Hayatımız her geçen gün hızla dijitalleşirken, 2020 yılının ilk çeyreğinde ortaya çıkan korona virüs pandemisiyle birlikte bu dijital devrim farklı bir boyuta evrildi.
Hayatımız her geçen gün hızla dijitalleşirken, 2020 yılının ilk çeyreğinde ortaya çıkan korona virüs pandemisiyle birlikte bu dijital devrim farklı bir boyuta evrildi.
Hızlı ve verimli üretime geçişin başladığı, günlük hayatın ve ekonominin yeniden canlandığı sanayi devrimi ile insanlığın yaşam standardı büyük ölçüde yükseldi. Bu dönem sonrasında birbirine bağlı endüstriler, bilim ve teknolojiye dayalı ikinci sanayi devrimini yani modern dünyamızı oluştururken, insan hayatını derinden değiştirdi. İçinde bulunduğumuz bu yüzyıl yaşanan korona virüs pandemisiyle başka bir endüstriyel devrimi daha yaşadı: Dijital Devrim.
Hayatımız her geçen gün hızla dijitalleşirken, 2020 yılının ilk çeyreğinde ortaya çıkan korona virüs pandemisiyle birlikte bu dijital devrim farklı bir boyuta evrildi. Bu dönemde dijital teknoloji, modern yaşamın her alanına nüfuz ederek yaşamımızda köklü değişikliklere yol açtı. Bilgi ağıyla bağlandığımız dünyamız daha da küçüldü.
Yeni normal sosyal dönem ile birlikte dijitalleşme, sadece iş süreçlerinin yürütülmesinde ve geliştirilmesinde kullanılan sistemlerin çok ötesine geçerek hayatımızın tüm süreçlerinin vazgeçilmezi olarak yerini aldı. 2019 yılında yapılan araştırmalarda dünyanın, gelecek beş yıl içerisindeki öngörülen dijitalleşme seviyesi pandeminin ortaya çıkması ve bunun sonucunda hayatımızın hemen hemen tüm süreçlerinin dijitale kaymasıyla hedeflenen seviyeye bir yıl gibi bir süre içerisinde ulaşmasını sağlamıştır.
Pandeminin yayılmasıyla birlikte okullar, alışveriş merkezleri, iş yerleri, havaalanları ve tren istasyonları dahil olmak üzere insanların toplanmasını ve etkileşimi gerektiren faaliyetleri durduran kısıtlamalar uygulandı. Bu noktada dijital teknolojiler iş, sosyal, eğitim, tıp ve ticari sektörlerin bağlantısının kesilmesini önledi. Böylece insanlar yeni çalışma şekillerine ve yaşam biçimlerine uyum sağlamak zorunda kaldı. Mevcut teknolojiler, arkadaş ve akrabalarımızla bağlantı kurmamıza, öğretmen ve öğrenciler eğitim öğretim süreçlerini sekteye uğratmamak için uzaktan eğitim modeline, iş yerleri ve çalışanlar geçmişte de konuşulan ancak pek uygulanamayan evden çalışma modeline, temel ihtiyaç malzemeleri ve market alışverişleri online marketler ya da mobil uygulamalara, iş süreçleri ve ticaret de dijitalleştirerek e-ticaret kullanımına evrildi.
Kısıtlamalar neticesinde çoğu insan iletişim kurmak, etkileşimde bulunmak ve iş sorumluluklarını evden sürdürmek için internet tabanlı hizmetlere yöneldi. Bu durum internet kullanımında, kısıtlama öncesi seviyelere kıyasla %100’lere varan artışlar yaşanmasını sağladı. Bu dönemde öğrenilen ve standart hale gelen yeni dijital iş ve sosyal hayatımız, salgının sona ermesinden sonra sunduğu avantajlardan dolayı yaygın olarak kullanılmaya devam edecektir.
Ortaya çıkan yeni dönemle birlikte üretici ve tüketici davranışlarının önemli ölçüde değişmesi ticaretin de kabuk değiştirmesini sağlarken, uzun vadeli plan içerisinde yer alan ticaretin dijitalleşmesi bu süreçle birlikte hızlanarak e-ticarete dönüşmesini sağladı. Güvenilir, pratik ve kolay kullanımı nedeniyle birçok üretici ve tüketici geleneksel ticaretten e-ticarete yönelirken, internet üzerinden faaliyetlerini yürüten satış platformları çağın gereklerini yerine getirerek hızlı bir büyüme kaydetti.
İnternet üzerinden ihtiyaçların karşılanması, ödemenin temassız yapılması ve
ihtiyaçların risk ortamına maruz kalmadan adrese kadar getirilmesi gibi özellikler bize bu alanda sağlanan konforu yaşattı. Toplum sağlığının korunmasındaki tedbirlerden biri olan sosyal mesafe kuralı alışveriş ödeme yöntemlerimizi de değiştirdi. Elektronik cüzdan, kredi kartları, kripto para birimleri gibi temassız ödeme sistemleri yine bu dönemle birlikte yoğun olarak tercih edildi.
Pandemi öncesi dönemlerde de konuşulan ancak verimliliği düşüreceği nedeniyle tercih edilmeyen bu yöntem korona virüs salgınıyla birlikte uygulamaya konuldu ve birçok sektör bu yönteme geçebilmek için alt yapılarında iyileştirmeler ve yatırımlar yapmak zorunda kaldı. Bu süreçte dijitalleşme konusunda ciddi yatırımlar yapmanın ve iş süreçlerinde yeni teknolojileri kullanmanın önemi bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu. Alt yapı hazırlıklarını tamamlayan işletme ve sektörler uzaktan çalışmaya başlayarak bu sürece geçişin tahmin edildiği kadar zor olmadığını ve ön görüldüğü gibi herhangi bir iş kaybına neden olmadığını tecrübe etti. Bu çalışma modeli kısa vadede beklentilerin üstünde etki gösterse de işletmelerin pandemi sonrası dönemdeki performansının, beklentileri karşılamayacağından bu yöntemin tercih edilmeyeceğini düşünmekteyim.
Bu alanda faaliyet gösteren işletmeler üretim teknolojilerine yatırımlar yaparak sistemlerini robotik teknolojiler ve yapay zeka üzerine yöneltti. Dijital
dönüşümünü sağlayan işletmeler insan faktörünü en aza indirerek ve verimliliği arttırmaya yönelik çalışmalar yürüterek bu dönemin en az kayıpla hatta yapılan yatırımlarla kapasitesinin üzerinde bir verimle geçirilmesine olanak sağladı. Bu dönemi üretim sektörünün işleyişi açısından değerlendirdiğimizde yapay zekaya sahip robot kullanım oranı artarken, üretimde insan faktörünün azaltılmasına imkan sağlandı. Gelecekte arttırılmış gerçeklik, robotik, yapay zekâ, bulut yazılımlar ve diğer teknolojilerin sektörlerin iş süreçlerinde kullanımının yaygınlaşmasıyla üretimin belirli bir alanda yapılması gerekliliği ortadan kalkarken, ürün kalite ve kapasitesinde ciddi ivme gerçekleşebilir.
Salgın ve kısıtlamalar nedeniyle hemen hemen her sektörde daha az insan gücüyle çalışma zorunluluğu ortaya çıkarken, bu dönemin olumsuz etkilerinin üstesinden yüksek teknoloji ve dijital dönüşümle gelinebileceği anlaşıldı. Kısacası orta ve uzun vadeli dönemde yaygınlaşması düşünülen dijitalleşme ve teknolojik yatırımlar bu süreçle birlikte büyük bir hız kazanarak kısa vadeli planlar içerisinde yerini aldı.
Dijitalleşmenin ışığında gelişen ve üreten yarınlara…
Dr. Özgür AKIN AKINSOFT ve AKINROBOTICS Yönetim Kurulu Başkanı