Laboratuvar ortamında başlayan süreç, bağışıklık sistemini tetiklemesi için gereken moleküllerin belirlenmesi ve ardından hayvanlar üzerindeki deneme çalışmalarıyla devam eder. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde istenen sonucun alınıp alınmadığı, yan etkileri veya zararları ortaya çıkarabilmek için aşı çeşitli açılardan analiz edilir. Tüm bu aşamalardan sonra aşının insanlar üzerindeki etkisi ve güvenliği test edilmeye başlanmaktadır. Laboratuvarlarda üretilen bir aşının kullanılmaya başlanması için insanlar üstünde 3 fazda test edilmesi gerekmektedir. Bu süreç klinik deneyler olarak adlandırılır.
Klinik deneme sürecinin ilkinde sınırlı sayıdaki sağlıklı genç yetişkinler üzerinde denenerek insanlardaki muhtemel yan etkileri araştırılır. Bir diğer test sürecinde, aşının bağışık tepkileri incelenirken 100’ü aşkın gönüllüler üzerinde yapılır. Bu fazda ayrıca uygulama yöntemi gibi diğer detaylar da incelenmektedir.
Üçüncü aşama ise aşıların yetkinliğini ispatlamak ve oluşan ya da oluşması muhtemel olumsuz etkilerini yakından izlemek için binin üzerinde gönüllüler üzerinde tekrarlanmasını kapsamaktadır. Üçüncü test sürecinde binlerce gönüllü iki gruba ayrılarak; ilk gruba aşı, ikinci gruba da etkisiz iğne uygulanır. Bu sayede hastalanma veya olumsuz etki gösterme durumları aşı olmayanlar ile aşı olanlar gözlem altına alınarak karşılaştırma yapılabilmektedir. Aşının, üçüncü test çalışmaları değişik ülkelerde yapılması tercih edilerek olası tüm şüphelerin giderilmesi sağlanır. Üçüncü aşamanın da başarıyla tamamlanmasının ardından onay verecek otoritelere başvuru gerçekleştirilir. Son klinik deney aşamasının ardından aşılar kullanıma sunulduktan sonra on binlerce gönüllü üzerinde uygulama sonrası uzun süreli istenmeyen yan etkilerin olup olmadığı izlenmektedir.
Koronavirüs aşısını geliştirmek amacıyla yüzlerce farklı firma ve kuruluş çalışma yapmaktadır. Bu çalışmalardan şimdilik sadece birkaç tanesi klinik deneylerde 3. faz aşamasına geçebilmiş durumdadır. Bu aşıların içeriğindeki madde ve geliştirme metotları da farklılık göstermektedir. Bunların en çok tercih edileni, gelenekselleşmiş metotlardan biri olan aşı formülüne virüsün zayıflatılmış halinin taklit edildiği bir yöntemdir. Bu tür aşılara 'inaktif aşı' olarak adlandırılmaktadır. Böylece virüsün zayıf haliyle karşılaşan vücuda bağışıklık kazandırılarak savunmaya geçmesi amaçlanmaktadır.