürme uçağı olmasına karşın bizim neden uçaklarımız olmadığı yönünde?

Dahası binlerce makam aracının, önemli makamlara tahsis edilmiş sayısız özel uçağın olduğu bir ülkede neden yangınla mücadelede kullanılacak yeterli uçak olmadığı da konuşulan konular arasında.

Ülke olarak çok hassas bir dönemden geçtiğimiz ve insanların büyük oranda huzursuz olduğu şu günlerde daha birkaç gün öncesine kadar Karadeniz bölgemizde meydan gelen sel ve afetler, özellikle Afganistan’dan ülkemize doğru gelen yeni bir göç dalgası ve mülteci sorunu gündemdeyken toplumun sinir uçlarına dokunan böylesi tartışmaların hiçbir fayda sağlamayacağı aksine bizlere zaman kaybettireceğini belirtmek isterim.

Dolayısıyla bu sorunun cevabını siz değerli okuyuculara bırakıyor ve yapılan siyasi tartışmalar da bir kenarda dursun ben burada başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum.

Yangın çıkış nedenlerinden biri de 5G olabilir mi?

Kulağa garip geliyor değil mi? Fakat böyle bir durumun gerçekleşme ihtimalinin olduğunu belirtmekte fayda var. Hemen hepimizin evlerimizde kullandığı mikrodalga fırınları biliyorsunuz. Yanlış kullanıldığı zaman yangına sebebiyet verebilen mutfak aletleri.

Frekansları 1 GHz ila 1000 GHz arasında bulunan bu mikrodalga fırınlar 0,1–100 cm olan elektromanyetik dalga boylarına sahip. Mikrodalga fırınlarla aynı frekans aralığı ve dalga boylarına sahip 5G teknolojisi yaymış olduğu elektromanyetik dalgalarla son günlerde yaşadığımız gibi çok sıcak ve kuru havada bir yangın oluşmasına neden olabilir mi?

Sizce?

5G altyapımız yeterli olsaydı….

Evet, söz açılmışken 5G’nin konumuz özelinde faydalarına da değinmek istiyorum. Çok yakın bir zamanda 5G teknolojisi hayatımızda yer alacak.

Dünyada bazı ülkeler 6G teknolojisinin alt yapısını hazırlarken biz henüz 5G teknolojisini kullanabilmiş değiliz.

Peki 5G teknolojisi zamanında yapılmış atılımlar şu an hayatımızda yer alsaydı ne olurdu?

Yangınla mücadelemizde 5G teknolojisi bizlere hangi kolaylıkları sunardı?

Mesela tüm orman bölgelerimizde 5G ağına bağlı sensörler kurulu olduğunu ve bu sensörlerin en ufak bir kıvılcımı bile anında ilgili birimlere ilettiğini bir düşünün.

Ya 5G ağı ile örülü bir drone filosuna sahip olsaydık?

Yerinde ve zamanında yangına müdahale eden dronlar sayesinde yangınların bu kadar yayılması önlenmiş olur muydu sizce?

Zamana karşı büyük bir yarışın verildiği bu gibi durumlarda kesinti ve gecikmeleri en aza indireceği bilinen 5G teknolojisi sayesinde hemen hepimizin cevabı ‘evet’ olur sanırım.

Türkiye bir an önce yukarıda az da olsa değindiğim bu kısır tartışmalardan kurtulmalı.

Bilimle ve teknolojiye gerekli yatırımların daha fazla vakit kaybetmeden hızlıca yapılması bugün geldiğimiz noktada bir zaruret.

Teknolojik uygulamalarda yaşadığımız eksikliği maalesef ülkemizin güney sahillerinde ortaya çıkan acı tabloyla bir kez daha gördük.

Geleceği inşa etmenin yolu akılla, teknolojiyle bugünden hayata geçireceğimiz uygulamalardan geçiyor.

Instagram

Twitter

Facebook

Linkedln

YouTube

Popüler İçerikler

Donald Trump: "Rehineler Serbest Bırakılmazsa Orta Doğu Cehennemi Yaşar"
ORC Anketi: CHP ve AK Parti Arasındaki Fark Açılıyor!
Kızılcık Şerbeti'nden Türkiye'de Kadın Olmanın Zorluklarına Tepki Veren Sahne